Sultan Bayezid'in Halası Selçuk Hatuna Cevabı...
''La Rahime Beyne'l-müluk...''
Vatan'ın bölünmesi sözkonusu olunca,
kardeş de olsa, Krallar arasında merhamet kalkar...
Beşinci Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed'in
yedi kızından biri olan, Selçuk Hatun,
1407'de Amasya'da doğdu.
Annesi, cariyelikten kadın efendiliğe yükselen Kumru Hatun'dur.
Babası I.Mehmed'in vefatında on sekiz yaşında genç bir delikanlı olan Sultan Murad;
vali olarak bulunduğu Amasya'dan gelip,
Osmanlı tahtına oturduğunda, kız kardeşi Selçuk Hatun henüz 14'ündeydi.
Candaroğlu İbrahim Bey'le nikahladığında ise, 18'ini yeni bitirmişti.
1439'da, babasının vefatı üzerine hükümdar olan İbrahim Bey'in saltanatı uzun sürmedi.
Selçuk Hatun; yanına oğlu İshak'la kızı Hatice'yi alarak, Kastamonu'dan Bursa'ya döndü.
Selçuk Hatun, 1450 Ekim'inde, ağabeyi Sultan
II. Murad'ın vefatından birkaç ay önce;
Bursa'nın Kayhan semtinde, tek minareli küçük bir mescid inşa ettirdi.
Vakfiyesindeki bilgiye göre; bütün malını, Bursa'da yaptırdığı bu mescide vakfetmişti.
Selçuk Hatun; sadece mescidle yetinmemiş; avlunun dışına, köşeye, yan yana büyük kemerli iki zarif çeşme de yaptırmıştı.
***
Osmanlı Devleti'ne uzunca bir müddet başkentlik etmiş olan Edirne'nin imarında bulunanlar arasında Selçuk Hatun'un da adı zikredilir;
bu hayırsever hanımın, Edirne mimarisine büyük katkıları olmuştur.
Kesin olmamakla birlikte; Selçuk Sultan Mescidi, 1451'de inşa edilmiştir.
Bu mescid; halkı müslüman olan Yeni Tophane semtindeydi.
1920'lere kadar; ''Selçuk Sultan'' adını taşıyordu. Sonraki dönemlerde İbrahim Halife tarafından camiye çevrilen bu zarif mescid, 1877 Osmanlı-Rus Savaşı 93 harbi sırasında ise, yıkılarak ortadan kalkmıştı. Fakat yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğünün üstün gayretleriyle onarılıp yeniden ibadete açıldı.
Sultan Murad'ın 3 Şubat 1451'de aniden vefatı üzerine Edirne'de tahta çıkan Sultan Mehmed'in ilk işi;
Türklerin ve müslümanların gözbebeği, İstanbul şehrinin fethine teşebbüs etmesiydi.
Aldığı bu kararla, Peygamberimiz'in müjdesine mazhar olmak isteyen büyük sultan 58 günlük bir kuşatmanın sonunda 29 Mayıs 1453, bu şehri İslam alemine kazandırdı.
İstanbul'un ilk büyük camisi Sultan II.Mehmed'in imzasını taşır.
Ağabeyi Sultan II.Murad döneminde Bursa'da mescid, köprü, imaret ve mektep;
Edirne'de mescid yaptıran Selçuk Hatun;
yeğeni Fatih dönemini de değerlendirmiş,
İstanbul mimarisinin gelişmesine Aksaray Taşkasap'ta yaptırdığı kagir duvarlı ve ahşap çatılı bir cami ile iştirak etmişti.
Minaresi kalın gövdeli ve taştan olan bu mescid;
17. asırda çıkan bir yangında tamamen yandığı ve Kızlarağası Abbas Ağa tarafından yeniden bina edildiğinden, bu tarihten itibaren;
''Abbas Ağa Camii'' olarak da anılmaya başlamıştı.
İstanbul Fatihi kudretli sultanın 3 Mayıs 1481 günü vefatı üzerine, Amasya'da bulunan büyük Şehzade Bayezid'le Konya'da bulunan küçük Şehzade Cem'e haber salındı.
Pederinin vefatını Konya'da haber alan Şehzade Cem'in; hemen Bursa üzerine yürümesi,
Bursa'yı ele geçirip Anadolu padişahlığını ilan etmesiyle ortaya iki başkent ve iki padişah çıkmıştı.
''18 gün kadar Bursa'da hükümdarlık eden Şehzade Cem; ağabeyi Bayezid'in, üzerine yürüdüğünü haber alınca, ona karşı duramayacağını anlamıştı.
Bunun üzerine büyük halası olan 74 yaşındaki Selçuk Hatun'u;
meseleyi sulh yoluyla çözümlemek amacıyla İstanbul'a, kardeşi Sultan II.Bayezid'e elçi olarak göndermeye karar verdi.
Sultan Cem'i seven ve bütün hareketleriyle kendisine taraftarlığını ispat etmiş olan Selçuk Hatun, kıymetli yeğeninin bu ricasını can u gönülden kabul etti.''
Çelebi Sultan Mehmed'in kızı Selçuk Hatun,
Fatih Sultan Mehmed'in şehzadeliğinde hocası, ulemanın muteberi olan Mevlana Ayas ve müverrih Şükrullah oğlu Ahmed Çelebi ile beraber İstanbul'a, Sultan Bayezid'e gittiler.
Selçuk Hatun, padişahın elini öptükten sonra;
''Padişahım, kardeş kanı dökmeyesiniz! Müslümanlar arasında savaş çıkarmayasınız! Rumeli ile yetinip Anadolu topraklarını Cem'e bırakınız...'' dedi.
Sultan Bayezid; büyük halasının bu sözlerine,
şu tarihi sözle cevap verdi;
''LA RAHİME BEYNE'L-MÜLUK!''
Sultan bu cevabıyla;
büyük halasının tekliflerini açıkça reddediyor, saltanatın taksim kabul etmeyeceğini söylüyordu.
Fakat gerek büyük halasına, gerek diğer elçilere gayet iyi muamele etmekten de geri durmadı.
26 Ekim 1495'de 78 yaşında iken Bursa'da vefat etti ve Yeşil Türbe'ye defnedildi.
