Cafer Efendizade Mustafa Sunullah Efendi...
TÜRK, Osmanlı devlet adamı, şair, müderris, kadı, kazasker ve şeyhül-islam.
Celali isyanları sırasında aldığı ve takındığı tavır ile, devşirme sadrazamların Anadolu'daki Türk varlığını yok etme planlarını engellemiştir. Bu üst yönetimde yer alan sert tartışmalarda; Anadolu'da yaşayan Türklerin yanında yer alarak dönemin bir sadrazamı hakkında; ''katli vaciptir fetvası'' vererek, devşirmelerin Türkleri yoketme planlarını engellemiştir. Kendisinin de sürekli görevden alınma ve göreve sonra dönme nedeni de; Celali isyanlarında takındığı Anadolu Türklerinden yana tutum olmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman devrinin devlet adamlarından Anadolu Kazaskeri Cafer Efendi'nin oğludur. Babası Cafer Efendi ile şeyhül-islam Ebussuud amcazade olup, Ali Kuşçu'nun soyundan gelirler.
Görevleri:
1569 yılında Beşiktaş'ta Hayrettin Paşa Medresesinde müderris olarak göreve başladı.1587 yılında Sultan III. Murat Medresesinde müderris, 1589 yılında Bursa kadısı, 1591 yılında İstanbul Kadılığı ve yine 1591 yılında Anadolu Kazaskerliğine, 1592 yılında Rumeli Kazaskerliği yaptıktan sonra 1594 yılında Sultan III.Mehmet'in tahta çıkışından sonra emekli oldu. 1598 yılında Padişah tarafından 50 akçe zam ile taltif edilir. 1599 yılında Şeyhül-islam Hoca Saduddin Efendinin vefatı üzerine şeyhül-islamlığa tayin edilerek;
2 Ekim 1599-2 Ağustos 1601, 23. Şeyhül-islam 4 Ocak 1603-8 Şubat 1603,
25. Şeyhülislam 8 Eylül 1604-28 Eylül 1606 27. Şeyhül-islam 23 Kasım 1606
5 Eylül 1608, 29. Şeyhül-islam
Toplam; 5 yıl 7 ay 2 gün şeyhülislamlık makamında bulunmuştur.
***
CA'FER EFENDİ-ZADE SUN'ULLAH EFENDİ...
Çocukluğundan i'tibaren ilim tahsiline yöneldi. İlk olarak Molla Cemali Efendi'den ilim öğrendi ve istifade etti. Daha sonra Şeyhül-islam Ebüssü'ud Efendi'nin hizmetinde bulunup, akli ve nakli ilimleri tahsil etti. Ebüssü'ud Efendi'nin yanında mülâzim oldu.1570 senesinde onsekiz yaşındayken, ilk olarak, Beşiktaş Hayreddin Paşa Medresesi'ne müderris ta'yin olundu.1576 senesinde Mahmud Paşa Medresesi, 1580 senesinde Şah Sultan Medresesi müderrisliklerinde vazifelendirildi.1582 senesi Şa'ban ayı içerisinde Sahn-ı seman medreselerinden birine, 1585'de Şehzade Medresesi müderrisliğine yükseltildi. Birçok talebe yetiştirip, ilmi derecelere yükselince, Üçüncü Sultan Murad Han'ın annesinin yaptırmış olduğu Valide Sultan Medresesi müderrisliğine terfi ettirildi.
1590 senesinde Bursa kadılığına, bir sene sonra Edirne kadılığına terfi ettirildi.1592 senesinde İstanbul kadılığına getirildi. Aynı sene içinde Anadolu kadıaskerliğine yükseltildi.1592 senesinde Rumeli kadıaskerliğine nakledildi. Bu vazifeyi doğruluk ve adaletle iki yıl müddetle yürüttükten sonra, 1595 senesinde Sultan Üçüncü Mehmed Han'ın tahta geçmesinden sonra, kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.
1600 senesinde Şeyhül-islam Hoca Sa'deddin Efendi'nin vefatı üzerine, onun yerine şeyhül-islamlık makamına getirildi. Sadr-ı a'zam Yemişçi Hasen Paşa'nın teşvikiyle 1602 senesinde vazifeden alındı ise de, 1603 senesinde sipahilerin ısrarı üzerine, ikinci defa şeyhül-islamlığa getirildi. Bir yıl dört gün şeyhülislamlık yaptıktan sonra, 1604 senesinde tekrar vazifeden alınıp, Rodos'a gönderilmek üzere ferman çıktı. Fakat Sun'ullah Efendi Rodos'a gitmedi. Bu sırada Sultan Üçüncü Mehmed Han vefat etti. Yerine Birinci Sultan Ahmed Han padişah olunca, Sun'ullah Efendi, 1605 senesinde üçüncü defa şeyhül-islamlık makamına getirildi. 1607 senesinde vazifeden alındı. Yerine eski şeyhül-islam, Ebü'l-Meyamin Mustafa Efendi getirildi. Bu şeyhül-islamın vefâtı üzerine, dördüncü defa şeyhülislam oldu. 1609 senesinde vazifeden alınıp emekliye ayrıldı. Şeyhül-islamlik müddeti, Üçüncü Mehmed Han ve Birinci Ahmed Han devirlerinde toplam altı sene on ay kadardır. Emekli olduktan sonra, evlerine yakın olan Hüsam Bey Mescidi'ni cami haline getirdi. Devlet işlerinden el çekip, Allah'ü Te'ala'ya ibadet etmekle meşgul oldu. 1612 senesinde hac ibadetini yerine getirip, sevgili Peygamberimizin mübarek kabrini ziyaret ettikten sonra İstanbul'a döndü. 1613 senesi Safer ayının sekizinde Salı günü İstanbul'da Hakkın rahmetine kavuştu. Üsküdari Hüdayi Mahmud Efendi, Fatih Camii'nde cenaze namazını kıldırdı. Kırkçeşme'de defn olundu. Nakledildiğine göre, cenaze namazına çok kalabalık bir cemaat iştirak etmiş, "Alimin ölümü, alemin ölümüdür" buyurulduğu üzere, herkes üzülmüştü.
