Nice Ateşler Gülistan Olur...
Cenab-ı Hak buyuruyor;
''De ki; Ben, dini Allah'a has kılarak ihlaslı bir şekilde O'na kulluk etmekle emrolundum.'' (Zümer;11)
Rasulullah (sav) buyurdular:
''Kırk sabah Allah için samimi davranan kimsenin hikmet menbaları ''kaynakları'' kalbinden diline çıkar, ulaşır.'' (Münavi)
Allah Te'ala kudsi bir hadiste şöyle buyurmuştur:
''İhlas, Benimle kulum arasında mukarreb ''yaklaştırılmış'' meleğin ve gönderilmiş ''mürsel'' peygamberin kavrayamayacağı bir sırdır.
Ben, cemal ve celal sıfatlarımın tecellisiyle ihlaslı kullarımın kaplerini süslemeyi üstlenirim.''
(Iraki, Muğni)
Bağdat'ta bakırcılar çarşısında büyük bir yangın çıkmıştı.
İki çocuk, yanmakta olan dükkanların birinde mahsur kalmıştı. Çocuklar ''İmdat!'' diye feryad etmelerine rağmen, alevler çok şiddetli olduğundan hiç kimse kurtarmaya cesaret edemiyordu.
Çocukların ustası ise, dışarıda çaresizlik içinde;
''Kim çocukları kurtarırsa ona bin altın vereceğim!'' diye nida ediyordu.
O sırada oradan geçmekte olan Ebu'l-Hüseyin Nuri Hazretleri, bu hadiseyi görünce hemen büyük bir şefkat ve merhametle ateşin içine daldı.
Ateş, sanki ona gülistan oluverdi.
Hazret-i Pir, herkesin hayret dolu bakışları arasında, çocukları alevlerin ortasından Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle sağ salim kurtardı.
Çocukların ustası, büyük bir sevinç içinde Ebu'l-Hüseyin Nuri Hazretleri'ne altınları takdim etti. Hazret-i Pir ise, birden kaşlarını çattı ve şöyle dedi:
''Sen altınlarını al ve Allah Te'ala'ya şükret!
Şayet ben şu yaptığımı Allah için değil de, maddi bir karşılık ümidiyle yapmış olsaydım, çocukları o alevlerin içinden asla çıkaramazdım!''
Bu misalde de görüldüğü gibi, ihlas bereketiyle nice ateşler gülistan oluverir. (Faziletler Medeniyeti)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna,
Allah'ın En Güzel İsimleri.
er-Rahman; Dünyada, iyi de olsa, kötü de olsa, mü'min de olsa, kafir de olsa, hiçbir ayırım yapmadan, nimetini bütün kullarına veren, hepsine karşı sonsuz merhametini gösteren zatın ismidir.
***
Kısa Günün Karı:
İhlas, zor elde edilen ve zor muhafaza edilen bir cevherdir ki, kıymetini Allah'tan başka kimse takdir edemez. Zira kalb pencereleri Allah'a açıktır.
İhlas, kulu dünyada ve ahirette yüksek mertebelere nail kılan ve Allah'a yaklaştıran ulvi bir haslettir.
Allah Te'ala, ihlastan mahrum amelleri kabul etmez. Ucub; ''kendini beğenme'' ve riya gibi kalbi hastalıklarla yapılan ameller, kıyamet günü, eskiyip dökülmüş bir paçavra gibi sahibinin yüzüne çarpılır. İhlasa ise Allah Te'ala bereket lutfederek kulunun azını çok yapar, ömrünü uzun ve feyzini daim kılar.
***
YETİNMEK....
Bir padişahın acemi bir kölesi vardı.
Bir gün bu köle ile gemiye binmişti.
Köle o zamana kadar hiç gemiye binmemiş ve deniz görmemişti.
Gemi yolculuğunun bir takım sıkıntıları ve zorlukları vardı.
Köle, gemi limandan ayrıldığı andan itibaren titremeye başladı.
Ne yaptılarsa köleyi sakinleştiremediler.
Gemide âlim bir kişi vardı.
Hükümdara;
"Müsade ederseniz ben onu susturayım" dedi.
Hükümdar da o zata izin verdi.
O zat, köleyi denize attırdı. Köle birkaç kere suya battı, çıktı. Geminin bir tarafına can havliyle tutundu. Onu saçından tutup gemiye aldılar.
Bu olaydan sonra köle, köşesinde sessiz ve sakin oturdu.
Hükümdar âlimden bu işin hikmetini sordu.
O da; "Köle suya girmeden evvel, gemideki selametin kadrini ve kıymetini bilmiyordu.
İşte huzurla, saadet ve sıhhat de böyledir.
Huzur içinde yaşıyan, mesud olan, bir felakete uğramadıkça, o huzur ve saadetin kıymetini bilmez.
İnsan hasta olmadıkça da, sağlığının kıymetini bilmez" dedi.
Ey kardeş! Bu dünya kimseye kalmaz.
Gönlünü, her şeyi yaratan Allah'ü Te'ala'ya bağla.
Sana bu kafidir.
Dünya mülküne güvenip bel bağlama.
Çünkü bu dünyada senin gibi birçokları yaşamış ve sonunda ölüp gitmiştir. Değil mi ki, en sonunda ölüm vardır ve bu can göç ''ölüm'' yolunu tutacaktır.
O halde ister taht üzerinde can vermişsin ister toprak üzerinde, ne fark eder!
Gülistan...
