27 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Mazlumun ahına dikkatli olmak...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

''Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir? 

Onlar kıyamet gününde Rablerine arz edilecekler, şahitler de; 

İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler. 

Bilin ki, Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir!''  

(Hud;18.)

Zulüm, adaletin zıddıdır. 

Adalet, yaratıklara hak­kını vermektir; zulüm ise, onlara haklarını vermemek, haksızlık etmektir. 

Zulmün kötü ve çirkin bir şey olduğu aşikardır. 

Onun içindir ki zulüm, her din ve şeriatta haram kılınmıştır. 

Fakat İslam Dini'nin bu konudaki büyük hükmü daha da kesindir. 

Kur'an-ı Kerim'de zalimler la­netlenmiştir.

''İyi biliniz ki Allah'ın laneti za­limler üzerinedir.'' (Hud;18)

Zulüm yaratıklara karşı ol­duğu gibi, yaratana karşı da olur. Yaratana karşı en büyük zulüm O'nu inkâr etmek, O'na ortak koşmaktır. 

Kur'an-ı Ke­rim'de belirtildiğine göre Lok­man (as), oğluna öğütte bu­lunurken şöyle demiştir;

''Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! 

Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür.''   

(Lokman Suresi;13)

Bir başka ayette de;

''Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün kıyamet gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. 

Gerçekleri inkar edenler elbette zalimlerdir.'' (Bakara; 254)

Zalimler, yap­tıklarının yanlarına kalacağı­nı zannetmeleridir. 

Zalimler şunu kesin olarak bilmeliler ki, yaptıkları yanlarına asla kalmaz. 

Onlar yaptıkları zul­mün cezasını mutlaka çeke­cekler, hesabını er geç vereceklerdir. 

Allah bazı şeylerin cezasını çeşitli hikmetlerine binaen biraz geciktirir ama cezasız bırakmaz.

Peygamber Efendi­miz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

''Şüphesiz ki Allah, zalime mühlet verir. 

Bir kere de onu yakaladı mı kaçmasına mühlet vermez.'' sonra şu mealdeki ayeti okumuştur:

''Rabbin, haksızlık eden memleketleri onların halkını yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle şiddetlidir. Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir,  

pek çetindir.''(Hud; 102)

Şair ne güzel söylemiş:

Mazlumun ahı yerde kal­maz: 

Duası Allah katında makbuldür. 

Ebu Hüreyre (RA), Hz. Peygamber (SAV)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

''Üç kimse vardır ki duala­rı geri çevrilmez, kabul edi­lir:

''İftar edinceye kadar oruçlunun,

Adaletle hükmeden devlet başkanı, hakim ve idareciler,

Zulme uğrayanın dua­sı.''

Allah, zulme uğrayanın dua­sını bulut üzerinde yükseltir ve ona göğün kapılarını açıp şöyle der:

''İzzetim hakkı için yemin ederim ki, sana bir müddet sonra da olsa mutlaka yardım edece­ğim.''

Mazlum, haksızlığa uğrayan kimsedir. 

Haklı olduğu halde kendisine zulmedilir, hakkı gasp edilir. 

Kendisine zulme­denin karşısında güçsüz ve hakkını savunmaktan aciz olduğundan dolayı, bedduadan başka yapacak bir şeyi yok­tur. 

Ondan dolayı Allah mazlumun duasını kabul eder. İbni Abbas'tan rivayet edildi­ğine göre Hz.Peygamber (SAV), Muaz'ı Yemen'e vali olarak gönderirken şöyle buyurmuştur:

''Mazlu­mun bedduasından sakın. 

Çünkü onunla Allah arasın­da bir perde yoktur. Duası hemen Allah'a ulaşır, kabul edilir.''

Kur'an-ı Kerim'de;  

''Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah'a aittir. 

Doğrusu O, zalimleri sevmez.''  (Şura;40)

''Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir. 

İyilik olursa onu katlar kat kat arttırır, kendinden de büyük mükafat verir.'' (Nisa;40)

Zalim­lerin yaptığı yanlarına kalmaz. 

Ziya Paşa ne güzel söylemiş:

''Zalimlere er geç dedirtir Kudret-i Mevla,

Tellahi lakad aserakellahü aleyna.''

İkinci mıs­rasını Yusuf Suresinin 91. ayetinden iktibas ederek;

''Kardeşleri dediler ki; Allah'a and olsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. 

Gerçekten biz hataya düşmüşüz.'' 

Bu Hz. Yusuf (AS)'ın kar­deşlerinin sözüdür. 

Hz. Yusuf (AS)'ı kuyuya atmışlar, Hz.Yusuf, Al­lah'ın yardımıyla kurtulmuş ve öyle bir mevkie gelmiş ki, kar­deşleri kendisine muhtaç ol­muşlar ve işte o zaman yuka­rıdaki sözü söylemiştir.

İnsanoğlu, hiç bir kimseye zul­medip ahını, bedduasını almamalıdır. 

Mazlu­mun bedduası, kendisine zul­meden padişah da olsa taht­tan indirir. 

Peygamber Efendimiz (SAV); 

''Facir de olsa mazlumun duası kabul edi­lir. 

Onun fücuru kendisini il­gilendirir.''

Enes b. Malik, şöyle rivayet eder:

''Bir defa Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: ''Kardeşin zalim de olsa, mazlum da olsa ona yardım et.'' Ashab-ı Kiramın; ''Ya Rasülallah! Mazluma yardım ederiz, fakat zalime nasıl yardım edeceğiz?'' diye sormalarına üzerine şöyle buyurdu:

''Onu zulmünden alı korsun, işte bu ona yardımdır.''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *