Allah sevdiği kuluna kız çocuğu verir...
Cahiliyye devirde Arabistan'da çöl bedevileri,
kız çocuklarının doğumunu büyük bir felaket sayarlardı.
Onların ileride kötü yollara düşeceği zannıyla üzülür, utanırlardı. Kur'an-ı Kerim'in pek güzel tasvir ettiği üzere, bir kızları dünyaya geldiğini öğrenince yüzleri kararır, hiddetlerinden köpürürler, kendilerine verilen bu felaket haberinden dolayı halktan gizlenmeye çalışırlardı.
Daha sonra da acaba bu kızı, herkesten utanmayı göze alarak, büyütüp beslesem mi, yoksa toprağa gömüp ondan kurtulsam mı diye ince bir hesaba girerlerdi. (Nahl; 16-58-59)
Kızını diri diri gömmeye karar verince de o masum yavruyu alıp çöle götürürler, elleriyle kazdıkları bir çukura iterek üstüne yığın yığın kum atarlar,
sonra da evlerine dönerlerdi.
İnsanlıkla hiçbir şekilde bağdaşmayan bu adet,
bazı bölgelerde oldukça tabii karşılanırdı.
Evlilikten önce oğlan ve kız tarafı bu konuyu gündeme getirir, kız çocuğu doğarsa onu anne mi yoksa baba mı gömecek diye konuşup bir karara bağlarlardı. Şayet çocuğu gömme işini anne üstlenmişse, olayı seyre gelen bir sürü kadının gözü önünde cinayetini işlerdi.
İslamiyet bu çirkin fiilleri ayaklar alyına almıştır.
Kur'an-ı Kerim'de me'alen;
''Göklerin ve yerin egemenliği Allah'a aittir.
O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları bahşeder, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut erkek ve kız çocuklarını birlikte verir. Dilediğini de çocuksuz bırakır.
Şüphesiz O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter." buyurulur. (Şura; 42/49-50)
İnsanoğluna ilahi bir rahmet geldiği zaman sevinip şımarması, ama istemediği bir durumla karşılaşınca nankörlük etmesi her zaman mümkündür.
Cahiliye dönemi Arapları, çocuğun meydana gelmesi ve özellikle cinsiyetinin belirlenmesini Yüce Allah'ın irade ve kudretine bağlamak yerine insanlara nispet edercesine; bu konuyu övme, övülme, kınama ve kınanma sebebi sayıyorlardı.
İnsanın çocuk sahibi olmayı ve bunun mutluluğunu yaşamayı arzu etmesi doğaldır.
Fakat ister bu ister başka konuda bir kimsenin gerçekleşmesini arzuladığı bir sonucu kendi hayatı ve mutluluğu için vazgeçilmez görmesi, sonuçta kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu daha çok kendisinin bildiği iddiasında bulunması gibi bir anlam taşır.
Bu ve benzeri bir yanlışlığa düşülmemesi için Kur'an'ın yaptığı uyanlardan biri şöyledir;
"Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz.
Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz.
Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz."
(Bakara, 2/216)
Çocuk, insana Allah'ın bir emanetidir.
Onları himaye edip büyütmek yetişkinlerin vazifesidir. Çocukları hayata hazırlamak, yıllarca devam eden bir sabrı gerekli kılar.
Kızları büyütüp yetiştirmek daha fazla bir dikkat ve itina ister.
Çocuğu himaye edip yetiştirmek iki şekilde olur.
Biri maddi ihtiyaçlarını temin etmek, diğeri onu manevi bakımdan besleyip iyi bir terbiye almasını sağlamaktır.
Kız çocuklarının himayesi, onların dürüst ve namuslu bir kişiyle bir yuva kurmasını sağlayıncaya kadar devam eder.
Hatta Resulullah Efendimiz'in işaret buyurduğuna göre bu himaye daha sonraları da devam eder.
Bu nedenle, kız çocuğunu, kız kardeşini veya başkasına ait olan kız çocuklarını güzel yetiştiren ve dini terbiyelerini verenlerin cennete gireceklerine dair rivayetler vardır;
"Kimin üç kızı ve üç kız kardeşi veyahut da iki kızı veya iki kız kardeşi olup da geçimlerini güzel sağlar, onlar hakkında Allah'tan korkarsa, o kişi için cennet vardır." (Tirmizi)
"Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar." (Buhari)
Resul-i Ekrem Efendimiz, ''Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yanyana bulunacağız.'' (Buhari) müjdesini vermiştir.
Buna göre, kız çocuklarını yetiştirip hayata hazırlamak, Allah'ı ve Resulullah'ı memnun eden bir davranıştır.
Hz. Aişe validemizden gelen bir rivayet şöyledir; ''Yanında iki kız çocuğu bulunan bir kadın gelerek bir şeyler istedi.
Evde bir hurmadan başka bir şey yoktu.
Onu çıkarıp kadına verdim.
Kendisi hiç tatmadan hurmayı ikiye bölerek çocuklarına verdikten sonra kalkıp gitti.
Bu sırada Peygamber aleyhissalatü vesselam yanımıza geldi.
Ben bu olup biteni kendisine anlatınca şöyle buyurdu:
''Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.'' (Buhar.)
''Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin...''
(Tirmizi)
