Keşke Görmeseydim
13 Aralık akşamı Cennet mahallesinden geçiyorum.
Hava oldukça soğuk.
Iraklımı Suriyelimi bilemiyorum, neticede o bir insan. O soğuk havada iki yaşlarında bir de bebek var kucağında.
Yorgun ve sessiz bir insan.
Eşi ve çocuğu ile cadde üstünde titriyorlar.
Hiçbir insan onların halini sormuyor.
Bir müddet düşündüm, işte insanlığın kaderi dedim.
Bir Arap şairinin söylediği şiiri hatırladım;
''Gecelerin sıkıcılığı olmasaydı, o kuş, gecenin zifir karanlığında güzel yuvasını terkederek uçarmıydı''.
Eğerim Suriyede veya Irakta zulüm olmasaydı bu güzel insanlar yuvalarını terkederek, Cennet mahallesinde titrermiydi.
Bu güzel insanlara zulmederek öldüren zalim yöneticilere Allah nasıl hitap ediyor;
''Zalimlerin hiçbir dostu ve sözü dinlenecek şefaatçısı yoktur.'' (Mü'min suresi; 40, 18)
Ayetin baş tarafının anlamı şöyledir;
''Ey Muhammed! Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar.''
Zulüm ve haksızlık yapanlar, dünyada, bu zulümlerine yardımcı olan bir takım süflileri bulabilirler. Zulümlerini de belli bir süre devam ettirmeleri mümkün olabilir.
Fakat zulüm ebedi olmaz.
Zalimler, yaptıkları zulüm ve haksızlıkların cezasını Allah'ın huzurunda mutlaka görürler.
''Zalimle dost olmak ve zulmüne göz yummak da zulümdür.''
Hz.Cabir'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav)şöyle buyurdu:
''Zulümden sakınıp kaçınınız.
Çünkü zulüm, kıyamet gününde zalime zifiri karanlık olacaktır.
Cimrilikten de sakınınız.
Çünkü cimrilik sizden önceki ümmetleri helak etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevketmiştir.'' (Müslim)
Zalimler, dünyada zulmettiklerinin hayatlarını karartmış, onlara adeta dünyayı zindan etmişlerdir. Şimdi burada hesap gününde karşılaştıkları acıklı manzara, mazlumlara yaptıklarının kendi başlarına gelmesinden başka bir şey değildir.
Zulüm, çoğunlukla Allah'dan başka dostu ve yardımcısı olmayan zayıflara, biçarelere yapılır.
Bunu yapanlar ise, kalbleri kararmış, Allah korkusundan mahrum kimselerdir.
Çünkü kalblerinde Allah korkusu olsa ve hidayet nurundan nasibleri bulunsa yaptıklarının sonunu düşünürler.
İşte böyle kimselerin kıyamet günündeki cezaları, dünyada yaptıklarının karşılığıdır.
Hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz'in mü'minlerin sakınmalarını, uzak durmalarını istediği ikinci konu cimriliktir.
Cimrilik sebebiyle helak oluş, bu dünyada olabileceği gibi, ahirette de olabilir.
Hadisde geçen ve cimrilik diye dilimize aktardığımız ''şuh'' kelimesi, şiddetli cimriliği, sadece malda değil, her işte ve her iyilikte cimri davranmayı ifade eder.
Allah, insanın bu kötü hasletlerini şöyle anlatır:
''De ki; ''Siz, Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman bile, harcamakla tükenir endişesiyle elinizi sıkı tutardınız;
insanoğlu zaten daima cimridir''.
(İsra suresi; 17, 100).
***
Üçbeş günlük dünya saltanatı için binlerce insanın ölümüne, binlerce insanın sularda can vermesine, binlerce insanın yuvalarını terketmelerine değermiydi.
Bugün Büyük Osmanlı Coğrafyası Irak ve Suriyede taş üstüne taş bırakmadılar.
Oluk, oluk müslüman kanını akıtılıyor.
Kadınlarının iffetleri param parça oldu.
Bugün Irakta iki milyon kadın dul kaldı.
Binlerce çocuk yetim kaldı.
Suriyede daha fazlası var.
Hz. Peygamberin vefatından sonra başlayan fitne kazanları, kaynaya kaynaya bugüne geldi.
Allah sonumuzu ıslah etsin.
Ben müslimanım diyen insan, elini, şakağına koyarak düşünmeli;
''ben gerçekten müslüman mıyım'', nerede hatam var..? diye çok düşünmeli.
Bir yılbaşı geliyor, Hristiyanlardan fazla yılbaşı kutlaması yapıyoruz..
Peygamberimiz, Ashab-ı kirama; ''Size yazık olur, bakınız, sakın benden sonra birbirinizin boynunu vurup da küffara dönmeyiniz'' buyurdular. (Buhari)
''Sakın zalimlerin yaptığından Allah'ı gafil sanma!
O, sadece onları, gözlerin dehşetten donup kalacağı, bir noktaya dikilip bakacağı bir güne erteliyor'' (İbrahim suresi;14-42).
