Ölümü Hatırlamanın Faydaları...
Ölümü düşünmek insanoğluna hem gayesini hatırlatan, hem de onu gündelik dertlerinde kaybolmaktan koruyan bir zırh gibidir.
Bazı şeyleri düşünmekten kaçınırız, çünkü o şeyle yüzleşmekten korkuyoruzdur.
Oysa; "korkunun ecele faydası yok."
Korkulan bazı şeyleri düşünmekten kaçınmak, onunla mutlaka yüzleşeceğimiz gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
İşte ölüm de böyle.
Kur'an-ı Kerim'de ifade buyrulduğu üzere;
"Her canlı ölümü tadacaktır." (Ankebut; 57).
"Sarp ve sağlam kalelere sığınsa bile!"
(Nisa; 78)
Ölümü Düşünmekten Kimler Korkar:
Ölümü düşünmekten çekinen, ölümden korkan kimseler iki kısımdır:
İlki, dünyanın geçici zevklerine gönül bağlayan, keyfi ne isterse onu yapmayı hayat felsefesi edinen kimselerdir.
Nefsine teslim olanlar yani;
Ölüm onlar için yaşama keyfinin son bulması anlamına geldiğinden, düşüncesi dahi yüreklerine korku ve gerginlik düşürür.
Ölümü akla getirecek her şeyden vahşi hayvandan kaçar gibi uzak dururlar.
Yanlarında ölümden bahsedilecek olsa sinirlenirler.
Kur'an-ı Kerim'de bu kimseler için;
"De ki; Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacak.
Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, O size bütün yaptıklarınızı haber verecek." (Cuma; 8) buyurulur.
Ölüm gerçeğini hatıra getirmekten çekinen diğer kısım ise; ölümden sonrası için yeterli hazırlık yapamadığı endişesi taşıyan, Allah'a karşı çokça isyan ettiklerini düşünen kimselerdir.
Ölümü Güleryüzle Karşılayanlar:
Onu iç huzuru ve ferahlıkla hatırlayanlar da var. Kimdir bunlar;
Onlar dünyayı gerçek sevgilileri olan Rableriyle aralarına çekilmiş set olarak görürler.
O sebeple ölümün değil kendisi, hatırlatılması bile ince bir tebessüm kondurur onların yüzlerine. Böyle kimseler için ölüm, ''şeb-i arus'' gibidir.
Bu bahtiyarlar "Hak aşığı", "arifler", ve "vuslat ehli'dir.''
Ölümü Niçin Hatırlarız:
Dinimiz, ölümün uğursuz sayılıp, akla getirilmemesi fikrini kabul etmez.
Aksine sık sık hatırlanmasını, hatta buna zemin oluştursun diye kabir ziyaretleri yapılmasını önerir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in, "Kabirleri ziyaret edin! Zira ölümü hatırlatır." (Hakim) tavsiyesini çoğumuz biliriz.
Ölümü hatırlamak, en başta nefsani arzuların, kötü tutkuların yok olmasına vesiledir.
Efendimiz (s.a.v.) ashabına;
"Zevkleri yok eden ölümü çok anın." (Tirmizi) diye tavsiyede bulunmuştur.
Ölümü hatırlamak kişiyi, günaha girmekten koruyacağı gibi, dünyaya olan düşkünlükten de uzaklaştırır.
Hadis-i şerifte; "Ölümü çok hatırlayın.
Zira o, günahlardan korur ve dünyadan yani, onu sevip rağbet etmekten yüz çevirtir."
(Cem'ul-Cevami).
Aklıselimler için; ''ölümü hatırlamak,
ve Allah huzurunda hesap vermeyi düşünmektir".
Hz. Aişe r.a. Validemiz Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e sormuştu; "Ey Allah'ın Rasulü, şehitlerle birlikte haşredilecek biri var mı?"
O da şöyle cevap verdi;
"Evet, bir gün ve gecede yirmi defa ölümü anan kimse şehitlerle beraber haşredilecek."
(Gazali, İhya)
Ölümü hatırlamanın bir başka faydası da kati kalblerin yumuşamasına sebep olmasıdır.
Hz. Aişe validemiz; "Ölümü çok an ki kalbin yumuşasın." buyurmuştu.
Ölümü çokça hatırlamak, kişinin hem kalbini uyandırır, hem de ölümünü kolaylaştırır.
Peygamberimiz (s.a.v.);
"Ölümü çokça hatırlayan hiç kimse yoktur ki, Allah Te'ala onun kalbini diriltmiş, ölümünü kolaylaştırmış olmasın" (Deylemi)
