Münafıkların Reisi....
Abdullah b. Übey b.Selul, münafıkların reisi idi.
Resulullah'ın aziz şahsiyetini nazarlardan düşürmek, İslamiyetin inkişafına mani olmak ve Müslümanları birbirine düşürmek için elinden gelen gayreti ömrü boyunca göstermekten geri durmamıştı.
Bu hain, maksadını tahakkuk ettirmek için de birçok iftirada bulunmuştu.
Fakat Cenab-ı Hakk'ın inayeti ve Resulullah'ın tedbir ve himmeti ile bu teşebbüsleri hep akim kalırdı.
Başında bulunduğu nifak şebekesinin yaptıklarından dolayı haklarında ayet-i kerimeler, hatta ''Münafıkun'' adında müstakil bir sure nazil olmuştu.
Bu sebeple; Resulullah, bunlara karşı hep ihtiyatlı davranır, hal ve hareketlerini kontrol altında bulundurur ve İslam camiasının ittifak ve tesanüdünü bozucu planları karşısında hep tedbirli olurdu.
İslam camiasının birliğini bozmak için eline geçen her fırsatı kullanmaktan geri kalmayan bu adam, Hicret'in 9. senesi Zilkade ayında öldü.
Peygamberimizin, Cenaze Namazını Kıldırması:
Abdullah b.Übey, münafıkların reisiyken, oğlu Abdullah son derece samimi ve müttaki bir Müslümandı.
Bu, ''ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran'' Cenab-ı Hakk'ın kudret ve hikmetinin bir tecellisiydi.
Baba münafıkların reisi, oğul mücahit bir Müslüman...
Babasının ölümü üzerine oğlu Abdullah,
Resullah'ın huzuruna çıkarak;
''Ya Resulallah! Gömleğini bana versen de, babamı onunla kefenlesem...'' dedi;
sonra da, ''Ya Resulallah! Onun namazını kılıp istiğfarda bulunsanız!'' diye ricada bulundu.
Gariptir ki hayatı boyunca İslamiyet aleyhinde planların tasavvuru ve tahakkukuyla meşgul olan bu adamın kefelenmesi için, Efendimiz, sırtından gömleğini çıkarıp Hz. Abdullah'a verdi ve ''Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz, namazını kılayım!'' diye buyurdu.
Hz. Ömer'in İkazı:
Peygamber Efendimiz namazı kılmaya kalkarken,
Hz. Ömer arkasından ridasına yapıştı ve ''Ya Resulallah! Allah sizi münafıklar üzerine namaz kılmaktan nehyetmedi mi?'' dedi.
Efendimiz, gülümseyerek; ''Ben, istiğfar etmek veya etmemekte serbest bırakılmışım.
Ben de tercihimi yaptım! Allah Te'ala, Habibim!
Bu münafıklara, sen ister istiğfar et, istersen istiğfar etme etmen de, etmemen de müsavidir''. Eğer onlar için yetmiş defa istiğfar etsen, Allah onları asla affetmeyecektir'' (Tevbe; 80) buyurmuştur, dedi.
Daha sonra Resulullah, Abdullah b. Übey'in cenaze namazını kıldı ve kabri başına kadar da gitti.
Aradan çok zaman geçmeden, Peygamberimize, münafık ölüleri hakkında Cenab-ı Hak tarafından şu kesin emir verildi:
''Münafıklardan ölen hiçbir kimse üzerine, hiçbir zaman namaz kılma; kabri başında (gömülürken veya ziyaret için) durma! Çünkü onlar, Allah'ı ve Resulünü tanımadılar ve fasık olarak can verdiler.''
Bundan sonra Peygamber Efendimiz, hiçbir münafığın cenaze namazını kılmadı, kabrinin başında da durmadı.
Resul-i Ekrem'in, Abdullah b. Übey'e bu derece lütufkar davranmasını gören bin kişi, samimiyetle Müslüman olmuştur.
***
Bu Hainleri Nasıl Tanırsınız:
Küffarın memleketimize ve bu millete nüfuz etmesine zemin hazırlayan bu münafıklar, küffarın ajanlarıdır.
Küffarın yapamadığını İslam maskesi altında yapmaktadırlar.
Çünkü bunlar satılmış kimselerdir.
Yahudi ve hıristiyanların namına çalışır, onların himayesi altındadır.
Bunlar onların dostudur.
Amma ismi İslam'dır.
İsmi İslam olduğu için münafık oluyor, kafirden de aşağı oluyor.
''Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar.'' (Nisa;145)
Bunlar gerçekten Allah'a, Kitabullah'a ve Resulullah'a inanmış değillerdir.
Bunlar şöhret, nam ve menfaat peşindedir.
Bunlar doğru yola dönmazler.
''Onları doğru yola çağıracak olursanız size uymazlar.
Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir.'' (A'raf; 193)
Bunlar, bu necib milletin vergilerinden yüksek derecede maaşlarını alırlar.
Dokunmazlık zırhı giyerler, şehirleri yıkarlar, okul ve hastahaneleri yakarlar, efendilerinin emirlerini uygulamaya çalışırlar...
Çocuk, yaşlı, asker, görevlileri sinsice öldürüp kaçarlar...
Kısacası bunlar kandan beslenirler.
