Ağlatan Mektup...
Abdullah es-Saveci şöyle anlatır:
''Bir gün Nizam-ül-mülk hacca gitmek için sultan Melikşah'dan izin istedi. Sultan Melikşah'ın rızası üzerine hazırlanarak yola çıktı.Yanında benden başkaları da vardı.Dicle kenarına gelince, çadırlarımızı kurduk.Bir müddet orada kalacaktık. Bir gün ben çadırımdan çıktım. Nizam-ül-mülk'ün çadırının kapısında fakir bir zat duruyordu. Halinden tasavvuf ehli olduğu anlaşılıyordu. Bana; ''Nizam-ül-mülk'ün bende bir emaneti var sana versem, verir misin?'' dedi. Ben evet deyince, katlanmış bir kağıt uzattı. Nizam-ül-mülk'ün yanına varıp, kağıdı verdim. Açıp okuyunca, ağlamaya başladı. Ben, emanet olduğundan, kağıtta neler yazılı olduğuna bakmamıştım. Onu böyle ağlar görünce, keşke kağıdı açıp okusaydım. Eğer kötü bir şeyler yazılı olduğunu bilseydim, hiç vermezdim'' diye düşündüm. Daha sonra bana dönerek,
''Ey Şeyh! Bu mektubu kimden aldin?'' diye sordu. Ben de; ''Şöyle şöyle bir zattan aldim'' dedim. ''O fakiri yanıma getirin'' deyince, dışarı çıktım fakat onu bulamadım. Tekrar Nizam-ül-mülk'ün yanına girdim. Onu bulamadığımı söyleyince, o kağıdı okumam için bana uzattı. Kağıtta;
''Ben Resulullah Efendimizi rüyamda gördüm. Sen vezir Hasen'in yanına git ve ona de ki; Neden Mekke'ye hac etmek için gider. Onun haccı buradadır. Ona; ''Bu Türk olan padişahin yaninda kal ve ümmetimin muhtaçlarina yardim et dememiş miydim'' yazıyordu. Bunun üzerine hemen geri döndü ve hacca gitmekten vazgeçti.
Daha sonra Nizam-ül-mülk; ''Eğer o zat-ı görürsen, yanıma getir. Onunla tanışalım'' dedi. Birgün, o zatı Dicle kenarında gördüm. Eski ve yamalı elbisesini yıkıyordu. Yanına gidip; ''Vezirimiz Nizam-ül-mülk sizi görmek istiyor'' dedim. Bana; ''Ne ben onunla görüşürüm, ne de o benimle!.. Bende bir emaneti vardi. Onu kendisine verdim. Başka bir şey yapmadim'' dedi.
***
Hastalıkla gelen korku!
Bir gün Nizam-ül-mülk hastalanmıştı. Büyük alim Ebu Ali Kümesan-i onu ziyarete geldiğinde şöyle buyurdu;
''Biz hasta olunca, bütün salih amelleri yapmaya niyet ederiz. Fakat Allah'ü Te'ala şifa verip hastaliktan kurtulunca, tekrar hata ve isyana dalariz. Korktugumuz zaman, Allah'ü Te'ala'nin yardimini ve merhametini bekleriz. Onun azabindan emin olup günahlara dalinca da Allah'ü Te'ala'yi gazaplandiririz.''
*
Hz. Osmanın son sözleri!..
Nizam-ül-mülk, Ala bin Fadl'ın annesinden şöyle naklediyor; ''Hazret-i Osman şehid edildigi zaman, malini mülkünü aradilar, kilitli bir sandik buldular. Sandigi açtiklarinda şu mektup çikti: ''Bu, Osman bin Affan'ın son sözleridir. Bunu yazmaya Besmele okuyarak başlıyorum. Osman bin Affan; bir olan Allah'tan başka ilah olmadigina ve O'nun ortağı bulunmadığına, Muhammed aleyhis-selamın Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna, Cennet ve Cehennem'in hak olduğuna şehadet eder. Allah'ü Te'ala, vukuu şüphesiz bir günde, bütün kabirdekileri diriltecektir. Allah vadinden dönmez. Herkes, o vadle yaşar, ölür ve dirilir.''
Bu mektubun arkasında ise, şunlar yazıyordu; ''İnsan, kendisini ihmal ederek, fakirlik yüzünden bir zarara uğrasa bile, tok gönüllülük, kendisini ulvileştirir. Dünya da hiç bir güçlük yoktur. Şayet bir güçlükle karşılaşırsan, onu bir kolaylık takib edecek demektir. Bu sebeble, sabırlı olmalısın. Felaketlerle karşılaşmayan; sıkıntı, üzüntü nedir bilmez, ileride neler olacağı da belli değildir.''
