05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Kabeye İlk Örtüyü Örten İnsan...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yemen Krallarına 'Tübba' da denirdi. Nice Krallar Kâbe'yi yıkmak için çaba sarf etti ama hiçbiri muradına eremedi. Beytullah, ALLAH'ın nazargahıdır çünkü. Beytullah Hz. İbrahim'den sonra daima hürmet görmüştür. Hz Isa'nın göğe yükselişinden sonra Kâbe mahzun ve hüzünlü idi adeta.

Kabe'nin varlığına tahammül edemeyen Yemen Krallarından biri de Es'ad Ebu Kerib isminde Tübba idi..

Hz. İbrahim'in soyundan gelen Adnan ve Himyer Meliki diye de anılan Tübba da tıpkı Ebrehe gibi Beytullah'ı devirmeye karar vermişti ki, tam Mekke'ye yaklaştigi anda etraf zifiri karanliga büründü, O'nun da ordusuna öncülük eden filler ve hayvanlar kıpırdamaz olmuştu. Devrin Bilge kişileri Ebrehe'nin başina gelenleri hatirlatti. Bilge şahsiyetler uyarilarda bulunduTübba Es'ad Ebu Kerib'e. Dediler ki:

Kâbe kutsal mekân, O'nu hedef alanlar tarihin harabelerine gömüldüler, sen sen ol bu sevdadan vazgeç.

Bilge adamların bu hatırlatma bilgileri karşısında Yemen Kralı:

Eğer ALLAH üzerimize çöken bu zifiri karanlığı kaldırırsa Kâbe'ye hürmet edeceğine yemin etti.

İçten gelen bu münacat karşısında Rabbül Âlemin karanlığı aydınlığa çevirdi ve kıpırdamaz hayvanlar yürümeye başladı. Bu sefer yıkmak için değil saygı için yürüdüler. Kral içindeki ihtilal fitilini söndürüp en değerli Yemen kumaşından Kâbe'ye hürmeten örtü kaplattırarak Kur'anın övgüsüne nail oldu. Es'ad Ebu Kerib bununla yetinmeyip devrin bilge insanlarla görüşüp; ''Beklenen Peygambere yetişemezsem şu yazdigim mektubu benden sonrakiler eliyle mutlaka o yüce Peygambere verilmesini istiyorum, '' dedi..

Bilge insanlar da emaneti babadan ogula elden ele intikal ettirerek en son Ebu Eyyub El Ensari'ye ulaştirmayi başardilar.

Mekke'den Medine'ye Hicret edeceği duyulan Peygamberimizin şeref vereceğini işiten Ebu Leyla mektubu takdim etmenin heyacanıyla yola revan oldu. Ebu Leyla Süleym kabilesinden biri, kendisi güvenilir kişi olarak bilindiğinden en son Yemen Kralının mektubu ona teslim edilmişti..

Ebu Leyla tam Medine'ye yaklaşacagi sirada yolda Habib-i Kibriya Efendimiz O'nu gördü, dedi ki:

Tübba'nın mektubunu verir misin?

Şaşırmıştı, nerden bildiğini merakla Ebu Leyla Efendimize:

Mektubun bende olduğumu nasıl bildin?

ALLAH'ın elçisi:

''ALLAH'ın Rasulüyüm'' deyince mektub sahibini buldu. Mektupta özetle; Senin zamanına yetişebilseydim sana tabii olup her halimle yardıma hazır olacağını belirten mektup idi. Efendimiz mektubu okuduktan sonra etrafa dönerek şunları beyan buyurdu:

Tübba hakkında kötü zanda bulunmayın, O, ALLAH'a teslim olmuştur ve Kabe'ye ilk örtüyü örten ilk insandır.. İşte Tübba'dan beri Kâbe'ye örtü örtmek böyle adet haline gelmişti. Fakat Beyt zamanla şiddetli sellerin etkisiyle de yikilmaya yüz tutmuştu, bütün bu olanlara misk ve gül gibi kokularla tütsülemek isteyen bir kadinin dalginlikla örtüyü tutuşturmasi ile tahribat daha da büyümüştü.

Mekkenin ileri gelenleri meseleye el attilar ve Hz. Ibrahim Ve Hz.Ismail'in temellerini attığı zemine kadar inerekde Kâbe yıkılıp yeniden inşasına karar verdiler.

Velid b. Muğire'yi kendi aralarında bu konu ile ilgili olarak başkan seçtiler. Cidde yakınlarında içerisinde taş ve inşaat malzemelerin bulunduğu bir geminin enkazı haberi işitilir işitilmez derhal harekete geçildi. Meğerse gemideki taşlar Habeşistan'da bir kilise için Rum Kayseri tarafından Mısır'dan yola çıkarılmış, geminin karaya oturması kilise yapımı için gönderilen malzemelerin yerine ulaşması imkânsızlaşmıştı. Bu durumda uzun pazarlıklar neticesinde; gemideki mimarıda ikna edilip, mimarıda aralarına alarak Kabe'nin inşaat faaliyetleri başlatildi.. Tam bir imece usulü Kureyş kabilelerinin işbirligi ile Kâbe duvarlari yükselmeye başladi. Sira Hacerül Esved taşina gelmişti ki her kabile o taşi koyma şerefine kavuşmak için can atiyordu. Derken tartişmalar büyüdü, münakaşanin beşinci günü çattiginda Ebu Ümeyye Mugire b. Abdullah problemi çözecek bir fikir ortaya atti:

Hakem'e gidelim, dedi.

Kabileler:

Peki, kimi hakem yapalım, dediler.

Şeybe:

Şu kapidan ilk olarak kim girerse o hakem olsun, dedi.

Tüm gözler kapiya odaklandi, heyacan dorukta..

Şeybe kapisindan ilk gözüken herkesin itimat ettigi Habib Kibriya'dan başkasi degildi.

Heyacanla:

İşte ''El- Emin, El Emin geldi.'' Diye sevindiler ve yüzler aydınlanı vermişti. El Emin'e:

Taşin konulmasi hususunda aramizda hakem olur musun? Dediler

El Emin:

Bana bir elbise getirin.

Efendimiz gelen giysiyi yere serdi ve taşi üzerine koyduktan sonra:

Her kabileden bir kişi elbisenin herhangi bir ucundan tutsun, beyan buyurarak meseleyi bir çirpida halletti. Başta Peygamberimiz olmak üzere Hacerül Esved taşini yerine konulmasi şerefini yaşadilar.

Bu olay ayni zamanda adalet örnegiydi.

Herkes adaletten memnun kaldilar.

Habi-i Kibriya artik hayatinin 39 yilini geride birakmişti. Peygamberliginin bildirilecegi 40 yaşi iyiden iyiye yaklaşmaya başlamişti. Anne karninda iken babasini, alti yaşinda annesini, sekiz yaşinda dedesini ve yirmibeş yaşina kadar da amcasi Ebu Talip ocaginda hayat sürdükten sonra, Hatice anamizla evlenerek onun ticari tüm büyük mallarini idare etmişti. Egitim görmesi için kimseden de ders almamişti, okumamişti, zaten gerekte yoktu. Çünkü o doguştan El-Emindi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *