İlk Türk Hava Şehidi, İmam Cevheri...
Gazneliler Devleti'nin sınırları içinde Maveraünnehir denilen Türk ülkesinin Farab ''Otrar'' şehrinde doğan Türk asıllı büyük bilim adamı.
Cevheri'nin babası Hamid oğlu İsmail'dir.
Cevheri gençliğinden itibaren seyahati seven bir bilgin olarak tanınır.
Arapça üzerine bilgisini artırmak için Irak ve Hicaza gitmiş ve eski ve saf arapça konuşan kabileler arasında yaşamıştır.
Arap kültürü ve dili üzerine yaptığı geniş araştırmalardan sonra en büyük arapça sözlüklerden birini Cevheri yazacaktır.
(Kitabu's-Sıhah)
Yine o zamanın büyük bilim merkezlerini,
Iranı ve Şamı ziyaret etti, oradaki bilginlerle ilişkiler kurdu.
Diğer bilim dallarında çalışırken de bir yandan zamanın hattatlarının en ünlüleriyle kıyaslanacak kadar bu sanata da hakim oldu.
İlahiyat ve edebiyat konularının yanıda,
fizik, tabii bilimler ve riyaziyeye de merak sardı. Nihayet Horasan'da Nişabur şehrine yerleşerek
Büyük Cami'de halka ve öğrencilere bilgilerini öğretmeye başladı.
Müderrislik yaparken, Büyük Cami'nin de imamlık görevini yapıyordu.
Dilbilgisi ve sözlük kitaplarını bu devrede yazdı.
Güzel el yazısı ile yazdığı Kur'anları ve diğer eserlerini satarak hayatını kazanıyordu.
Sıhah isimli once Piri Mehmed, sonraları Vankulu tarafından Türkçeye çevrilen ve İbrahim Müteferrika matbaasının ilk kitabı olarak basılan kıymetli sözlüğü en tanınmış eseridir.
Fenle uğraştığı zamanlarda büyük kuşların kanat çırpmadan yükseklerden süzülerek uçuşlarınıda dikkatle izliyor ve bugün maalesef elde olmayan hesaplar yapıyordu.
Bir gün ''M.S. 1002 yıllarında'' Nişabur'daki caminin damına çıkarak, halka şu hitapta bulundu:
"Ey ahali bu dünyada emsali bulunmayan bir eser keşfettim, gelecek insanlar için bir ilmi tasavvuru nasib olmadı".
Toplanan halk hayretle imamı ve müderrislerini dinlediler, bazıları aklını kaybettiğini zannettiler.
Vücudunu iplerle iki büyük satıh bağladı ve uçacağını ilan etti ve kendisini boşluğa bıraktı.
Kanatsatıhları maalesef Cevheri'yi taşımadılar, şiddetle yere çarparak vefat etti.
Cevheri'nin bu haraketi, zamanında çok garip karşılanmıştır.
Cevheri, bilinen ilk Türk Hava şehididir.
(Havacılık Tarihinde Türkler kitabından...)
***
HEZARFEN AHMET ÇELEBİ:
XVII. yüzyılda yaşamış, 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Murat IV. zamanında uçma tasarısını gerçekleştirmiş ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında ''binfenli'' anlamına gelan ''Hezarfen'' lakabıyla anılmıştır.
Evinde deneylerle uğraşıp, çeşitli konularda araştırmalar yapmaktan usanmayan yiğit, akıllı,
yürekli bir kişi olduğu, kendisiyle ilgili gerçekler arasındadır.
''İlk uçan adam'' Hezarfen Ahmet Çelebi, çağından yüzyıllarca önce aynı düşünceyi gerçekleştirmeye çalışmış İmam Cevheri adlı bir başka Türk bilginini örnek alarak, bugünkü hava taşıtlarının ilkel şeklini gerçekleştirmiştir.
Hezarfen Ahmet Çelebi, Cevheri'nin başarısızlıkla sonuçlanan deneyi üzerinde uzun süre düşünmüş, özellikle hava akımları ve kuşların uçuşunu inceleyerek kendi çalışmalarını onun bıraktığı yerden alıp geliştirmiştir.
Tarihi uçuştan önce kanatlarının dayanıklılık derecesini saptamak üzere Okmeydanı'da deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde, Galata kulesinden kendisini boşluğa bırakmış, rüzgardan faydalanarak yani uçarak Boğazı aşmış ve Üsküdar semtinde Doğancılar meydanı'na inmiştir.
Sarayburnu'nda Sinanpaşa köşkünde bu durumu seyreden ve deneyin başarıyle sonuçlandığını gören Murat IV., Ahmet Çelebi'yle önce yakından ilgilenip hatta Evliya Çelebi'ye göre ''bir kese de altınla'' sevindirdikten sonra, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek, bu derece bilgili ve becerikli bir adamı Cezayir'e sürgün etmiştir.
Hezarfen Ahmet Çelebi Cezayir'de ölmüştür..
