Kimlere Merhamet Edilmeli...
Merhametin gösterilmesi gerekenlerden biri, hastalar ve musibetzedelerdir. Musibetlere duçar olmuş insan zayıf düştükleri için, hayatın akışı ile yürüyemiyor, onun içindeki yerlerini alamıyorlar. Allah, böyle olanları mazur görmüş, onun için Allah'ın kendilerini mazur gördüğü kimselerde bizlerin müdahale etmesi uygun olmaz.
"Savaşa çıkmamak hususunda a'ma'ya günah yok. Aksağa günah yok, hastaya günah yok, Allah'a ve Resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyacak. Kim de yüz çevirirse onu acıklı bir azap ile azaplandırır." Hasta illetin kendisini bağladığı hastalık harareti ve ilaç acısının ruhunu bulandırdığı şahıstır. O bu acılarına sabretmekle Allah'ın rahmetine müstehaktır. Bir diken bile mü'minin günahlarına keffaret oluyorsa dert ve zorluklar içinde yüzen müminin durumu nasıl olacaktır? Böyle bir mü'min Allah'ın rahmet murakabesi altındadır. Onun için hastalara zarar vermeme ve rahatlarını bozmama hususunda çok titiz davranmalıyız. Şüphesiz ki onlara katı davranmak çirkin bir cürümdür.
Merhametin gerekli olduğu yerlerden biri de hizmetçilere güzel davranmalıyız.
Onlara yüklediğimiz hususlarda yumuşaklık göstermemiz hatalarını affetmemiz, onlarla olan ilişkilerde şiddete baş vurmamamız, onları çalıştırma hususunda uygunsuz davranmamamızdır. Çünkü Allah, birine bir şey verdiğinde o da onu kötüye kullanıp kullar hakkında zulmederse Allah, verdiğini geri alıp ona kötü yeri hazırlar.
Ebu Mes'ud el-Bedri anlatıyor:
Bir kölemi kırbaçlıyor iken gerilerden şöyle bir ses duydum:
"Ey Eba Mes'ud" fakat hiddetimden sesi tam duyamıyordum. Bana yaklaşınca Resulullah'ın (s.a.v.) bana şöyle dediğini iyice anladım; "Ey Eba Mes'ud bil ki, Allah, bu genç hususunda senden daha güçlüdür". Öyle ise, Allah rızası için hür olsun, dedim. Resulullah (s.a.v.); "Sen bunu yapmasaydın ateş seni kaplayacaktı.''
Bir başka hadiste şöyle buyurur:
"Güzel ahlak yücelik, kötü ahlak'ta uğursuzluktur."
Bir adam Resulullah'a (s.a.v.) gelerek bir hizmetçiyi kaç defa affedeyim dedi. Resulullah (s.a.v.) "Her gün yetmiş defa" buyurdu. Hizmetçilerin za'fından cesaret alarak, onlara çeşitli cezalar vermekten çekinmeyen nice erkek ve kadınlar vardır. İslam böyle bir hareketten insanları korkutarak çeşitli cezalar va'd etmiştir. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim haksız yere bir kırbaç vurdu ise, kıyamet gününde kısas muamelesine çarpılacaktır".
Bezzar; "Merhametin gerekli olduğu yerlerden biri de hayvanlara acımaktır".
Hz. Ömer, bir koyunu ayağından çekmek suretiyle kesime götüren birini görünce şöyle dedi; "Yazıklar olsun sana! Hayvanı güzel bir şekilde ölüme götür".
Bir adam Resuli Ekrem'e; "Ben hayvanları keserken bile onlara acıyorum" dedi. Resulullah; "Sen onlara acıdığında Allah da sana merhamet eder" buyurdu.
İslam'ın hayvanlar hakkında gaddar davranıp onların elemleri ile istihza edenler hakkındaki cezası çetindir.İslam insanın bunca değerine rağmen dilsiz bir hayvana yapacağı kötülükten cehenneme girebileceğini ilan etmiştir. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Bir kediyi hapsetmek suretiyle yemekten engelleyip yerdeki haşeratı da yemesine engel olan bir kadın cehennemlik oldu."
Aynı zamanda bazen bir köpeğe karşı bile kalbi ihata eden bir merhametten dolayı, büyük günahlar af olunabilir. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bir adam yolda yürürken müthiş bir şekilde susadı. Bir kuyu görüp içine iner ve içtikten sonra da çıkar, derken tam bu sırada susuzluktan toprağı yeyip dilini sarkıtan bir köpeği gördü. Adam kendi kendine: "Susuzluktan benim başıma gelenler bu hayvanın da başına gelmiştir" deyip, tekrar kuyuya indi. Ve ayakkabısına su doldurarak ağzı ile tutup çıkınca ona içirdi. Allah, bu hareketini makbul görerek onu affetmiştir".
Ashab; Ey Allah'ın Resulü! Hayvanlara karşı vereceğimiz merhametten de bizlere sevap var mıdır?
"Evet her can taşıyan için sizlere ecir vardır" buyurdu.
