İkiyüzlülük...
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
''İkiyüzlüleri kıyamet günü insanların en şerlileri olarak göreceksin.
Çünkü onlar ara bozmak için biri ile başka türlü ve diğeri ile de başka türlü konuşurlar.''
(Buhari ve Müslim)
İkiyüzalü Kime denir:
''Ara bozmak ve fitne fesat çıkarmak için araları açık olan iki müslümandan biri ile başka türlü ve diğeri ile de başka türlü konuşanlara ikiyüzlü denir.''
İkiyüzlüler yaklaştıkları kimselerden yana bir görünüm sergileyip ve onları destekler izlenimi verip;
dost, arkadaş, komşu, akraba, gelin, kaynana ve karı-koca arasında soğuk rüzgarların esmesine ve müslümanlar arasındaki birlik, beraberlik ruhunun sarsılmasına neden oldukları için, ikiyüzlüler gerçekten insanların en şerlileri ve en kötüleridir.''
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
''Mü'minler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun, ikiyüzlülük yapmayın ki, rahmete kavuşasınız.'' (Hucurat;10)
Irkı, rengi ve dili ne olursa olsun, mü'minlerin hepsi birbirinin din kardeşidir.
Din kardeşliği kalıcı olduğundan ve ahiret aleminde de kesintisiz devam edeceğinden, inançsız bir öz kardeşten çok daha hayırlıdır.
Bu nedenle ayet-i kerimede;
''Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun dedikodu, söz taşıma ve ikiyüzlülük gibi arabozucu kötü davranışlardan kaçının ki, rahmete kavuşasınız'' buyuruluyor.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
''Kim dünyada ikiyüzlü olursa, kıyamet günü onun ateşten iki dili olacak.'' (Buhari Ebu Davud)
İki yüzlüler dilleri ile iki tarafa da zarar verdikleri için, ''El-ceza-ü, mislü'lamel''
''cezalar, suçun misli iledir'' kuralı gereği, Yüce Allah onlara ateşten iki dil verecek ve onlar cehennemde kendi dilleri ile sürekli kendilerine azap edecekler.
Abdullah İbni Ömer radıyallahü anhüma'ya,
Biz devlet yöneticilerinin yanına gidip de dışarı çıktığımız zaman, onların
yanında konuştuklarımızın tam aksini konuşuyoruz dediler. Abdullah İbni Ömer dedi ki;
''Biz Resulullah (s.a.v.) zamanında bunu nifak ''ikiyüzlülük münafıklık'' alameti sayardık.'' (Buhari)
Yağcılık dediğimiz bu davranış, günümüzde de aynen devam etmektedir.
Normal yolların dışında tepeden inme emirlerle işlerini gördürmek ya da haksız kazanç sağlamak isteyen bazı açık gözler ''açgözlüler'', üst düzey yetkililerin yanında başka ve dışarı çıkınca başka türlü konuşurlar.
Hele işleri olmazsa, en çirkin sözlerle onlara hakaret ederler.
Allah, ikiyüzlü sapıkların şerrinden hepimizi korusun!
(ihvanlar.net).
***
Dürüst Olmak:
Dürüstlük; fert, aile ve toplumlar için hava, su ve gıda kadar önemli ve gereklidir.
Bu erdemi kaybeden fert ve toplumlar fesada uğrarlar. Her işte ''dürüstlük'', kamil bir iman, güzel bir ahlak, iyi bir vicdan, iyi bir terbiye, iyi bir eğitim ve öğretimle mümkün olur.
Bu sebeple olmalı ki, Kur'an ve Sünnet'te ''dürüstlük-doğruluk'' üzerinde çok durulmuş, mü'minlerin dosdoğru olmaları istenmiştir.
(Hud; 112; Şura; 15)
''Ya Rasulüllah! İslam dini ile ilgili bana öyle bir söz söyle, iş bildir ki, senden sonra onu kimseye sormayayım ve ona sarılayım." diyen sahabeden Abdullah es-Sakafi'ye Peygamberimiz;
''Allah'a iman ettim de ve dosdoğru ol.'' cevabını vermiştir. (Müslim)
Allah, mü'minlerin kendi içlerinde, sosyal ilişkilerinde ve davranışlarında dosdoğru olmalarını emrettiği gibi, mü'min olmayanlara karşı da dosdoğru olmalarını emretmiştir. (Tevbe; 7)
Peygamberimiz (s.a.v.); ''Kim ihlasla kalbine imanı yerleştirir ve kalbini şirk, küfür, nifak ve isyandan temizler, dilini doğru sözlü, nefsini ibadet, itaat ve Allah'ı zikir ile mutmain huzura ermiş, huyunu, ahlakını ve davranışlarını dosdoğru, kulaklarını ve gözlerini gerçeği ve doğruyu duyan, dinleyen ve gören yaparsa kurtuluşa ermiştir.'' buyurarak insanın; özü, sözü, gözü, kulağı ve bütün azalarıyla dosdoğru olmasını teşvik etmiştir. (Ahmed)
Dürüstlük ve doğruluğu dört maddede özetleyebiliriz.
İmanda doğruluk..
Sözde doğruluk..
İbadette doğruluk...
İş ve işlemlerde doğruluk...
Kur'an'da; ''Şüphesiz Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır.'' buyrulmuştur.
(Ahkaf;13-14)
Doğrulukta ölçü; Kur'an, sünnet ve akl-ı selim olmalıdır.
