BOP ve Gürcistan...
ABD gemileri AKP sayesinde teker teker boğazlarımızı geçerek Karadeniz'e çıktı. Aslında Gürcistan'a yardım bahane.
Bütün amaç gövde gösterisi.
Bu hastane gemileri Gürcistan'da kimi tedavi edecek? ABD'nin amacı Karadeniz'de gemileri olduğunu göstermek ve Montrö'yü biraz sulandırmak. ABD'nin dünyada giremediği tek deniz Karadeniz'di. AKP sayesinde bunu da başardı. Yardım göndermenin başka bir sürü yöntemi var. Uçaklar ya da sivil gemilerle de gönderilebilirdi. Ancak ABD savaş gemilerini seçti. Ama orada zorlanmaya çalışılan şey belli.
ABD'NİN OYUNLARI...
GÜRCİSTAN ve Rusya arasındaki savaş, ABD'nin temellerini 1957 yılında attığı Büyük Ortadoğu Projesi'ni bir adım daha öteye taşıdı.
1957 yılında hazırlanan "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi", SSCB'nin dağılmasıyla birlikte "Büyük Ortadoğu Projesi" olarak devreye sokuldu. İlk etapta, "Ortadoğu ve Kuzey Afrika"yı kapsayan projenin adı yeniden "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi" haline dönüştürülerek, Kafkaslar ve Ortaasya da hedef haline getirildi.
Proje kapsamında Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'da Yahudi spekülatör Soros'un paralarıyla "renkli devrimler" yapıp yandaşlarını iktidara getiren ABD, Karadeniz'de askeri varlık gösterebilmek için de çeşitli girişimlerde bulundu.
AKP, ABD HAYALLERİNE YARDIMCI OLDU
IRAK'ı işgal etmeden önce Türkiye'den üs isteyen ABD'nin konuşlanmak istediği limanlar arasında Trabzon ve Samsun da vardı. Ancak ABD'nin talepleri doğrultusunda hazırlanan "Irak Tezkeresi"nin 1 Mart 2003'te reddedilmesiyle birlikte Beyaz Saray'ın Karadeniz'e açılma umutları suya geçici olarak düştü.
Ama Gürcü-Rus savaşı ona bu imkanları yeniden sağladı. ABD'ye göbekten bağlı AKP hükümeti de buna yardımcı oldu.
Boğazlardan geçen ABD; ne 1923 Lozan Antlaşması'nın ne de 1936 Montrö Sözleşmesi'nin tarafı. Ancak Montrö Sözleşmesi'ni imzalayan ve eski Varşova Paktı üyesi olan iki Karadeniz ülkesi Romanya ve Bulgaristan'ın da ABD ile askeri anlaşmalar yaparak, Coni'nin Karadeniz'e yerleşme konusundaki yeni adımlar attığı stratejistlerin ortak kanısı. Nitekim Montrö'nün, günün şartlarına uydurulması için ABD'nin anlaşmanın tarafı Romanya ve Bulgaristan'a 2 yıldır baskı yaptığı da bilinen bir gerçek. Amaç ise Türkiye'nin elinden büyük bir kozu alıp Rusya'yı sıkıştırmak.
RUSYA SIKIŞIRSA...
RUSYA'nın Karadeniz'de iyice sıkıştırılmasının sonuçlarını ise iyi görmek gerekir. Nitekim bitmeyen bu ''ABD aşkı''nın faturasının Türkiye'ye ağır olacağının işaretleri de gelmeye başladı.
ABD, farklı bir metotla bölgeye ulaşmayı deniyor. Ancak bu deneme tehlikeli bir deneme. Türkiye'nin başı her an belaya girebilir.
AKP, sonu belli olmayan bir maceraya Türkiye'yi adım adım sürüklüyor. ABD savaş gemilerinin insani yardım amacıyla hastane tipinde iki savaş gemisini Türkiye üzerinden Gürcistan'a göndermesi akıllara Osmanlı Devleti'nin başına büyük belalar açan Birinci Dünya Savaşı'ndaki "Yavuz ve Midilli" olayını hatırlatıyor.
Rusya ile savaş çıkmasa bile enerjisi bu ülkeye bağımlı Türkiye'nin vanaların kısılması ile ne duruma düşeceğini acaba yetkililerimiz hiç düşünüyor mu?
Rusya, doğalgaz vanalarını bir gün kapatacak olsa Türkiye'yi ABD mi kurtaracak?
YOLCU DURMADI
ABD, 1 Mart'ta tezkerenin reddiyle başaramadığı Karadeniz kuşatmasını, yine kendisinin paralı devrimle işbaşına getirdiği kukla Gürcü lider Saakaşvili sayesinde gerçekleştirdi.
Rusya'yı savaşın içine çeken ABD, bu sayede hem Polonya ile füze savunma sistemi anlaşması yaptı hem de Karadeniz'e savaş gemilerini soktu.
Hedefine ulaşan ABD ve NATO, insani yardım kılıfıyla gemilerini Karadeniz'e gönderdi.
ABD gemisi Çanakkkale Boğazından geçerken, Çanakkale savaşlarının yaşandığı bölgede ellerini açmış bir Mehmetçik figürü ve bir yazı yer alıyordu: Dur Yolcu. Ama ne gemi durdu ne de yolcusu.
ABD bayrağını sallaya sallaya Çanakkale'yi, Marmara'yı geçip Karadeniz'de boy gösteriyor.
Gururla söylediğimiz bir şarkı vardı: ''Çırpınırdın Karadeniz bakıp Türk'ün bayrağına...''
Ama o Karadeniz şimdi ABD gemilerinin bayrağına bakarak ağlıyor.
Hükümet ise ''ABD'ye "hizmette sınır yok" diyor.
ABD'ye yaranmak adına ulusun onurunu, kutsal değerlerini zedelemekten ne zaman vazgeçilecek bilen var mı?
