Merhamet...
Bu dünya hayatında zorluk, acı ve keder, korku, yoksulluk ve yoksunluk, haksızlık, tüm insanları birleştiren ortak paydadır.
Herkesin kendi ölçüsünde bunlardan bir nasibi vardır.
Yaratılan hiçbir varlık kendi varoluşunun ve bütünlenmesi'nin temelini kendinde bulamaz.
Kendi hayat ve kemal garantisini kendi kendisine sağlayamaz.
Yardıma, korunmaya, ilgi ve desteğe başvurma'dan varlığını koruyup geliştiremez.
Onun için herkes ve her şey merhamete muhtaçtır.
Merhamet, herkesin iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusu duymadır.
Merhamet tüm insanlar ve tüm canlılar için dünyayı güvenli bir yer kılma duyarlılığına sahip olmadır. Herkese ve her şeye anlayış, acıma ve şefkatle yaklaşmadır.
Onları esirgeyip koruma, üzerlerine titremedir.
Tüm canlı varlıkların hürriyet ve güven içinde gelişip serpilmesine yardımcı olmak, varlıklarının devamı için güç ve destek vermek merhametin temelini oluşturur.
Bizim sahip olduğumuz imkanlara, hak ve hürri-yetlere başkalarının sahip olmayışı içimizde onlara karşı bir acıma duygusu uyandırdığında, buadı merhamettir.
Merhamet, başkası'nın güçsüzlük, sıkıntı ve derdine ilgi duyma, onun durumuna acıma ve şefkat gösterme, onunla birlik'te ıstırap çekmedir. Layık olmadıklarını sandığımız bir kötülükten ıstırap çektiğini gördüğümüz kimselere karşı duyduğumuz şefkat, iyi niyetle karışık bir üzüntüdür.
Dert ve sıkıntı içerisinde olan kişinin derdiyle dertlenme, üzüntüsüyle üzülme ve ona yardımcı olmaya çalışmadır.
Merhamet, yaratıklardan hiç birine zulüm ve haksızlığı reva görmeyip, içlerinde zararlı olmayan güçsüzlerin zayıf hallerine acıyıp, imdat ve yardımlarına yönelmedir.
Merhametin karşıt anlamları; sertlik, acımasızlık, alaycılık, zalimlik, kıskançlık, soğukluk, ilgisizlik, yürek katılığı, bencillik ve duyarsızlıktır.
Merhametli insan, başkalarından apayrı bir benlik ve kişilik olduğunu bilmekle birlikte, başkalarının hal ve durumlarını içten sezinleyerek onlara eşduyum ''empati'' gösterir.
Bir bakıma onlarla özdeşleşme süreci yaşar. İnsanlara merhametle yöneldiğimizde, onların daha iyi hayat şartlarına kavuşmasını, hatta bizim gibi olmasını isteriz.
Böylece merhamet aynı zamanda hem adalet hem de eşitlik duygusunun kaynağıdır.
Aralarında elbette ki bir fark vardır.
Merhamet, iyilik yapmaya, başkaları'nın durumuna ilgi gösterme ve yardım yapmaya bizi yönelten bir duygudur.
Bu ilgi ve yardım, akli, mantıki, hukuki bir ölçü ve ilkeye göre yapıldığında da adalet ortaya çıkar. Merhamet, karşı tarafın kimlik ve kişiliğini gözetmeden herkese eşit dağıttığımız bir acıma duy-gusudur.
Istırapta eşitlik yoktur, fakat merhamet bize ıstırap ihtimalinin eşitliğini öğretiyor.
Bir başkasının başına gelen benim de başıma gelebilir.
Merhamet, insanların eşitliği anlayışına dayanıyor. İnsan olarak hepimiz ıstıraba karşı duyarlıyız, acı hepimizi kırılganlaştırıyor.
Her bireyin insanlığının eşit değer taşıdığı bir dünya anlayışı içerisinde ancak merhamet barınabilir.
Merhamet sahipleri, diğerinin yaşadığı ıstırabın ne kadar acı verici olduğunu tahayyül edebilen insanlardır.
Merhamet, acıya ya da üzüntüye duyulan sempa'ti, başka deyişle, başkasının ıstırabına katılmak'tır. Merhamet, ahlaki olarak acı verici bir ıstıraba üzülmektir.
Merhamet bu üzüntünün kendisidir, daha doğrusu bu üzüntü merhametin başlangıcı ve en küçük birimidir. Merhamet, başkasının ıstırabını paylaşmaktır.
Başkasının ıstırabını paylaşmak, onu onaylamak ya da acı çekmesinin iyi ya da kötü nedenlerini paylaşmak demek değildir.
Bu, ne olursa olsun, bir ıstırap karşısında ilgisiz kalmayı ve kim olursa olsun bir canlıyı bir nesne olarak kabul etmeyi reddetmektir.
Bu nedenle o, ilkesel olarak evrenseldir ve yöneldiği şeyleri hiç hesaba katmaması bakımından daha da ah-lakidir.
Bundan dolayı günahkarlara da merhamet duyulur.
Kötülük yapan bir kimsenin içindeki kine, üzüntüye, sefalete rağmen, onun ıstırabı ya da deliliği karşısın-da merhamet duymak, onun içini kemiren kötülük karşısında masum olmaktır.
En azından kine kin eklemeyi reddetmektir.
Böylece merhamet, başkasının ıstırabından zevk alan ve en büyük kötülük olan acımasızlığın ve bunu dert etmeyen ve tüm kötülüklerin ilkesi olan bencilliğin tersidir
Kaynak: Finike Müftülüğü....
