25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Divan Şairimiz Kazım Paşa...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Divan  Şairimiz; 1821 yılında, Bulgaristan Koniçe'de dünyaya geldi. 

Adı; Musa Kazım'dır. 

Babasıyla beraber çocukluk yıllarında  İstanbul'a geldi. 

Divan-ı Hümayun Kalemine memur oldu. Mühime ve Maliye Mektubi kalemlerinde görevlerde bulundu. Asakir-i Hassa Kitabetine yükselerek,  

Alay eminliğine gibi yüce bir göreve yükseldi.

Yazdığı hicivleriyle ün saldı. 

Mütercim Rüşdü Paşayı hicvedince 1862'de Kıbrıs'a sürgün edildi. 

Yusuf Kamil Paşanın sadrazamlığında affedildi.

1863'de İstanbul'a döndü.

1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında ferik rütbesiyle Dördüncü Ordu Komutanı oldu. 

7 Mayıs 1890 da Üsküdar'da vefat etti. 

Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin Türbesi bahçesine  defnedildi.

Ehlibeyte muhabbet duyan ve sünni gelenekten gelen, Ehli Aba aşığı olan Kazım Paşa, çeşitli hicviyeleri yanında Başta Peygamberimiz Nur Muhammet Mustafa (SAV) Efendimiz ve  İmam ve Son Halifemiz Hazreti Hüseyin (RA.) Efendimize na'tlar ve mersiyeler de yazdı..

Kazım Paşa Tarafından Yazılan

Mersiye; övmek:

''Zalimler el urup hep şemşir-i can-rübaya

Kasd ettiter serapa evlad-ı Mustafa'ya

Devran olup müsaid ol kavm-i bi-hayaya

İsal olundu bi-dad ser-hadd-i intihaya

Kimler eder tahammül ya Rab bu ibtilaya

Amac edip vücudun bin navek-d kazaya

Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbela'ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya

CUş eyleyip belaya manend-i mevc-i tufan

Keşti-i eftl-i beyti ikildi şikest ü viran

Maktul olup ser-a-ser ashab-ı al-i zi-şan

Yek-ta-rev oldu ol men çim afitab-ı rahşan

Her yandan etti savlet hınzir veş Yezidan

Ser-ta-be-pa vücudun zahm eyleyip kızıl kan

Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbela'ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya

Ashab u alinin hep kibarı vü sıgarı

Bir bir kılıp önünde azm-i huzur-ı Bari

Dil teng edip susuzluk ta arşe oldu sari

Ezvac-ı tahiratın feryad-ı bi-kararı

Her yüzden etti tazyik a'da o şehriyarı

Ahir çıkıp elinden daman-ı ihtiyarı

Düştü Hüseyin atından sahra-yı Kerbela'ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya

Yaran olup ser-a-pa mest-i mey-i şehadet

Meydanda kaldı tenha ol mihr-i evc-i hacet

Bu hal olup adaya ser-maye-i cesaret

Etrafın aldı birden ol kavm-i pür-dalalet

Yetmiş iki yerinden mecruh olup nihayet

Bundan ziyade harbe Hak vermeyip icazet

Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbela'ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya

Ol şah-ı din-penahı tenha görünce düşman

Etti hücum u savlet şiddetle her taraftan

Bir hale vardı ahir zahm-ı hadengd ahen

Manend-i kasr-ı cennet cisminde oldu ruşen

Enva'ı yarelerden her canibinde revzen

Kazım olup nihayet bi-tab harb ederken

Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbela'ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya 

Kazım Paşa.

***

"Hüseyn'e yerler ağlar, göğler ağlar

Betul u Murteza, Peyğember ağlar."

Kör olmuş gözlerin kan tutdu Şimr'in

Ki görsün öz elinde hancer ağlar

Hüseyn'in köyneği Zehra elinde

Çeker kıyha kıyamet, mahşer ağlar

Atanda Hermele ok Kerbela'de

Göreydin düşmen ağlar, leşger ağlar

Kucağında, göreydin Ümm-ü Leyla

Alıp na'ş-ı Ali Ekber'i ağlar

Rübab, nisgil döşünde süt görende

Başında kaküli Ekber hevası

Yel ağlar, sünbül ağlar, anber ağlar

Yazanda Al-i Taha nuhesin men

Ali, şakk-ul kamer, mihrab tilit kan

kulak ver, mescid okşar, minber ağlar

Ali'den ''Şehriyar'', sen bir işare

Kucaklar kabri, Malik Eşter ağlar

Seyyid Muhammed Hüseyin

Şehriyar Tebriz..

***

''Yine geldi mah-i matem ey gönül giy kareler

Gözlerinden kan revan et sinede aç yareler

Dağ ile taş ah edip feryada başlar ins ü cin

Ehl-i iman olan her dem sinesini pareler

Nale vü efgan edip kıl bağrını gel çak-ı çak

Bu sebepten derdine belki bulursun çareler

Ol Yezid-i mel'un pelide oku lanet daima

Neler çekti o zâlimden neler ol mah pareler

Ey Ali Baki demadem vak'a-i inşad ile

Şah Hüseyn-i Kerbela'nın aşkına giy kareler.''

Ali Baki Gül..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *