Mumun Pervane ile Konuşması...
Çok iyi hatırlıyorum.
Bir gece uyuyamadım.
Gözüme uyku girmedi.
Pervanenin, muma şu sözleri söylediğini işittim.
Ey sevgilim! Hadi ben aşığım, yansam da yeridir. Peki ya sen neden yanıyor, niçin ağlıyorsun?
Ey benim biçare aşığım! Benim yanmama, ağlamama sebep nedir bilir misin?
Benim tatlı balım vardı. Beni ondan ayırdılar. Şirin'im haksızlıkla elimden alindi. İste Ferhad gibi tepemden ateş çıkıyor.
Gece meclisi aydınlatan ışığıma bakma.
İçimi yakan ateşe bak.
Mum, hem bu sözleri söylüyor, hem de sararmış yanağından sel gibi gözyaşı dökülüyordu.
Mum, sözüne devamla pervaneye dedi ki;
Ey pervane! Ey aşk iddiacısı! Aşk, senin için değil. Seninki bir kuru iddiadan ibaret.
Sende ne sabır var, ne metanet ve tahammül.
Sen azıcık bir ışık ve ateş gördün mü, hemen yanıyorsun.
Ben ise, tamamıyla yanıncaya kadar dikilip duruyor, dayanıyorum.
Aşk ateşi senin yalnız kanadını, benim ise, vücudumu, baştan aşağı yakar.
Sadi de mum gibidir.
Dışı parlaktır, ama içi yanmıştır.
Artık gece bitiyor, sabah oluyordu.
Peri yüzlü bir hizmetçi gelip mumu söndürdü.
Zavallı mum, dumanı tepesinden çıkarken;
Aşkın sonu budur işte, dedi ve can verdi.
Aşıklığın ne demek olmak istersen anlatayım;
Ölmek suretiyle yanmaktan kurtulmak...
Sevgilisi eliyle öldürülen aşığın mezarına gidip de ağlama, bilakis sevinerek şöyle de;
Ne mutlu ona!
Sevgilisinin makbulü olduğu için sevgili onu öldürmüştür.
Aşık isen bu dertten kurtulmaya çalışma;
yalnız Sadi gibi garazsız, ivazsız aşık ol.
Aşık bir fedai demektir.
Nasıl ki, bir fedai gayesine varmadıkça emeline erişmedikçe başına taş ve ok yağsa meydandan çekilmezse, aşık da öyledir.
Ben sana denize açılma demiyorum.
Açılacak olursan tufana bile katlan, diyorum.
***
Mecnunun Leyla'ya Karşı Olan Gerçek Sevgisi...
Birisi Mecnun'a dedi ki;
Ey iyi huylu, irfan sahibi Mecnun!
Neden artık Leyla'nın obasına gelmiyorsun?
Artık sende Leyla'ya karşı olan aşkından eser kalmadı mı yoksa! Fikrin değişti mi?
Leyla'ya isteğin mi kalmadı?
Mecnun bu sözleri işitince ağlayarak dedi ki;
Efendi! Benimle uğraşma.
Benim derdim bana yeter.
Bir de sen yarama tuz ekme.
Birçok defa ayrılık zaruri olur.
Ayrılığa katlanmak ve sabırlı olmak aşkın azaldığına, sevdanın geçtiğine delalet etmez ki...
Adam bu sefer de;
Ey vefalı ve temiz ahlaklı Mecnun!
Ben Leyla'nın bulunduğu taraflara gidiyorum.
Bir haber göndereceksen söyle de ben söyleyeyim.
Mecnun ona şu cevabı vermiş;
''Leyla'nın yanında benden bahsetme ve benim adımı anma.
Onun bulunduğu yerde benim bahis konusu olmam manasız olur. Çünkü ben onun varlığı ile varım. Ondan ayrı benim bir varlığım yoktur.''
Kaynak: Bostan ve Gülistan, Sadi Şirazi
***
Hikmetl-i Sözler:
Boynu bükük bir yetim gördüğün zaman, onun karşısında kendi evladının yüzünü öpme.
Yetim ağlayınca nazını kim çeker?
Öfkelenince kimler hoş görür?
Aman, dikkat et de ağlamasın;
yetim ağladığı zaman Arş titrer.
Esirgeyerek onun gözyaşını sil;
şefkatle yüzünün tozunu al.
Eğer başından gölgesi gittiyse, onu kendi gölgenle besle.
Hüner sahipleri, cefa gördükleri halde muhabbet gösterirler.
Aklı başında olan seçkinler alçak gönüllü olurlar. Meyvayla yüklü dal, başını yere kor.
Ey güzel huylu, akıllı okuyucu! Şunu bil ki, ben hüner sahiplerinin kusur bulmaya çalıştıklarını görmedim. Sen de benim sözlerimde bir hata görürsen...
bin beyitten bir tanesi hoşuna giderse, yiğitlik hakkı için beni hor görme.
Kaynak: Sadi'den...
