Selehaddini Eyyubinin askerlerine hitabı...
Kafir ve münafıklara karşı savaşan Selahaddin Eyyubi, savaşa girmeden askerlerine şöyle seslendi;
Askerlerim!..
''Bilin ki ölüm, Allah'ın huzuruna varmaktır.
Dinini ve imanını müdafaa yolunda şehadete erenlerin, doğrudan doğruya cennetlik olduğundan hepiniz haberdardır.
Şayet rahatımızı düşünüyorsak bize yakışan burada değil, karılarımızın ve çocuklarımızın yanında olmaktır!
Düşmanın az ya da çok olması bizi yolumuzdan asla alıkoyamaz!
Şimdi siz, kaçmak zilletine düçar olmayı mı, yoksa şehid olmayı mı arzu edersiniz?
Allah'ın yardımı şüphesiz ki bizimledir;
O dinine hizmet edene mutlaka zafer verir!..''
(el-Kamil fi't-Tarih)
O'nun dinini bırakıp küfre hizmet edenlerin ise, eninde sonunda belasını verir;
O'nun kudret pençesinden kurtulmaya asla imkan bulamazlar.
Selahaddîn Eyyubi Kudüs'te kurulan haçlı devleti ile defalarca savaşmıştı.
Bir gün hıristiyan kralının hasta olduğunu öğrendi.
Hemen en iyi hekimlerinden birisini elçilerle beraber krala gönderdi.
Bu büyük Sultan vefat ettiğinde, Başveziri Şam sokaklarında dellal gezdirerek şöyle bağırtmıştı:
''Ey ahali! Bilmiş olunuz ki, Mısır'ın, Sudan'ın, Libya'nın, Filistin'in, Şam'ın, Halep'in, Musul'un, Hicaz'ın ve daha nice ülkelerin hükümdarı olan Sultan Selahaddin Eyyubi Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Şahsi parası cenaze masraflarına yetişmediği için bunlar yakınları ve dostları tarafından karşılanmıştır.''
***
Abdülkerim Satuk Buğra Han:
İlk müslüman Türk hükümdarı olan ve müslüman olduktan sonra ''Abdülkerim'' adını alan Satuk Buğra Han, Kaşgar yakınlarında inşa edilen yeni bir kilisenin önünde beklerken, Nasr bin Ahmed ona kiliseyi göstererek; ''Burası şimdi puthane olarak yapılıyor amma, yakında sen onu mescide çevirirsin!'' demişti.
Nasr'ın bu sözünden çok etkilenen Satuk Buğra Han, bir müddet düşündükten sonra kiliseye doğru baktı ve Allah-u Te'ala'ya yönelerek, gönlünün derinliklerinden süzülüp gelen şu içli duayı yaptı:
Ey benim ulu Allah'ım!..
''Eğer sen bana kafirlere ve sana iman etmeyenlere karşı yardım eder de, beni din-i İslam'ın yayılmasına ve Senin İsm-i şerif'inin yücelmesine vesile kılarsan; şüphesiz ki ben bu puthaneyi mescid yapacağım! Orada ancak senin kulların, sana kulluk için toplanacaklar.
Sana ibadet edebilmek için orada bir mihrap, seni zikretmek için orada bir minber kuracağım;
sonra, sırf senin rızasını kazanmak için orada ezanı ben okuyacak, namazı da ben kıldıracağım!''
(Mülhakatü's-Surah)
Nitekim gerçekten de Allah-u Te'ala onun niyet-i ile yaptığı bu samimi duayı karşılıksız bırakmamış; kendisini o beldeyi küffarın elinden alıp İslam topraklarına katmaya, inşa edilen kiliseyi küffar tapınağı olmaktan çıkartıp, müslümanların mabedi yapmaya muvaffak kılmıştı.
***
Sultan Alparslan:
Selçuklu Sultanı Alparslan, Malazgirt Meydan Muharebesi öncesi Anadolu'yu İslam yurdu haline getirmek ve fethe hazırlamak gayesiyle hıristiyanların elinde bulunan Kars ve Ani kalelerini kuşatınca; savaştan önce askerlerinin karşısına çıkarak, onları İ'la-yı Kelimetullah'a ve Allah yolunda cihad etmeye çağırmıştı;
"Yiğitlerim!.. Bahadırlarım!..
Sizin gibi kahraman erlerin hükümdarı olduğum için övünç duyar ve Allah-u Te'ala'ya hamd ederim!
Tahta ilk çıktığımda, yurdun ufkunu saran ihtilal bulutlarını kılınçlarınızın parlak kıvılcımları ile def edib, vatanın bütünlüğünü sağlamış idiniz.
Bugün de alem-i İslam, karşımızdaki düşmana Allah-u Te'ala'nın dinini tebliğ etmemizi ve bu yolda, cihad-ı fi sebili'llah uğrunda çarpışmamızı bekliyor!
O halde hem bi-hakkın vatanı muhafaza ve hem de i'la-yı Kelimetullah gibi iki kudsi vazifeyi ifa etme şerefi şimdi bize düştü!..
Düşmanımız kalabalık, kal'aları muhkem ise de; onların, siz gibi gaza meydanlarında pişmiş,
şehid olma aşkı ile yanan mücahidlerin ilk hücumuna dahi dayanamayacağını bilirim.
Zira onlar vatanlarını değil, hayatlarını kurtarma derdinde olan birtakım korkaklardan başka bir şey değildirler!
Sizler ise, hayatın gelip geçen bir gölge olduğunu, asıl şerefin Allah yolunda cihad ederek can vermek olduğunu hakkıyla bilen yiğitlerisiniz!
İşte bu sultanınız, Allah-u Te'ala'nın şerefli ismiyle adımını gaza meydanına atıyor.
Ben şu kılıncı tutan elim takatten kesilinceye kadar çarpışacağım!
Dinini, vatanını, sultânını seven ardımca gelsin!.." (Kars Tarihi)
Kur'an-ı kerim'de:
Ey iman edenler!
Elem verici, can yakıcı bir azaptan koruyacak bir ticaret yolunu göstereyim mi size?
Allah'a ve Peygamber'ine iman edersiniz,
O'nun yolunda mallarınızla, canlarınızla cihad edersiniz! (Saff; 10-11)
