Hoca İshak Efendi...
Hoca İshak Efendi, Mühendishane-i Berr-i Hümayun'un başhocası,
Türkiye'de modern bilimin öncülerindendir.
Bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya'nın Arda kasabasında doğdu.
Babasının ölümünden sonra daha sonradan Rumeli Ordu'yı Hümayun defterdarı olacak olan kardeşi Esad Efendi ile birlikte İstanbul'a gitmiştir.
Mühendishane-i Berri-i Hümayun'un terfi listelerinden 1806-1815 yılları arasında bu okulda okuduğu anlaşılmaktadır.
Arapça ve Farsça'yı da bilmesi ve daha sonraları Mühendishane-i Berri-i Hümayun'da Esirüddin
el-Ebheri'nin İsagu-ci adlı kitabını okutması onun küçük yaşta medrese öğrenimi gördüğünün delili sayılabilir.
Türkçe, Arapça ve Farsça'nın yanısıra Fransızca, Latince, Yunanca ve İbranice öğrendi.
Öğrenciliği sırasında zekası, bilgisi ve çalışkanlığıyla Başhoca Hüseyin Rıfkı Tamani'nin dikkatini çeken İshak Efendi, onun yardımcılığına tayin edilerek 1816'da Medine'deki kutsal sayılan yerlerin tamir ve inşaat işleriyle görevlendirildi.
Ertesi yıl Hüseyin Rıfkı Tamani'nin Medine'de vefatı üzerine yetkililerce Babıali'ye onun yerine getirilmesi tavsiye edildiyse de İstanbul'dan başka bir mühendis gönderildi ve İshak Efendi onun yardımcılığına verildi. Medine'deki görevini tamamladıktan bir süre sonra tekrar Mühendishane-i Berri-i Hümayun'a dönen İshak Efendi,
1824 yılının Temmuz ayunda hocalardan Bulgarizade Yahya Naci Efendi'nin ölümünün ardından mühendishanedeki kariyerine de devam etmek kaydıyla onun yerine Divan-ı Hümayun tercümanlığına getirildi.
1829 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında Balkan sahillerindeki istihkamların kontrol ve tamiriyle görevlendirildi.
Bu görevlendirmenin asıl sebebi, şahsına karşı güven duyulmaması ve Divan-ı Hümayun tercümanlığından uzaklaştırılmak istenmesiydi.
Ancak çok geçmeden hakkında gösterilen tereddüt ve şüphelerin yersiz olduğu ve kendisinin Reisülküttab Pertev Paşa'nın bir tertibine maruz kaldığı anlaşılarak geri çağrıldı.
1830 yılının son ayında Mühendishane-i Berri-i Hümayun'un başhocalığına tayin edildi.
1830 yılında başhocalığa getirildikten sonra kendisine özel bir nişan takılmasını istemesi ve hatta madalyanın resmini bizzat hazırlamasının asıl sebebi, Divan-ı Hümayun tercümanlığından uzaklaştırılmak amacıyla Balkanlar'a gönderilmesinin, üzerine düşürdüğü gölgeyi kaldırmak ve bir anlamda şahsından özür diletmek olduğu şüphesizdir.
Bu durum onun güçlü kişiliğinin de bir ifadesidir. Padişah Sultan II. Mahmud isteğini kabul etmiş, fakat onun hazırladığından daha az gösterişli bir madalya ile gönlünü almıştır.
İshak Efendi'nin hizmetlerinin başında, daha önce öğrencilerinin yerde oturup dizleri üzerinde not tuttukları Mühendishane-i Berri-i Hümayun'u disiplin ve tedrisatıyla Batı'nın askeri okulları seviyesine çıkarmış olması gelir.
Başhocalığı sırasında eğitimlerini üstlendiği son sınıf öğrencilerine günde beş derslik bir program uyguladığı ve ilk derste Etienne Bezout'nun Fransızca matematik kitabından kısa bir metin tercümesi yaptırdıktan sonra kitabın hidrolik bahsini, ikinci derste kendi eseri Mecmua-i Ulum-i Riyaziyye'den mekanik bahsini, üçüncü derste mantığa dair İsag.u-ci'yi, dördüncü derste yine kendi eseri olan Usulü's-siyaga'yı okuttuğu ve beşinci derste tatbikat yaptırdığı bilinmekte.
Onun basılmış kitaplarının tamamı kendinden sonra da Mühendishane-i Berri-i Humayun'da ders kitabı olarak okutulmuştur.
Ölümü:
Hoca İshak Eefendi 1834'te yine kutsal binaların tamiri için Medine'ye gönderildi ve dönüş yolculuğu sırasında 8 Şubat 1836'da İskenderiye'de vefat etti. Öğrencileri hatırasına hürmeten Hasköy Mezarlığı'na, üzerinde;
''Divan-ı Hümayun sabık serhalifesi ve Mühendishane-i Berri-i Hümayun başhocası
el-Hac Hafız İshak Efendi ibaresi bulunan bir taş diktiler.''
Kaynak; Vikipedi.
