Aşık ile Maşuk...
Bir aşık vardır. Sevdiğiyle her gece buluşur, sohbet eder, hasret giderir.
Bir gece, yorgunluğu galip gelip, uyuya kalırsın. Gözünü açtığında baktın ki çoktan sabah olmuş. Büyük bir üzüntü ile sevdiğine;
''Üzülme sevdiceğim, ben de Rabbime karşı hep bu durumdayım.''
O beni her gece bekler; lakin ben, günün yorgunluğu ile buluşma zamanımı kaçırırım.
Bu, sevgimin azlığından değil, zayıflığımdan olur.
Neyse ki o rahmet sahibi Yar, hergün defalarca fırsat verir.
Birinde olmasa, diğerinde gelebilmem için, kapısını açık tutar.
O kadar ki, hiçbir buluşmaya gidemeyecek kadar fersiz düşsem bile, son nefese kadar hep, beklemeye devam eder.
''Aşıksan edep o ki, maşuku bekletmeyesin.
Maşuksan edep o ki, beklemeyi de sevesin''
***
Aşk, sarp kayaların dehlizinde saklı, tılsımlı define gibidir.
Ele geçirilmesi bir hayli zordur.
Sabır ve meşakkat ister.
Ele geçen definenin muhafazası ise, o defineyi bulmaktan daha zordur.
...Sadakat ve istikamet ister.
Maşuk, kaf dağının ardındaki zümrüd-ü anka kuşu gibidir; pek nazlıdır.
Hiç ihmale gelmez. Teslimiyet ve muhabbet ister.
Aşık, aşığın durumu ise, çok farklıdır.
Ne cehennem ister ne Cennet.
Ne saltanat ister ne servet.
Sevildiğini bilmek yeter ona.
Buna da diyet ister.
En mühimi de koca bir yürek ister.
***
Aşık, AŞKA aşıktır;
Yaratıcının en mükemmel tasarımıyım ben.
İnsanım ! Ve en mükemmel şekilde tasarlandım.
"Ben gizli bir hazineydim, istedim ki bilineyim" diyerek, yarattığı alemlerin en sevgilisi Hz. Muhammed'in nuru aşk-ı ile yaratılan kainatın malıyım.
Yani büyük bir aşkın ürünüyüm.
Aşk çocuğuyum ben..
Aşık olmak ve kainata sevgimi sunmak üzere programlandım Yaratıcım tarafından.
Aşk ne zaman, ne de mekân arar.
İlle de mekan derseniz kalbim derim.
Zaman ise; geldiği andır...
O gelmeden hissettirir kendini, olaylarla belli eder geleceğini.
Sanki geleceğini bilir gibi beklerim onu.
Bir hassasiyet bir durgunluk başlar yüreğimde,
Fırtına öncesindeki sessizlik gibi bir sükut kaplar etrafımı.
Sanki bir şeyleri hisseder ama ne olduğunu kestiremem bir türlü.
İşte o an aşk kapımdadır, içeri girmek için davet bekler benden.
Ben aşkı bilsem de O'nun kadar aşkı hiç kimse bilemez.
O, sevenlerin en sevenidir, çünkü aşkı yaratan O dur.
O aşkın ta kendisidir.
Sevmeseydi zaten yaratmazdı beni.
O, istenmeyi istemeseydi, istemeyi içime vermezdi.
O sevilmeyi ister, O istenmeyi bekler.
Ve yine insanla ayna tutar insana..
Aslında aynada O'dur, Sevgide O'dur, Aşk da O'dur.
O benim kapıma gelen deli sevdamdır..
"İnsan benim sırrımdır, Ben insanın sırrıyım " der.
Sır nedir:
Aslında kainattaki en büyük sır "AŞK" tır.
Sev der, çok sev ama en çok beni sev..
Sevdirir birleştirmez, Gösterir yaklaştırmaz,
Özletir hasret bırakır, Aşık eder kavuşturmaz.
Zaten kavuşsa adı AŞK olmaz.
Yan der, çıra gibi yan ama tutuşma der.
Tutuşacaksan sadece benim için tutuş.
Bir baş eğmezliktir insanın hayata karşı hırçınlığı.
Ve kendini bildiği andan itibaren aşkı arar.
Kainattaki her şey O'nu arayıştır aslında..
O'nu keşfetmek üzere programlanmıştır hayat.
Her şeye rağmen AŞK tektir.
Vesile-i AŞK'tır insan, Gaye-i AŞK'tır ALLAH
Ve perde-i AŞK tır insanı sevmek.
İnsanla perdeler kendini hasret bırakır özletir göstermez.
AŞK-ı dünyevidir insan ve AŞK-ı uhrevidir,
ALLAH...
O, kulunun kalbine nazar etmeye görsün,
Kıvılcımı yaktı mı artık hiç kurtuluşunuz yoktur.
O yarattığı kulunu sevdirerek yaklaştırır kendine.
Sevgilinin zatında aslında kendi nurudur görünen.
Seven O'nu sever, Arayan O'nu arar,
İsteyen O'nu ister, Özleyen O'nu özler.
Peşinden koştuğumuz da O, Kavuşmak istediğimizde O,
Sarılmak istediğimizde O dur.
AŞK; tekdir..
"Her göz etmez fark, İşitmez her kulak,
Saklı olmaz birbirinden CAN ve TEN
Canı görmek için izin yok ki bil ki sen
Bir ateştir, yel değildir ney sesi;
Kim ki ateşsizdir; Yok olsun böylesi " der Mevlana..
Aslında Mecnun'a Leyla'dan tecelli eden de onun aşkının nurudur.
Ama o kalbe kendi sevgisinden daha şiddetli bir sevginin girmesine müsaade eder mi hiç?
Kulunu kullanır, önce kulunda hissettirir zatını,
Gönlüne lezzet tat verir.
Güllerin kokusunu gül kokusuyla duyurur,
Bülbüllerin sesini dinletir,
Şakayıkların renklerini gösterir,
Fark ettirir hayatı,
Aldığı soluğu hissettirir.
Sonsuz sevgi pınarından su içirir.
Sevmeyi böyle öğretir kuluna.
Leylalar Mecnunlar, Yusuflar Züleyha'lar, Ferhatlar Şirirnler ve daha nice efsaneler bu aşkla ona erdiler.
