Ziya Gökalp...
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar manasını namazdaki duanın...
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur.
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın.
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok,
Her ferdinde mefkure bir lisan adet, din birdir.
Meb'üsanı temiz, orda Boşolar'ın sözü yok,
Hududunda evlatları seve seve can verir;
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye,
San'atına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür;
Hirfetleri birbirini daim eder himaye;
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türk'ündür,
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın!
Kaynak; Teni Hayat.
***
Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır
Çiftlik değil, yoktur beyi ağası
Her köylünün var bir çifti tarlası,
Öz evinde o hem bey hem ağa'dır.
Hiç kimsenin yarıcısı rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri.
Ümmi değil, muallimsiz kalsa da
İmamı yok, gene bilir dinini.
Dost ve düşman kimdir, bilir dünyada,
Doğru bulur...sevgisini kinini.
Ona cami, mektep, kitap yapınız.
Emin kalır hudutta her kapımız...
Lakin ey Türk, bu mesut köy bitiyor!
Mültezimin, faizcinin, tüccarın
Pençesinde diyor beni kurtarın;
Bu üç işi senden çabuk istiyor.
Kaldır a'şar usülünü aç banka
Yap her semtte bir zirai sendika.
Kaynak; Yeni Hayat...
***
Ziya Gökalp:
23 Mart 1876'da Çermik'te dünyaya gelen Gökalp'in Türkmen, Kürt ya da Zaza olduğuna yönelik bilgiler vardır.
Babası, aslen Suriye Türkmeni olan Vilayet Evrak Memuru Mehmet Tevfik Efendi, annesi, Pirinçcizade ailesinden Zeliha Hanım, dayısı dönemin Diyarbakır belediye başkanı olan, 1895'teki Ermenilere yönelik saldırıların örgütleyicilerinden olan Pirinçcizade Arif Efendi'dir.
16. yüzyıla kadar Araplar ve Farslar egemenliğinde olan Diyarbakır sonradan Türk, Kürt ve Ermeni toplulukların milli çekişmeleri ile şekillenmiştir. Sonraları, Kürt kökenli olduğu söylendiğinde,
Gökalp, babası tarafından;
Türk ırkına sahip olduğundan emin olduğunu ama aslında bunun önemsiz olduğunu belirtmiştir.
"Sosyolojik çalışmalarımdan öğrendim ki milliyet, eğitime dayalıdır" demiştir.
Eğitimine doğduğu yer olan Diyarbakır'da başladı. 1886'da Mektebi Rüştiye-i Askeriyye'ye ''Askeri Ortaokul'' girdi, özgürlük düşüncesini ilk defa bu okuldaki hocası Kolağası ''Önyüzbaşı'' İsmail Hakkı Bey aşıladı.
Askeri rüştiyenin son sınıfında iken babasını kaybetti. 1890'da amcası Müderris Hacı Hasip Bey'den geleneksel İslam ilimleri ile ilgili ders almaya başladı. Öğrenimine İstanbul'da devam etmek istediyse de bu imkanı bulamayınca 1891'de Diyarbakır'da İdadi Mülkiye'nin ''Sivil Lise'' ikinci sınıfına kaydoldu.
Son sınıfta öğrenci iken ''Padişahım Çok Yaşa'' yerine ''Milletim Çok Yaşa'' diye bağırması, hakkında soruşturma açılmasına yol açtı.
O sırada okul süresinin beş yıldan yedi yıla çıkması üzerine 1894'te okuldan ayrıldı.
Liseden ayrıldıktan sonra amcasından Arapça ve Farsça dersleri aldı.
Tasavvufla ilgilendi. Fransızca öğrenmeye başladı.
Diyarbakır'daki kolera salgını nedeniyle bu şehirde görevlendirilen Doktor Abdullah Cevdet Bey ile tanıştı, fikirlerinden etkilendi.
Ekonomik sıkıntılar yüzünden öğrenimine devam etmek için İstanbul'a gidememesi, ailesinin evlenmesi için baskı yapması gibi nedenler 18 yaşındaki Mehmet Ziya'yı intihara sürükledi.
İntihar girişiminin sebebi olarak idadideki hocası
Dr. Yorgi Efendi'den aldığı felsefe eğitimi ve ailesinin verdiği dini eğitim arasında yaşadığı çatışma da gösterilmektedir.
Kafasına sıktığı kurşun, güç koşullar altında yapılan morfinsiz bir ameliyatla çıkarıldı.
Ameliyatı gerçekleştiren Dr. Abdullah Cevdet Bey ve Diyarbakır'da bulunan genç bir Rus operatördü. İntihar girişiminden sonra kendisini tekrar okumaya verdi.
Özgürlüğe düşman olanlara çatan pek çok şiir yazdı.
Düşüncelerini Türkçülük etrafında şekillendiren Mehmet Ziya Bey, İstanbul'a gelir gelmez Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer almıştı.
Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazdı.
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak başlıklı yazı dizisinde önemli konular yer verdi.
Ziya Gökalp, bir yandan da eser vermeyi sürdürüyordu. 1914'te "Kızıl Elma"; 1918'de ise, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" adlı eseri ile "Yeni Hayat" isimli şiir kitabını yayımladı.
Ziya Gökalp'in Türbesi Fatih'teki II.Mahmud Türbesi haziresindedir.
Vikipedi...
