İhtiyarlığın belirgin emaresi, saçların ağarmasıdır
Arap şairleri; "ağarmış saç" motifini şiirlerinde sıklıkla kullanmışlardır.
Onu bazen bir yangına benzetmişler:
"İhtiyarlığın başlangıcı, çevresindeki saçları tutuşturan bir teldir. Saçların ağarması koca bir yangın gibidir ki onu ilk hamlede küçük bir kıvılcım başlatır."
Bazen bir şimşek gibi tasavvur etmişler;
"Gözlerim şakır şakır yağmur yağdırıyorsa bunun sebebi, başımın ortasında çakan şimşeklerdir." Bazen de gündüzün ışığıyla misallendirmişlerdir; "Beyazlıklar, siyah saçlar içerisinde, gecenin kenarlarında haykıran gündüz gibi ilerliyor."
Bir bedeviye saçlarının ağarmasının sebebini sormuşlar.
O da; "Bu beyaz saçlar gençliğin köpüğüdür." demiş.
Aynen sakin göllerin dingin ve çalkantılı denizlerin köpük köpük görünmesi gibi.
Bir başkası da ağarmış saçları yaşanan hadiselerin tozu olarak tanımlamıştır.
"Beyazlık, kakülümün siyahlığı içinde yayılan bir ışık ki, ne beni aydınlatıyor ne de ondan bir kandil gibi istifade edebiliyorum.
Onunla ben, çok sevmeme rağmen gençliğimi, kar etmediğini bilen birisi gibi sattım." diyor Şerif Radiyy..
Ona göre ağaran saçlar hiçbir şekilde fayda vermiyor ve onlar karsız bir alış verişin alameti...
sermayesini tüketmiş bir müflisin iflas belgesi... Ancak kim için? Elbetteki uzun yılların kendisine sadece bir ömr-i heder hediye ettiği kimse için.
Aksine onlar için beyaz saçlar üzüntü sebebi değildir. Zira Peygamber buyurur ki; "Beyaz saçlar mü'minin nurudur." ve "Müslümanın başında beliren her beyaz tel ile ona sevap yazılır ve derecesi yükselir veya günahlarından birisi silinir."
Başı böyle nurlanmış, o nurlarla günahlarından arınmış ve derecesi yükselmiş bir ihtiyar, elini dua için açtığında ise, Cenab-ı Hak onun duasını kabul eder; hatta böylesinin duasını reddetmekten haya ettiğini buyurur.
Mezkür güzelliklerine rağmen şairler ak saçlarından dolayı üzüntülerini dile getirmekten kendilerini alamazlar.
"Ey Selma! Başında akların gülüp, bundan dolayı kendisinin ağladığı şu adamcağızı garipseme." der Di'bil el-Huzai.
"İhtiyarlık, ışıltısına sevdalı olduğum o güzelim saçlarıma acımadı, müsamaha da göstermedi." diye yakınır Buhturi.
"Başımdaki yaşlılık emareleri gözüme beyaz ve parlak görünür. Halbuki o kalbte kapkara ve üzüntü vericidir." diye inler Ebu Temmam.
Bazen de insan başındaki beyazlıkları umursamaz görünür: "Gencin de saçı ağarabilir,
çiçeğin taze dalda görülmesi garip değildir ki!" diyen şair kendisini teselli etmeye çalışıyor.
"Başımdaki akları neden yadırgıyorsun bana söyler misin? Saçın beyazlığının günah olduğunu bilmiyordum. Evet günahı nedir onun? Gündüzün ziyası, incinin parlaklığı veya sevgilinin dişi gibi olması mı? Bir de bana gençliğin faziletinden bahset, güzellik olarak onda ne vardır: Sadece dosta ihanet, taşkınlığa muhabbet.. ya da en doğrusu gençlik, edibin hayatı gibidir." diyen Maarri bu şiirinde artık ihtiyarlığı kabul etmiş görünür. Onun güzel yanlarını görmek zorunda hissediyor kendini.
Hazreti Ömer'in, kendisine ölümü hatırlatmakla görevlendirdiği şahsa başında beyazlıklar belirdikten sonra;
"Artık senin hatırlatmana ihtiyacım kalmadı." dediği rivayet edilir.
Evet, insanın başına yağan karlar ona, ömrünün kışını yaşadığını haber verir.
"Ak saçlar hasat vakti gelmiş ekindir." der Ebu'l-Atahiye.
Şu beyitler de ondan; "Başında ak saçlar gördüğünde bil ki onlar senin ölüm haberini veriyorlar."
"Ak saçlar, ademoğlunun tepesine dikilir ve onun ölümünü ilan eder." "Gece ve gündüz, başımın üstünde değirmen taşlarını çevirip onu ağarttılar. Etlerimizi, kanlarımızı-canlarımızı göz göre göre eritip gittiler.
Ak saçlar iki ölümden birisidir ki, ilki önce gelir, diğeri sonra gelir.
Ölümün birincisi geldiğinde diğeri de bir gün mutlaka gelecektir."
Buhturi beyaz saçların insan için en iyi nasihatçi olduğunu bildiriyor; "Ak saçlarda ihtiyar için uyarı vardır, keşke o bunu anlasa.
Onlar çok iyi bir nasihatçidir, keşke kalbi taş gibi kaskatı olmasa.
Onun şakakları simsiyah iken beyazlamaya başlar. Sanki başında seherin gafletinden faydalanarak kaçıp kurtulmuş sabahın aydınlığı belirir.
Gencin ise, daha eğlenmesi için vakti vardır;
zira henüz başındaki saçlar ölmeye başlamamıştır."
