05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Adalet, Yüce Bir Duygudur...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Adalet; herşeyi yerli yerine koymak, doğruyu yerine getirmektir.

Kur'ân'da ise, herkese hakkını vermek ve hak ettiğinin karşılığını vermektir. "Cenâbı Allah'ın emrini emrettiği şekilde tatbik etmek, haksızları terbiye etmek anlamındadır."

Adaletin zıddı da haksızlık, eziyet, işkence manasında zulüm'dür.
 
Allah, adaletli olanları sever.
 
49/9: ... Şüphesiz ki Allah, adil olanları sever.

5/42: ... Allah adaletle hükmedenleri sever.

Allah; adil olunmasını, hüküm verme durumunda olanların da adaletle karar vermelerini istemektedir. İşte böyle davrananlar, sonsuz sevgiye erişerek kurtuluşa ulaşmış mutlu kullardır. 
 
Allah, mutlaka adaleti emreder.
 
16/90: Muhakkak ki Allah, adaleti ... emreder.

4/58: Allah, ... insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor...

42/15: ... Peygamberimiz, De ki: "Ben ... aranızda adalet etmekle emrolundum."

16/76: ... Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup, adaletle emreden kişi ile aynı olur mu?

İnsanlar için yasaları; herşeyin yaratıcısı Allahü Teâlâ yapar ve uygulamaya kor. Bu hükümler vahy suretiyle gelmiş ve kitap haline getirilmiştir. Bunların ilk uygulaması, peygamberler vasıtasıyla yapılmıştır. İman sahipleri de adil olmalı, insanlar arasında da mutlaka adaletle hüküm vermeleri, Cenâbı Allah tarafından kesin bir şekilde emredilmiştir.
 
Adaleti yürüten topluluk olmalıyız.
 
7/181: Bizim yarattıklarımızdan, doğru yolu gösteren ve onunla adaleti yürüten bir topluluk da vardır.

7/159: Mûsa'nın milletinden, doğru yolu gösteren onunla adalet yapan bir topluluk da vardı.

Ancak bir ülkede; zalimler çoğalıp da yönetici durumuna gelmeleri hallerinde, adaleti temin eden güzide topluluk yok olur. İşte o zaman da o milletin sonu gelmiş demektir. İsra 17/16 : " Biz bir ülkeyi mahvetmek istediğimizde, o ülkenin servet ve nimetle şımarmış kişilerini çoğaltırız. Bu suretle onlar kötülük işlerler. Böylece o ülke yok olmaya hak kazanır. Biz de orayı darmadağan ederiz. " Bu evrensel ayet, tarih boyunca topluluklar da hükmünü sürdürmüş ve sürdürmektedir.
 
Allah için şahit olmalıyız. 
 
4/135: Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan hakimler, Allah için şahitler olun. O hüküm ve şahitlik, gerek kendinizin veya ana, babanızın veya en yakınlarınızın aleyhine olsun, haklarında şahitlik yaptığınız kimseler gerek zengin ve gerekse fakir bulunsun, Allah her ikisini de sizden daha iyi korur. Onun için doğruluktan ayrılıp da nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın...

5/8: ... Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetleyenler olun. Bir topluluğa kininiz sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun. Bu takvaya daha uygundur...

Taraflar kim olursa olsun, hakimlik ve şahitlik tarafsız bir şekilde doğruluktan ayrılmadan yapılmalıdır. Allah, her iki tarafa da bizden daha yakındır ve onları daha iyi korur. Milletlerde ve topluluklarda huzurun ve sükûnun kaynağı adalettir. Hak sahibinin hakkı, Cenâbı Allah'ın emrettiği şekilde verildiği takdirde adalet sağlanmış olur.
 
Ancak hüküm verme ve şahitlik gibi durumlarda, mutlaka nefsin kötü meyilleri önlenerek, gerçek adalet sağlanmalıdır. Konuşmalar bile adalet üzere olmalıdır. En'am 6/152: " ...Konuştuğunuz zaman, yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti gözetin... "
 
Haksız kazanç ve rüşvetten kaçının
 
2/188: Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara baş vurarak yemeyin; bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın.
4/29: Ey iman edenler! Mallarınızı, aranızda haksız ve temelsiz sebeplerle yemeyin. Ancak, aranızda gönül hoşluğu ile gerçekleştirmiş olduğunuz bir ticaret olursa başka...
 
Helal kazanç ve helal lokma, iman edenlerin başlıca prensibi olmalıdır. 
 
Mal ve kazanç; karşılıklı gönül hoşluğu ile ticari alışveriş ve emekle kazanılırsa helal olur, çoluk çocuğa da hayrı dokunur, böylece huzurlu bir hayat yaşanır. Ancak başkalarının hak ve hukukuna zarar vererek adaletsizce elde edilen mal ve kazancın, insana zarardan başka hiçbir faydası dokunmayacağını Kur'ân vurgulamaktadır. Batıl yollarla yani hırsızlık, kumar, hainlik ve helâl olmayan diğer yollarla kazanılanlar da mutlaka haramdır.

İnsanlar; aşırı hırs ve doymazlıkları sebebiyle, dünya malına çok düşkündür, hep daha fazlasını ister.

Hak etmediği malı ve kazancı elde etmek için rüşvet verme yoluna sapar.

Rüşvet; "kendi lehine bir iş gördürmek gayesiyle vazifeli olan kimseye, kanun dışı bir yolla verilen para veya menfaattir." Kur'ân; en yıkıcı rüşvetin yargıçlara yapılan olduğunu vurgulamaktadır. Sıhhatli bir toplum, hak hukuk ve adalet unsurlarıyla ayakta durur. Bunların yozlaşması ile o ülke batmayı hak eder.

Yasalara uymayanlar, haksızlık ve zulüm yapma durumuna düşerler ki, onlar da zalimlerden başkası değildir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *