26 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Dörtyüz kese altın...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Öküz Mehmed Paşa, Ulukışla'nın bir aşireti olan ''Oğuz'' aşiretindendi. 

Fakat Türkmenler arasında  Oğuz kelimesi,  

Okuz olarak söylenir ve yazılırdı. 

Buna  nisbetle Mehmed Paşa'nın adı Okuz Mehmed Paşa olmasına rağmen, yazılırken yapılan bir hata ile Öküz olarak meşhur oldu. 

Sultan I. Ahmed'in damadıdır. 

Kızı Gevherhan Sultan ile evlenmiştir. 

Mehmed Paşa'nın ilk vazifesi, Mısır Valiliğidir. 

Daha 27 yaşında iken Gevherhan Sultan ile evlenmiş ve hemen Mısır Valiliğine tayin edilmişti. 

Hatta padişah, kızına, kocasının önceden gidip yerleşmesinden sonra, arkadan kendisini gönderebileceğini söylemiş fakat Gevherhan Sultan, kocası nereye giderse onunla beraber olmak istediğini söylemişti. 

Paşa Mısır'a gelip makamına oturunca, onu tebrik etmeğe önce vergi tahsildarları geldi. 

El öpüp yanyana sıralandıktan sonra en yaşlıları geldi ve atlas keseler içinde bir sandık takdim etti. 

Mehmed Paşa bunun ne olduğunu sorunca;

''Paşam, her tayin edilen valiye hediyemizdir. İçinde 400 kese altın vardır.''

Mesele anlaşılır. Mısır'ın muazzam vergilerini toplayanlar, bunun mühim bir kısmını da kendilerine ayırıyorlar, bu duruma ses çıkarmamaları için de her gelen valiye rüşvet veriyorlardı. 

Böylece halkı istedikleri gibi soyacaklardı. 

İşte o anda kıyamet koptu. 

Paşa yerinden fırladı ve salonu titreten bir sesle bağırdı;

''Bre vicdansızlar, Bre reziller, Bre Allah'dan korkmazlar!...Sizlerde hiç mi ahlak kalmamıştır? Defolun!...Hepinizi azlettim.''

Sonra da beraberinde getirdiği Hasan Çavuş'u çağırdı ve;

''Bu altın keselerini hazineye irad kaydet ve bu rezilleri de derhal sürgün et. 

Bir daha Mısır'a uğramasınlar!

Bundan sonra Mısır'dan İstanbul'a gönderilen vergiler misli misli arttı. 

Mısır halkı da rahat bir nefes aldı.''

***

Dürüstlüğün bedeli:

Dahiliye Nazırı Ahmet Reşit Bey anlatır;

1902 yılı Ramazan ayının 15. günü Hırka-i Saadet'i ziyaretten dönen II. Abdülhamid Han, Hazine-i Hümayun'da bulunan Sultan III. Mehmet'e ait murassa sorgucu ister. 

Sorguç, bir heyet tarafından yerinden alınır ve Bağdat Köşkü'nde padişaha takdim olunur. 

Hasan Şevkı Bey, huzurdan çıkınca, Başmabeynci Hacı Ali Paşa'ya dert yanar;

''Efendimizin ulu ecdadı, Hazine-i Hümayunlarına birçok şey koymuşlar, vermişler, fakat buradan bir habbe bile çıkarmamışlar ve alamamışlardır. 

Eğer şevketmeab efendimiz bu sorgucu götüreceklerse, doğrusu bu âcizi çok mahzun edecekler.''

II. Abdülhamid Han, kızı Ayşe Sultan'a yaptıracağı taca örnek tutmak için istemiştir sorgucu. 

İtiraz kendisine arz edildiğinde, bunu geçici olarak aldığını, bayramın birinci günü iade edeceğini belirtir ve Hasan Şevkı Bey'e teslim edilmek üzere, bir de senet imzalayarak verir. 

Ve bayram gelir çatar. 

Yıldız Sarayı'nda yapılan bayramlaşma töreninden sonra, Hasan Şevkı Bey, söz konusu senedi Başmabeyncinin eline tutuşturur ve "iadenin temin buyurulmasını" ister. 

II. Abdülhamid Han da senedini geri alıp sorgucu verirken şöyle der;

Hasan Şevkı Bey'e selam-ı şahanemi söyle ve kendisinin vazifeşinaslığından memnun olduğumu da tebliğ et. 

Şu yüz altını da ver, bayram harçlığı yapsın.

***

Gevher Nesibe:

Melike İsmetüddin Gevher Nesibe Hatun ya da bilinen adıyla; Gevher Nesibe Sultan,  

Selçuklu Hükümdarlarından II.Kılıçarslan'ın kızıdır. 1204 yılında verem hastalığına yakalanarak Kayseri'de vefat etmiştir.

Vasiyeti üzerine ağabeyi Selçuklu sultanı 

I.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1204-1206 yılları arasında Kayseri'de inşa ettirilmiş ünlü Gevher Nesibe Şifaiyyesi ve 1210-1214 yılları arasında yapılan medresesi bazı kaynaklara göre tıp eğitimi ve sağlık hizmetini birlikte veren dünyanın ilk merkezidir.

Darüşşifa'da ayrıca Gevher Nesibe'nin türbesi bulunmaktadır.

Gevher Nesibe Sultan saray başsipahisine aşık olmuş ve ağabeyi l.Gıyaseddin Keyhüsrev evlenmelerine izin vermemiştir. 

l. Gıyaseddin Keyhüsrev, başsipahiyi savaşa gönderimiş ve savaşta ölmesine neden olmuştur. Bunun üzerine verem hastalığına yakalanan Gevher Nesibe'nin durumuna çok üzülen ağabeyi ona vasiyetini sormuş, o da ağabeyine kendi hastalığının şifası olmadığını ve ölüm yokuşunda olduğunu,  

şifası olan hastalıkları çeken insanların acı çekmemesi ve tedavisi için kendi adına insanların ücretsiz yararlanabileceği bir şifahane yaptırmasını vasiyet etmiştir.

Doktorların tüm çabalarına rağmen iyileşememiş ve vefat etmiştir. 

Türbesi, adına yapılan şifahanede bulunmaktadır.

Kaynak;Osmanlı hikayeleri..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *