05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Zulüm İmparatorluğunun Sonu mu?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

ABD... Bu üç harf söylendiğinde akla hemen işgaller, katliamlar, kan ve gözyaşı geliyor...

ABD demek çocukların açlıktan, hastalıktan, tonlarca bombanın altında can vermesi demek. Uyuşturucunun, fuhuşun, bunalımların, emperyalist yoz kültürün halkın bünyesini sararak, onu her türlü değerden uzaklaştırarak bir bataklığın içinde çürütüp yok etmesi demek. ABD, kurulduğundan beri de dünyanının baş düşmanı ve sömürürün ana yurdu oldu.

KIZILDERİLİLERLE BAŞLAYAN KATLİAM

ABD'nin işgalciliği ve talancılığının başlangıcı, 1800'lü yılların sonuna kadar uzanır. Bu yıllarda sistematik olarak Kızılderili soykırımını başlatır. 1898'de Meksika'yı işgal eder, aynı yıl Küba'ya girer, 1921'de Nikaragua'yı işgal eder. 40 yıl boyunca terör havası estirtir. 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atar ve 250 bin kişiyi vahşice katleder.

1950-1953 yılları arasında yüzbinlerce Koreliyi, 1954'te binlerce Guatemalalı'yı;1950-59 yılları arasında ise Küba'da 60 bin kişi ABD desteğinde öldürülür. 1965'te Endonezya'da bir milyon kişinin ölümüne sebep olur. Anı yıl 10 bin kişi Dominik'te ABD paraşütçülerince, 1975'te Vietnam'dan kovulduğunda ise ardında milyonlarca ölü ve yaralı, yüzbinlerce sakat, onbinlerce tecavüz olayı bırakır.1970-1975'te Kamboçya ve Laos'ta bir milyon kişiyi katleder... 1973'te Şili'de CIA darbesi ile 30 bin kişi, Arjantin'de 6 bin kişi öldürülür.

1983'te Lübnan'ın ardından Grenada'yı işgal eder ve yüzlerce kişi boğazlanır.

1986'da Libya'yı bombalar ve bine yakın sivili katleder, ülkeye ambargo uygular...

1989'da Panama'ya asker çıkartır ve 5 bin Panamalı'nın ölümüne sebep olur. 1991 yılında Irak'a saldırır ve 100 bin üzerinde Iraklı'nın ölmesine sebep olur. Son olarak ''demokrasi' vaadiyle Irak'ı bir kez daha işgal eder. Kaç kişinin kurşuna dizildiği, kaç kişinin katledildiği ve tecavüze uğradığı ise bellli değil. İşte bu zulüm imparatorluğu şimdi çatırdıyor...

İKİ OLAY İKİ YIKILIŞ

BERLİN Duvarı'nın çöküşü Sovyetler Birliği'nin sonu oldu. Kapitalizmin simgesi İkiz Kuleler'in 11 Eylül'de yıkılmasıyla da ABD kapitalizmi kalbinden vuruldu ve yeni bir dönemece girdi.

Dünyaya para verip her şeyi yaptırabileceğini, silahlarıyla dünyaya diz çöktürmeyi yıllardır ana politikası yapan ABD'de şimdi ekonomi yönünden de can çekişiyor.

Dünyanın ekonomik, siyasi ve askeri anlamdaki süper gücü Amerika'nın tahtı hiç bu kadar kuvvetli sallanmamıştı. Batan bankalar, işsiz kalan binlerce kişi ve Bush yönetiminin ekonomiyi yeniden rayına oturtmak için eşi görülmemiş 700 milyar dolarlık kurtarma paketini onaylatma girişimleri; kapitalist ekonominin babası Adam Smith'in 1776'da Wealth Of Nations ile başlattığı "Kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisi en mükemmel sistemdir" ekolünün gözden geçirilmesi gerekliliğini doğurdu.

Washington'un, Irak'ta geçen beş yıl boyunca 700 milyar dolardan fazla yatırım yapmasına ve 4 binden fazla askerini kaybetmesine rağmen, hatırı sayılır stratejik veya maddi bir kazanç elde ettiği söylenemez.

ABD, ne Irak'ta güvenlik ve istikrar sağladı, ne de vaat ettiği gibi demokrasinin yayılmasında başarılı oldu. Daha da önemlisi terörle savaştan yedi yıl sonra, El Kaide daha güçlü ve tehlikeli hale geldi.

EŞKIYA DÜNYAYA HÜKÜMDAR OLMAZ...

KOMÜNİST sistemin çöküşüyle, yirmi yıldır tek süper güç olarak dünyanın çatısına bağdaş kuran ABD, dünyayı idare edebilir, yeniden düzenleyebilir, bütün gerginlik kaynaklarını ortadan kaldırabilir, sorunları uluslararası hukuka göre ve dünyayı daha güvenli ve istikrarlı kılacak şekilde çözebilirdi. Fakat o; bunu yapmadı. Yasaları uygulayan polis gibi değil, çeteler gibi hareket etti. Tek kutupluluğunu ülkeleri bölmek için kullandı, savaşlara girdi, katliamlar işledi ve zayıflara karşı küstahlaştı.

ABD halihazırdaki bütün savaşlarını kaybediyor ve gelecekte de hiçbir savaşı kazanamayacak. Çünkü Avrupa'daki en yakın müttefikleri de dahil dünyanın güvenini kaybetti.. Bu durum bizlere Sovyetler Birliği'nin güçlerini, Afganistan'dan yenilerek çekilmeden önceki halini hatırlatıyor. Bu yenilgi Sovyetler'in çöküşünü tarihe kaydetmişti.

Yoksa bir zulüm imparatorluğu daha tarihe mi karışıyor?

Ne demişler eşkıya dünyaya hükümdar olmaz...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *