Türkiye, Böyle Başbakan Görmedi...
BAŞBAKAN Erdoğan'ın hakaretlerinden 7 yıldır nasibini almayan olmadı, ama son günlerde dozunu iyice artırdı.
Devletin tüm kurumlarıyla da kavgalı olan Erdoğan'ın 7 yıldır kim ona karşı çıkarsa, hepsine de hakarete varan cevaplar veriyor. Muhalefet liderleri, Yargıtay, Danıştay, üniversiteler, basın, hatta ona soru soran vatandaşlar topa tutuluyor.
Daha dün Erdoğan, kendisini Deniz Feneri standı ile aynı karede görüntülemek isteyen Hürriyet muhabirine, "Edepsizlik etme" diyebilecek kadar hırçınlaşıyor.
Kocatepe Camii avlusundaki kitap fuarında, kendisini Deniz Feneri standıyla aynı karede görüntülemek isteyen muhabirleri, 'Sen çok akıllısın, ben senin aklını biliyorum. Terbiyesizlik edepsizlik etme, çekil kenara' diye azarlaması demokratik ülke başbakanının tavrı olabilir mi?
Bir ülkenin başbakanı, haklı bile olsa ülkenin Yargıtay Başkanı'na, Danıştay Başkanı'na, rektörlere, gazetecilere ve de onu o koltuğa oturtan vatandaşlara hakaret etmez, edemez.
''Sen kimsin'' diye soramaz. Sorarsa, aynı soruyla cevabını alır ki, nitekim de öyle oluyor. Başbakanlık makamına talip olanlar, o sıfatı taşıyanlar tüm eleştirilere göğüs germek zorundadırlar.
Önüne gelene hakaret eden bir başbakanla Türkiye ilk defa tanışıyor. İnönü, Ferit Melen, Naim Talu, Sadi Irmak, Suat Hayri Ürgüplü, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Yıldırım Akbulut, Bülent Ulusu, Necmettin Erbakan, hatta Abdullah Gül dahil hiçbirinin ağzını bozduğuna, yanlışlıkla bile olsa argo kelimeler kullandığına, hakarete başvurduğuna kimse tanık olmadı.
Onların da sinirlendikleri olaylar, yayınlar olmuştur ama, hiçbiri Erdoğan gibi ağzını bozmamıştır. En ağır hakeretlere uğrayan Demirel'in ağzından bir argo kelime ya da küfür duydunuz mu? En kızdığı anda ''Onlar şeytan taşlıyorlar'' der geçerdi.
Daha önce de vardı ama Deniz Feneri davasından sonra Erdoğan daha da diline hâkim olamaz duruma geldi.
DIŞARIYA KUZU; HALKINA ASLAN
ERDOĞAN, koltuğuna oturduğu gündenberi ABD ve AB'ye her türlü iyi niyet gösterisini yaparken kendi vatandaşlarından gelen eleştiriler karşısında hakarete varan çıkışlarıyla tepki topladı. Bir bakalım Erdoğan neler demiş:
TARİH 11 Şubat 2006: Mersin'deki bir toplantıda Erdoğan ile çiftçi Kemal Öncel arasında şu diyaloglar yaşandı:
Erdoğan: Lan terbiyesizlik yapma.
Öncel: Lan mı?
Erdoğan: Şu anda çiftçiye ne verildiğinin farkında mısın?
Öncel: Benim mahsulüm öldükten sonra mı? 2 senedir anamız ağlıyor. Başbakan: Hadi ananı al git buradan.
TARİH 28 Kasım 2004: Erzurum'da "Çiftçinin durumu ne olacak?" diye bağıran bir vatandaşı, "Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?" diyerek azarladı.
TARİH 22 Ekim 2005: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a destek olmak için Van'a giden rektörlere şu tepkiyi gösterdi: "Ben dünyayı dolaşıyorum, onlar Van'a gidiyor yahu..."
TARİH 14 Temmuz 2005: Ankara Sanayi Odası'nda yaptığı konuşmada, o dönemde özelleştirme sürecinde olan ve dev şirketlerin satın almak istediği yarışa girmeye hazırlandığı Ereğli Demir Çelik Fabrikası ile ilgili olarak şu nitelendirmede bulundu:Bu kurumun içini dolaştığınız zaman her yer pislik içinde. Rezalet, değersiz. Şu anda teknolojisini yenilemekte bile zorluk çekiyor. Ne kadar siyasetçi varsa, oraya ahbabını dolduruyor.
TARİH 10 Mart 2006:AKP'nin Kızılcahamam toplantısında konuşurken, bankacılık sektörü üzerinde kuşku uyandıracak şekilde, "Yolsuzluklar, finans sektöründe büyük ölçüde ortadan kalktı. Hâlâ yüzde 100 kalkmıştır diyemiyorum ama süreç devam ediyor" dedi.
TARİH 11 Temmuz 2006: Birleşmiş Milletler'in terörü finanse edenler listesinde adı geçen Yasin El Kadı'nın Türkiye'de kollandığı konusunda yayınları eleştiren Erdoğan, "Biz bunların derdini biliyoruz. Ben sabırlı gidiyorum. Açık ve net söylüyorum; vakti geldiğinde kesinlikle açıklayacaklarım, inanıyorum ki o zaman milletimi çok daha rahatlatacak, ama onları da hoplatacaktır" sözleriyle dikkat çekti.
Bunlar sadece bir kaçı. Son iki yıldakilerini de eklesek sayfalar yetmez.
'KÜLHANBEYLİ KÜLTÜRÜ YÜZÜNDEN'
PROF. Dr. Emre Kongar, ise son dönemde siyasi üslûba hâkim olan 'kirlenme'nin nedenini, 'külhanbeyli kültürüne' bağlıyor. Prof. Dr. Kongar, siyasi argonun yükselişini şöyle değerlendiriyor:
"Son günlerdeki üslûp yozlaşması doğrudan doğruya Başbakan'ın kültüründen, daha doğrusu alt kültüründen, bir başka deyişle külhanbeyliğinden kaynaklanıyor.''
Erdoğan'ın son hedefinde Deniz Baykal vardı. Geçtiğimiz pazar günü İstanbul'da Başbakan Erdoğan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'la ilgili iddialar ortaya atan CHP'ye Fırat'ın "Televizyona çıkalım, ispatlarsan milletvekilliğinden istifa edeceğim" önerisini hatırlatarak, "Ama sen ispatlayamazsan ben milletvekilliğinden istifa etmeni istemiyorum. Çık televizyona ben 'şerefsizim, müfteriyim' de" diyebildi.
Şimdi buradan soralım: Recep Tayyip Erdoğan, önüne gelene hakaret hakkını nereden alıyor?
Türkiye'yi yöneten birisi böyle konuşursa sokaktaki vatandaşa kızmaya kimin hakkı var?
Hani hoca cemaat meselesi...
