22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İsmail Maşuki...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İsmail Maşuki,  

Türk Tasavvuf tarihinde "Oğlan Şeyh" diye de bilinen, Bayrami-Melami tarikatından sufi büyüğü.

Hicri 914 tarihinde, Aksaray sancağında doğmuştur. 

Babası Pir Ali Sultan'ın vefatından sonra tarikatın başına kendisi geçmiştir. 

İstanbul ve Edirne'de kendisine pek çok mürid kazanmıştır.

Gölpınarlı'nın aktardığı bir rivayete göre Maşuki, müritlerine bazen "Allah, Allah" zikri yerine; 

"Allahım, Allahım" dedirtirmiş.

Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle oniki öğrencisiyle birlikte padişahın yanına gelen İsmail Maşuki, padişahın önündeki sorgulamasında Vahdet-i vücud'a dair görüşünde ısrar etmiş ve Şeyhülislam İbn. Kemal'in fetvasıyla öğrencileriyle birlikte Sultanahmetteki At Meydanında idam edilmiştir.

Müritlerinden Irakizade Hasan Efendi idam edildiği yere bir mescit, Oğlan Şeyhin idam edildiği yere de şehitlik ''meşhet'' yaptırılmış ve parmaklıkla çevirmiş, daha sonra da aynı yere sembolik olarak bir kabir yaptırılmıştir. 

Ancak mescit daha sonra yanmıştır.

 

Şiirlerinden:

Kalbin Allah olduğu içün suretin Rahmandır;

Kim Mükevvin ''yaratan'' ismin ey meh ''ay'',  

haliki ''fani'' ekvan ''alem'dır.''

Surete nispet mugayir ''aykırı' görünür eşya kamu bütün'',

Lakin ol ma'ni yüzünden cümlesi bir candır.

Ayni Hak oldu vücudum, kaçma ey Hak sureti;

Hak ile Hak olagör, gel vehmi ''küçk fikir-boş kaygı'' ko, Şeytandır...

Nuş ''tatlı içecek'' kıldı çünki ruhum şol şarabı aşkını

Mest olup yitürdü kendin, baki ol sultandır.

Kim ki aşk ile vücudun bildi vü buldu bu gün

Kendü kendiözün yitürmedi; 

ulu sultandır.

***

Pir Ali Aksarayi:

Anadolu'da yetişen meşhur velilerden. 

Tasavvufta Melamiyye yolundan yetişmiş olup,  

Seyyid Ömer Sekini'nin halîfesidir. 

On altıncı asırda yaşamıştır. 

İnsanlara Allah'ü Te'ala'nın emirlerini ve yasaklarını anlatıp, pekçok insanı irşâd etmiş,  

saadete kavuşturmuştur. 

Şöyle buyurmuştur:

"Eğer İbrahim Edhem bu fakirin zamanında olsaydı, ona saltanatı terk etmesi için izin vermezdim. 

Onu kemale erdirince hem dünya hem de ahiret sultanı olurdu." ve; "Sadık müridin dünya saltanatını terk etmesi lazım değildir, " buyurmuştur.

Sultan Süleyman Han İran'a sefer yaptığı sırada Pir Ali hazretlerine bazı hasetçiler iftira atıp; 

"Aksaray'da bir kimse Mehdilik davasında bulunuyor." demişlerdir. 

Bunun üzerine Padişah araştırılmasını, durumun öğrenilmesini emretti. 

Bazı kimseler aleyhinde idiler. 

Durumu soruşturmak üzere kurulan mecliste,  

Pir Ali hazretleri, aleyhinde bulunanlara bakıp celalli bir şekilde; "Bizim aleyhimizde bulunan siz misiniz?" diye işaret etti. 

Aleyhinde bulunanlardan biri orada düşüp öldü. Diğeri de istifra etmeye başladı. 

Ağzından pislik geldi. Mecliste bulunanlar onun heybetinden korkup, bu hususta soruşturmadan vaz geçtiler.

Padişah, Aksaray'a uğradığında ziyaret edip; 

"Sizi bize yanlış anlatmışlar. 

Hamdolsun sohbetinizle şereflendik, " dedi. Padişah onun büyük bir veli olduğunu görüp,  

hürmet etti ve duasını aldı. 

Acem seferinden sonra dönüşte yine ziyaretine geldi.

Bu ziyareti sırasında Sultana şöyle nasihat etmiştir: "Allah'ü Te'ala senden adaletle iş yapıp yapmadığını soracak. 

Bu bakımdan adaletle iş gör. 

Bundan başka yol yoktur. 

Eğer adil olursan, bu dünya da senindir, ahiret de. Adaletle hareket edersen sultanlık tahtı daima senin olur. 

Boşuna ömür geçirme, kendine kötülük etme. 

Zulme uğrayanların hakkını zalimlerden al. 

Böyle yapmazsan perişan olursun. 

Peygamberleri düşün, dini gözünün önüne getir! 

Fena bir yol tutarsan, Allah'ü Te'ala seni başaşağı eder de, şaşırıp kalırsın. 

Nasıl oldu nereden geldi der düşünürsün.

Sen Peygamber aleyhisselamın yolunu tut. 

O zaman gecen de gün gibi aydınlık olur. 

Git adalet tohumu ek de, her iki alemde mahcub olma. 

Mazlumların nefesi kılıç gibidir. 

Mülkünü viran ederler. 

Buna sebeb olma. 

Allah'ü Te'ala'ya karşı isyan edenleri Cehennem ateşine atarlar.

Bak düşün bir kere binlerce hükümdar toprak altında yatıyor. 

Git din erbabına yardımcı ol. 

Çünkü bu dünya fanidir. 

Bu nasihatlarımı bir inci gibi kulağına küpe yap."

Bu nasihatları dinleyen Padişa, h çok ağladı. 

Pir Ali Sultan'a, pekçok mülk ve tarla bağışlamak teklifinde bulundu. 

Fakat o kabul etmedi. 

Bunun üzerine oğlunu İstanbul'a yanına göndermesini istedi. 

Sultanın bu arzusunu kabul edip; 

"Şevketli Padişahım! Oğlum İsmail Hak yoluna kurban olmaktan dönmez. 

Onu size göndereyim." dedi.

Padişah İstanbul'a döndükten sonra Pir Ali hazretleri oğlu İsmail'i ve birkaç müridini İstanbul'a gönderdi. Altı ay sonra da Pir Ali hazretleri vefat etti. 

Yerine irşad vazifesini yürütmek üzere Çelebi Şeyh geçti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *