Mazlumun ahına dikkatli olmak...
''Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir?
Onlar kıyamet gününde Rablerine arz edilecekler, şahitler de;
İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler.
Bilin ki, Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir!''
(Hud;18.)
Zulüm, adaletin zıddıdır.
Adalet, yaratıklara hakkını vermektir; zulüm ise, onlara haklarını vermemek, haksızlık etmektir.
Zulmün kötü ve çirkin bir şey olduğu aşikardır.
Onun içindir ki zulüm, her din ve şeriatta haram kılınmıştır.
Fakat İslam Dini'nin bu konudaki büyük hükmü daha da kesindir.
Kur'an-ı Kerim'de zalimler lanetlenmiştir.
''İyi biliniz ki Allah'ın laneti zalimler üzerinedir.'' (Hud;18)
Zulüm yaratıklara karşı olduğu gibi, yaratana karşı da olur. Yaratana karşı en büyük zulüm O'nu inkâr etmek, O'na ortak koşmaktır.
Kur'an-ı Kerim'de belirtildiğine göre Lokman (as), oğluna öğütte bulunurken şöyle demiştir;
''Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma!
Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür.''
(Lokman Suresi;13)
Bir başka ayette de;
''Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün kıyamet gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın.
Gerçekleri inkar edenler elbette zalimlerdir.'' (Bakara; 254)
Zalimler, yaptıklarının yanlarına kalacağını zannetmeleridir.
Zalimler şunu kesin olarak bilmeliler ki, yaptıkları yanlarına asla kalmaz.
Onlar yaptıkları zulmün cezasını mutlaka çekecekler, hesabını er geç vereceklerdir.
Allah bazı şeylerin cezasını çeşitli hikmetlerine binaen biraz geciktirir ama cezasız bırakmaz.
Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
''Şüphesiz ki Allah, zalime mühlet verir.
Bir kere de onu yakaladı mı kaçmasına mühlet vermez.'' sonra şu mealdeki ayeti okumuştur:
''Rabbin, haksızlık eden memleketleri onların halkını yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle şiddetlidir. Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir,
pek çetindir.''(Hud; 102)
Şair ne güzel söylemiş:
Mazlumun ahı yerde kalmaz:
Duası Allah katında makbuldür.
Ebu Hüreyre (RA), Hz. Peygamber (SAV)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
''Üç kimse vardır ki duaları geri çevrilmez, kabul edilir:
''İftar edinceye kadar oruçlunun,
Adaletle hükmeden devlet başkanı, hakim ve idareciler,
Zulme uğrayanın duası.''
Allah, zulme uğrayanın duasını bulut üzerinde yükseltir ve ona göğün kapılarını açıp şöyle der:
''İzzetim hakkı için yemin ederim ki, sana bir müddet sonra da olsa mutlaka yardım edeceğim.''
Mazlum, haksızlığa uğrayan kimsedir.
Haklı olduğu halde kendisine zulmedilir, hakkı gasp edilir.
Kendisine zulmedenin karşısında güçsüz ve hakkını savunmaktan aciz olduğundan dolayı, bedduadan başka yapacak bir şeyi yoktur.
Ondan dolayı Allah mazlumun duasını kabul eder. İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber (SAV), Muaz'ı Yemen'e vali olarak gönderirken şöyle buyurmuştur:
''Mazlumun bedduasından sakın.
Çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur. Duası hemen Allah'a ulaşır, kabul edilir.''
Kur'an-ı Kerim'de;
''Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah'a aittir.
Doğrusu O, zalimleri sevmez.'' (Şura;40)
''Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir.
İyilik olursa onu katlar kat kat arttırır, kendinden de büyük mükafat verir.'' (Nisa;40)
Zalimlerin yaptığı yanlarına kalmaz.
Ziya Paşa ne güzel söylemiş:
''Zalimlere er geç dedirtir Kudret-i Mevla,
Tellahi lakad aserakellahü aleyna.''
İkinci mısrasını Yusuf Suresinin 91. ayetinden iktibas ederek;
''Kardeşleri dediler ki; Allah'a and olsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış.
Gerçekten biz hataya düşmüşüz.''
Bu Hz. Yusuf (AS)'ın kardeşlerinin sözüdür.
Hz. Yusuf (AS)'ı kuyuya atmışlar, Hz.Yusuf, Allah'ın yardımıyla kurtulmuş ve öyle bir mevkie gelmiş ki, kardeşleri kendisine muhtaç olmuşlar ve işte o zaman yukarıdaki sözü söylemiştir.
İnsanoğlu, hiç bir kimseye zulmedip ahını, bedduasını almamalıdır.
Mazlumun bedduası, kendisine zulmeden padişah da olsa tahttan indirir.
Peygamber Efendimiz (SAV);
''Facir de olsa mazlumun duası kabul edilir.
Onun fücuru kendisini ilgilendirir.''
Enes b. Malik, şöyle rivayet eder:
''Bir defa Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: ''Kardeşin zalim de olsa, mazlum da olsa ona yardım et.'' Ashab-ı Kiramın; ''Ya Rasülallah! Mazluma yardım ederiz, fakat zalime nasıl yardım edeceğiz?'' diye sormalarına üzerine şöyle buyurdu:
''Onu zulmünden alı korsun, işte bu ona yardımdır.''
