26 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Seni Kanuna Şikayet Ederiz..

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleyman,  

bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle; 

"Kanuni" lakabını almıştır. 

Budin Seferinden dönen ordu, yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. 

Bu sırada bir köylü, elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüş, köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti. 

Sultan Süleyman köylüye;

Derdin nedir de böyle yaptın? diye sorunca,  

köylü; 

Biz fakir köylüleriz. 

Askerlerinizden bazıları, bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. 

Ya bu zararı ödersiniz, ya da sizi şikayet ederim. demiş. 

Bunun üzerine Kanuni köylüye;

Peki bizi kime şikayet edeceksiniz? diye sormuş. Köylü; Siz Kanuni değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz, deyince Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş. 

***

BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK:

İstanbul'da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. 

Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. 

Yaşlı kadın; 

Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. 

Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni;

Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da evinin soyulduğunu duymadın? deyince,  

yaşlı kadın; 

Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk, der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak;

Haklısınız diyerek, kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder. 

***

SULTAN VAHÜDİDDİN'İN İTALYA KRALI'NA CEVABI: 

 Mekke'de bir süre kaldıktan sonra İtalya'nın San Remo şehrine giderek, vefatına kadar orada kaldı. Şehzadelik günlerinden tanıştığı devrin İtalya Kralı, Sultan Mehmed Vahidüddin'e istediği bir köşkte oturabileceğini bildirdi. 

Ancak aldığı cevap çok netti; 

"Haşmetlü Kral Hazretlerine şükranlarımızı arz ederiz. 

Gösterdikleri incelik ve civanmertliğe hayranım. Fakat taşıdığım ''Müslümanların Halifesi'' ünvanı böyle bir yardımı kabul etmeye engeldir." 

Oysa çok zor günler geçiriyor, bazı geceler aç bile kaldığı oluyordu. 

Ancak Sultan Mehmed Vahidüddin, bu durum da bile kendi durumunu düşünmüyor, ziyaretine gelen herkese Türkiye'de neler olup bittiğini soruyordu. Aldığı güzel haberlerden sonra verdiği cevap her zaman aynıydı; 

"Saray ve saltanat yıkılmış ne çıkar, vatan ve millet kurtuldu ya."

***

BRE DOĞAN: 

 Kosova Meydan Savaşı'nda büyük bir bozguna uğrayan Haçlı orduları Macar Kralı Sigismund'un lideliğinde büyük bir birlik oluşturdular. 

Bu birliğe Avrupa devletlerinin hemen hepsi katılmıştı. 130 bin kişilik bir ordu ile Bulgaristan'a girdiler ve Doğan Bey tarafından korunan Niğbolu Kalesi'ni kuşattılar. 

Durumu haber alan Yıldırım Bayezıd harekete geçerek yardıma koştu. 

Kalenin çevresi tamamen kuşatıldığı için herkes merak içindeydi. 

Her ne olursa içerden bir haber alınmalı ve ona göre hareket edilmeliydi. 

Bunun için kafa yoran Yıldırım Bayezıd, hiç kimseye haber vermeden bu görevi kendisi yapmaya karar verdi. 

Gecenin karanlığından faydalanarak atını sürdü ve gitti. 

Niğbolu Kalesi'nin çevresi karanlıklar içindeydi. 

Kaleyi kuşatan Haçlı askerlerinin yer yer yaktıkları ateşler havadaki esrarengizliği bir kar daha arttırıyordu. 

Yıldırım Bayezıd, içki içe içe sarhoş olan devriyeler arasından geçerek, kale duvarının yanına kadar geldi ve gecenin sessizliğinden yankılanan bir sesle haykırdı; "Bre Doğan! Bre Doğan!.." 

Haçlılara teslim olmayı reddeden Doğan Bey her an tetikteydi ve meraklı bir bekleyiş içindeydi. 

Duyduğu bu ses merakını büsbütün arttırdı. 

Evet, yanılmıyordu; bu ses Sultan'ın sesiydi ama nasıl olabilirdi ki? 

O ses kale duvarlarında bir defa daha yankılanınca heyecan ve sevinç içinde karşılık verdi; 

"Buyur saadetlü hünkarım!" "Bre Doğan, halin nicedir?" "Halimiz gördüğün gibi Sultanım. Elimizden geleni yapar, kaleyi düşmana vermeyiz!" "Hele dayanın! İşte biz dahi geldik!.." Yıldırım Bayezıd geldiği gibi geri dönerken kale içinde adeta bayram vardı. 

Artık moraller yerine gelmiş, düşmana karşı olan dayanma güçleri artabileceği kadar artmıştı. 

Ya düşman? İçlerinde Yıldırım Bayezıd'ın kale duvarlarında yankılanan sesini duyanlar olmuş ama ne olduğunu anlayamamışlardı. 

Onlar o sırada, "Osmanlı Padişahı'nın kaçtığını" iddia ediyorlardı. 

İşi daha da ileri götürerek, "Mısır'daki Memluk Sultanı'na sığındığını" söyleyenler bile vardı. Durumu anladıklarında ise, iş işten geçmişti. 

Ertesi gün Türk Ordusu, Niğbolu önlerinde dünyanın en büyük zaferlerinden birini daha kazandı

K.Osmanlı hikayeleri.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *