27 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Zalim, kuralsız ve acımasız, sömürgecilerle savaş...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kur'anın adil savaş ile ilgili olarak belirlediği haklı savaş gerekçesi;

''Kuran-ı Kerimdeki savaşın sebebi, düşmanın saldırı ve zulmüdür.'' 

Düşman Müslümanların yurtlarını basar, hicrete zorlar, can, mal ve din ve namus güvenliğini tehdit ederse, bu durum; 

savaşı zorunlu ve mecbur kılar.

Kur'an'a göre, düşman güçlere karşı verilecek savaşın gerekçesinin makul ve haklı olması gerekir. 

Esasen; ''istila'', ''sömürü'' ve ''tecavüz'' için yapılan savaşları tanımayan İslam dini 

(Bakara Suresi; 205; Nisa Suresi, 94; Kasas Suresi, 83; Şura Suresi, 41-42) savaşa ancak; ''Müslümanların can ve mal güvenliğini sağlamak, hak ve hürriyetlerini korumak, İslama ve İslam ülkelerine yönelik saldırıları önlemek amacıyla başvurulacağını hükme bağlamış ve meşru gördüğü bu savaşı da diğerlerinden ayırmak için ona cihad adını vermiştir.''

Adil savaş ilkesi;

Adil savaş ilkesi, cihat fiilen başladığı zaman uygulanacak bir ilkedir. Bu ilkeye göre, savaş sadece savaşa iştirak eden tarafa yöneliktir. 

Bu ilkeye göre, savaşta vurulacak hedef sadece düşman askerleridir. 

Savaş sırasında çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yatalak hastalar, mecnunlar, sakatlar öldürülemez. 

Savaşa iştirak etmeyen din adamlarına ve ihtiyarlara silah çekilmez, savaşa katılmayanlar esnaf ve çiftçiler gibi sivil halk katledilemez. 

(Bakara Suresi, 191).Savfan İbn. Assal anlatıyor; ''Resulullah beni seriyyede savaşa gönderdi.

Yola çıkarken şu talimatı verdiler:

''Allah'ın adıyla, ALLAH YOLUNDA YÜRÜYÜN.

Allah'ı inkar edenlerle savaşın, işkence yapmayın, ahdinizi bozmayın. ganimeti çalmayın, çocukları öldürmeyiniz'' ( Müslim),

Savaşta aşırı gitmemek ilkesi:

İslam, savaş halinde bile, insani değerlere itibar eder. Savaşta bile ölçüyü kaçırmamayı bir temel prensip olarak kabul eder. İslam, aşırı ve haddi aşan tavırlara karşı müeyyideler getirmiştir. 

Bu nedenle, İslam hukukunda saldırıya ancak misli ile mukabele edilir; aşırı gitmek suçtur.

Kur'an-ı Kerim, düşmanla yapılan yüz yüze savaşta bile, aşırı gidilmesini yasaklar. 

Bu husus, şu ayet-i kerime ile beyan burulmuştur:

''Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın.Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez'' (Bakara;190)

Nitekim bir başka ayette de şöyle buyrulur;

''Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakilerle beraberdir'' (Bakara; 194)

İslam, düşman tarafından teklif edilen sulh ve barış anlaşmalarına karşı barış ve sulh ile mukabele etmeyi prensip olarak kabul eder. 

(Enfal Suresi, 61, 62, 63; Hucurat Suresi, 9). 

Kur'an; ''Sulh daima hayırlıdır'' (Nisa;128) mesajı ile bütün dünyaya bu hakikati 1400 seneden beri duyurmaktadır. 

''Eğer onlar savaştan vazgeçerlerse, şunu iyi bilin ki Allah gafur ve rahimdir''(Bakara;192) ayeti ile ''Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur'' (Bakara;193) ayeti de sulhun önemini vurgulamaktadır.

Esirlere iyi muamele etme:

İslam, esirlere iyi muamele edilmesini emredir. Müslümanlar esirleri yedirmekle, aç ve susuz bırakmamakla mükelleftirler. 

Bu görevi de Allah rızası içi yaparlar.

(Bakara; 177; Enfal; 69, 70, 71; 

Muhammed Suresi, 4; İnsan Suresi; 8, 9, 10, 11, 12)                                                          

Savaşta yasak fİİller:

İşkence. Öldürülecek olan kimseye dahi işkence edilemez; zulüm ve işkence bütün çeşitleriyle yasaktır.

Savaşçı olmayanların öldürülmesi. 

Savaşçı, fizik bakımından savaşabilecek kimselerdir. Bunların dışında kalanlar kasten ve doğrudan öldürülemez. 

Bu cümleden olarak kadınlar, çocuklar, savaşçı sahiplerine hizmet için gelmiş köleler, körler, dünyadan el etek çekmiş din adamları, akıl hastaları, yaşlılar, hastalar, kötürümler vb. leri öldürülmez.

Savaş zarureti bulunmadıkça zirai mahsullerin, orman ve ağaçların yakılması.

Namus ve şereflere tecavüz, zina ve gayr-i meşru münasebetler. 

Düşman kadınlarının ırzına geçen sivil ve askerler zina suçu işlemiş olur ve bunun cezasını çekerler.

Düşmandan alınan rehineleri öldürmek. 

Bunlar misilleme yoluyla dahi öldürülemez.

Ölülerin başını veya uzuvlarını kesip teşhir etmek.

Katliam, Hz. Peygamber ve raşid halifeler zamanlarında savaştan sonra esirler veya zaptolunan yerlerin ahalisi için katliam emri verildiğine dair bir tek örnek dahi yoktur. 

Mekke fethini müteakip Rasulullah, bazı harb suçluları ve hainler dışında kalan düşmanlarını affetmiştir.

Çiftçi, tacir, esnaf, işadamı gibi fiilen harbe iştirak etmemiş, savaş ile ilgili olmayan kimseleri öldürmek.

Harb esirlerini rehine almak, kalkan yapmak, onların arkasında düşmana doğru ilerlemek.

Bazı İslam hukukçularının açık ifadelerine göre zehirli ok kullanmak.

(Tertibu-Müsnedi-Ahmed)

Kaynak; islamsavashukuku.                                                                             

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *