Büyükanıt'ı Uğurlarken...
DÜN başlayan ve 4 gün sürecek Yüksek Askeri Şûra, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın veda toplantısı niteliğini taşıyor.
Çok kritik bir coğrafyada Türk ordusunun başında bulunduğu dönemlerde, çok önemli kararlara imza atan Büyükanıt Paşa, belki de en çok eleştirilen kişilerin başında geliyor.
Ama o asker vekârı ile her türlü eleştirileri göğüsledi.
Yüksek Askeri Şûra sonrası 30 Ağustos'tan geçerli olmak üzere görevini Orgeneral İlker Başbuğ'a devredecek olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 4 Ağustos'ta YAŞ üyelerine yapacağı veda konuşmasında, önemli mesajlar vermesi bekleniyor.
HAİNLERİN KARIN AĞRISI...
BÜYÜKANIT; her konuşmasında, TSK'nın en büyük güvencesinin Türk Milleti, Türk yargısı ve Atatürk ilkeleri olduğunu vurguladığı için bazı hainlerin karın ağrısı ondandır.
Büyükanıt Paşa'nın dediği gibi ''Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, tüm dünyaya örnek olan çelik gibi disiplinini, birlik ve beraberliği ve Atatürk'ün ideolojiden uzak, bilim ve akla dayanan dinamik ve çağdaş düşünce sisteminin takipçisi olan personelini, bu tür saldırılar ve ihanetler yıldıramayacaktır. Bu direnç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genlerinde mevcuttur.
Türk Silahlı Kuvvetleri; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kollama görevini Atatürkçü düşünce sisteminin rehberliğinde gerçekleştirirken kararlı duruşundan asla taviz vermeyecektir.''
İÇ VE DIŞ HÖDÜKLER...
SAYIN Büyükanıt ile üç aşağı beş yukarı aynı yaşlardayız. Aynı kuşaktan sayılırız.
Ülkemiz ufuklarını saran karabulutları gördükçe, ''Yegane güvencemiz Türk Silâhlı Kuvvetleri, kısacası Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi de olsa Başkomutanı olduğu Türk Ordusu'dur'' diyenlerdeniz
Siz sivil hayata geçiyorsunuz ama sizin yerinize geleceklerin çelik yürekleri ve Atatürk ilke ve inkılâplarını bu çetin dönemde taviz vermeden koruyacaklarına inancımız tamdır.
İçimizdeki bazı işbirlikçiler, her devirde Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni her fırsatta ''karalama" çabalarına hız vermişlerdir.
Fakat şu son yıllardakiler Kurtuluş Savaşı'nda bile görülmemiştir. Ancak Türk Ordusu ''iç ve dış hödükler''e her zaman gereken dersi vermiştir. Vermeye de devam edecektir. Bunun böyle olmadığını söyleyen varsa bir denesin...
Din simsarları ve şahsi çıkarlarlarını vatandan daha üstün tutanlar her devirde ''orduya çamur atmaya'' yeltenmişlerdir, şimdi de deniyorlar.
TÜRK ORDUSU DERKEN...
OTORİTELERE göre Türk Silâhlı Kuvvetleri dünya sıralamasında üç ya da beşinci sırada gösterilmektedir.
Ne kadar yanlış...
''Türk Ordusu'' demek sadece şu anda silah altında görev yapan bu vatanın genç fidanları ve onların komutanlarından ibaret değildir.
Görev süreleri sona ermiş; sadece yasalar önünde emekli olmuş paşalar, subay, astsubaylar, bütün bunların yanısıra henüz görev sırası gelmemiş ''Mustafa Kemal'in görev bekleyen genç neferleri'' ile, halen askeri okullarda yetişen istikbalin komutanlarını,
Anadolu'nun bağrında; yitirdiği yavrusu için "Vatan sağolsun" diyebilen, "Türk anaları"nı daha bu sayıya eklemedik.
Türk anaları Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi bugün de çocuğunu sırtına sarıp cepheye koşmaya, içerideki ve dışarıdaki hödüklere hesap sormaya hazır.
Buradan her şeyimizi borçlu olduğumuz Ulu Atatürk'e sesleniyorum: Mustafa Kemal'im rahat uyu...Senin 'En büyük eserim'' diye emanet ettiğin, gurur duyduğun ve Başkomutanı olduğun Türk Ordusu, her yönü ile şu anda nöbette. İlelebet de öyle olacak.
