26 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Kufe Kadısı Ebu Bürde...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ebu Bürde hazretleri, Tabiinden meşhur hadis ve fıkıh alimidir. 

Babası Ashab-ı kiramdan Ebi Musa el-Eş'ari'dir. Gençliği sırasında kendisine Ebu Şeyh İbn-ül-Gark tarafından iki hırka giydirilmesi sebebiyle künyesine ''Ebu Bürde'' denildi ve böylece meşhur oldu. 

Doğum tarihi bilinmemektedir.

721 senesinde vefat etti... 

Ebu Bürde Kufe'de kadılık yapmıştır. 

İlmi faaliyeti ve kadılığı sırasında üstün meziyetleriyle ve hizmetleriyle tanınmıştır. 

O'nun rivayet ettiği hadis-i şerifler Kütüb-i sitte denilen meşhur altı hadis kitabında yer almıştır.

Ebu Bürde hazretlerinin hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki;

''Şeytan, insanların kalbine düğümler atar. Birbirlerine selam verirlerse, bu düğüm çözülür, yok olup, gider. 

Selam vermezlerse, o düğüm olduğu gibi kalır.''

''Ahiretle ilgili amel, insanın gönlüne rahatlık ve huzur verir. 

Allah için olmayıp, ahirette faide temin etmeyen dünya işi ise, insana gam ve keder verir, huzursuz eder.''

''Hastanın sahibi, hastasını o halde görmeyi istemediği gibi, Allah'ü Te'ala da kulunu günah üzere görmekten hoşnud olmaz.''

''Birisi, salih kimselerle oturup kalkar, onlarla beraber olurdu. 

Daha sonra onlarla oturup kalkmayı terk edip, onlardan ayrıldı. 

Gece rüyasında ona; Bak! Sen onları terk ettin. 

Fakat senden sonra onlar yetmiş defa mağfiret olundu bağışlandı dendi.''

''Babanın hayatta iken görüştüğü kimse ile görüş ve ziyaretine git. 

Çünkü, babanın dostunu ziyaret etmen, babanı kabrinde ziyaret yapman gibidir.''

''Din kardeşlerinden bir cefa görürsen, bil ki bu, yaptığın bir hatadan dolayıdır. 

Derhal Allahü teâlâya dön ve tövbe et. Ayrıca, bir sevgi görecek olursan, Allahü teâlâya olan tâatından Allah'ü Te'ala'nın beğendiği işleri yapmaktan hasıl olduğunu bil ve şükr et.''

''Bir kimsenin, sanki o işe memurmuş gibi, durmadan halkın ayıbını sağa sola aktardığını görürseniz, bu haliyle azap tuzağına tutulduğunu biliniz.''

''İsabet edip, doğru konuştuğunda sana bir ecir ve sevab getirmeyen, hata ettiğinde de seni günaha götüren bir sözü söylemekten sakın. 

Bu söz, Müslüman kardeşine kötü zanda bulunmandır.''

Ebu Bürde hazretleri, vefat etmesine yakın günlerde buyurdu ki;

''İyi amellerim arasında en değerlisini, salih bir zata olan sevgimi buluyorum.''

***

Azabımdan bana sığınıyor:

Ensardan Sa'lebe bin Abdurrahman adlı bir genç vardı. 

Bu genç, sevgisinden dolayı Resulullah efendimizin yanından bir an bile ayrılmaz ve O'na daima hizmet ederdi. 

Bir gün Ensardan birisinin kapısının önüne geldi, içeriye baktı. 

Bu sırada içeride bir hanım yıkanıyordu. 

Sa'lebe birkaç defa içeriye baktı. 

Sonra bu hareketine pişman oldu... 

Utancından dağa kaçtı.

Sa'lebe, yaptığı bu kötü hareketten dolayı, Resulullaha vahiy gelmesinden korktu! Peygamberimiz'e karşı utancından Medine'den kaçtı. Mekke ile Medine arasında bir dağa gitti ve orada yaşamaya başladı... 

Resulullah efendimiz kırk gün Sa'lebe'yi sordu. Nihayet Cebrail (aleyhisselam) gelerek,  

Peygamber efendimize dedi ki; 

''Rabbin sana selam ediyor ve sana haber veriyor ki; ümmetinden firar eden Sa'lebe dağlardadır. 

O kaçan kişi, azabımdan bana ''Allah'a'' sığınıyor.

Peygamber efendimiz bunun üzerine, Hazreti Ömer ve Selman-ı Farisi'ye, ''Gidin Sa'lebe bin Abdurrahman'ı getirin'' buyurdu. 

Hazreti Ömer ve Selman, Medine'nin kenar evlerinin sonunda, koyun çobanlığı yapan Züfafe ile karşılaştılar. 

Hazreti Ömer, Züfafe'ye, ''Buralarda dağda yaşayan bir genç biliyor musun?'' diye sordu. 

Züfafe, ''Herhalde sen Cehennemden kaçanı soruyorsun'' dedi. 

Hazreti Ömer, ''Cehennemden kaçtığını nereden biliyorsun?'' deyince Züfafe; 

''Gece yarısı olunca, şu taraftan elini başına koyarak ve ağlayarak gelir ve şöyle söyler; 

''Keşke ruhum alem-i ervahta, cesedim alem-i ecsad'da kabz olsaydı ve ruhum bu iki alemden ayrılmasaydı.''

Züfafe onları dağa götürdü. 

Gece yarısına doğru, genç aynı şeyleri söyleyerek geldi. 

Hazreti Ömer, gence yaklaştı. 

Genç onu hissedince ''el-Eman, el-Eman, ateşten kurtuluş ne zaman'' dedi. 

Hazreti Ömer ona, ''Ben Hattab oğlu Ömer'im'' dedi. Sa'lebe bunun üzerine; 

''Resulullah efendimiz benim günahımı biliyor mu?'' diye sorduğunda Hazreti Ömer,  

''Bilmiyorum, ancak dün akşam seni bulmak üzere bizi gönderdi.'' 

Sa'lebe, ''Ya Ömer, beni Resulullah efendimizin huzuruna, o namaz kılarken veya Hazreti Bilal kamet getirdiği zaman götürün'' dedi. 

Hazreti Ömer, Sa'lebe'nin söylediklerini kabul ederek onu Medine'ye götürdü. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *