26 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Osmanlı Padişahları ve Surre Alayı...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Osmanlı padişahlarının her yıl hac mevsiminde Haremeyn-i şerifeyn ahalisine, bu mukaddes yerlerde geçici olarak bulunan zahid müslümanlara mücavirlere, mukaddes yerlerin ve hac yollarının emniyetini sağlayan Mekke şeriflerine ve Hicaz bölgesinde yaşayan bütün şeyhlere gönderdikleri para ve değerli eşyalara surre; 

bunları götüren topluluğa da surre alayı denirdi.

Osmanlı Devleti'nde ilk defa surre gönderen padişah; ''Çelebi Sultan Mehmed Han'dır.'' 

Ondan sonra gelen padişahlar da seferde bulunmadıkları zamanlarda surre gönderdiler. 

Her sene muntazaman gönderme adeti ise,  

Hadim-ül-Haremeyn-iş-şerifeyn lakabını alan 

Yavuz Sultan Selim Han zamanında başladı.

Surre-i hümayun, Haremeyn evkafı nazırı olan darüsseade ağalarının sorumluluğu altında hazırlanıp merasimle gönderilirdi. 

Merasim sırasında bulunması gereken kimseler bir gün önceden, darüs-seade ağası ve sadaret kethüdası tarafından yazılı olarak davet edilir,  

ayrıca surrenin Üsküdar'a geçirilmesi için,  

Kireçkapı iskelesinde bir çektiri hazırlanması lazım olduğundan, bunun te'mini de kaptan paşaya yazılırdı.

Darüs-seade ağasıyla kethüda beyin tezkireleri üzerine gelen davetliler, sarayda, darüs-seade ağasının makamında toplanırlardı. 

Ağa gelince, Mekke şerifine gönderilmesi adet olup daha evvel sadrazamın huzurunda mühürlenmiş olan name-i hümayunu reisülküttab efendiden alır ve surre alayında görev alanlara hil'atfer giydirirdi. 

Bu sırada hazırlanan surre-i hümayun defterlerini gönderilecek para ve eşyaların listesi, darüs-seade ağasının yazıcısı ve haremeyn müfettişi mühürlerdi. Daha sonra defterdar tarafından imzalanan defterlere nişancı tuğra çekerdi. 

Bu muamelelerden sonra davetlilere ziyafet verilir ve yemekten sonra padişahın gelmesi beklenirdi. Padişah, yanında vazifeli asker ve maiyyetiyle geldikten sonra, gönderilecek para, eşyalar ve bunların kayıtlı olduğu defterler ile Mekke emirine hitaben yazılan name-i hümayun kızlarağası tarafından surre eminine teslim edilirdi. 

Bu esnada Kur'an-ı kerim ve na'tlar okunur,  

kurbanlar kesilir, buhurdanlar yakılır, tekbir getirilir, dualar edilirdi.

Hediyelerin yükleneceği surre develeri son derece süslenmiş, donatılmış bir vaziyette ahır kethüdası tarafından, yedek deve de sekban başı tarafından padişahın oturduğu kubbe-i hümayun önünden geçirilirdi. 

Bundan sonra develer sıra ile Bab-ı hümayundan çıkarılıp Alay köşkü altından Hocapaşa'ya, oradan Bahçekapısı yoluyla Kireç iskelesine götürülürdü. 

Bu iskelede tekrar dua yapılır, hazırlanan çektiriyle Receb ayının on ikisinde Üsküdar'a geçirilirken 

41 pare top atılarak uğurlanırdı. 

Üsküdar'da da devlet erkanının merasimle karşıladığı alay, halkın coşku dolu gösterileri arasında Hicaz'a doğru yoluna devam ederdi. 

Yol üzerinde bulunan beylerbeyiler, surrenin emniyetini te'min etmekle mükelleftiler.

Surre-i hümayunla gönderilen paralar, Haremeyn'in idaresinde sarf edilirdi. 

Mekke emiri bu paradan aşiret şeyhlerine de hediye ederdi. 

Aşiretler, Osmanlı Devleti'nin bu yardımından memnun ve minnetdar kalırlardı.

Surre-i Hümayunda paralar dışında gönderilen ve nadir bulunan kıymetli halılar, seccadeler, murassa avizeler, şamdanlar, baha biçilmez mushaf-ı şerifler, levhalar, puşideler ''örtüler'', gümüş perde halkaları, okkalarla buhurlar, elbiseler, Mekke emirine mahsus sırmalı ve işlemeli kaftan, mücevherli kılıç, inciden tesbih ve daha pek çok kıymetli hediyeler ise,  

Mekke ve Medine'deki mübarek makamlara, seyyidlere, şeriflere, fakirlere, zahidlere hediye edilirdi. 

Bu arada padişahın ve saray erkanının dışında, mübarek makamlara ve orada bulunan müslümanlara hediyeler göndermek isteyenler, armağanını surreye teslim ederdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *