26 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Efendimizin Oğlunun Ölümü ve Tebbet Suresinin İniş Sebebi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kureyşlilerin bundan daha küstahça hareketi,  

Hz. Peygamber'in oğlu Kasım'ın ve diğer oğlu Abdullah'ın küçükken ölümleri üzerine sevin­meleriydi. Hz. Peygamber'in böylesine acıklı ve üzüntülü anında da Kureyşliler insanlıktan ve medeniyetten 

uzak bir harekette bulundular. 

Kendisine baş sağlığı dilemek yerine,  

sevindiler ve hatta göbek attılar. 

Öyle ki, Rasulullah'a "ebter" nesli tükenmiş, kimsesiz ismini taktı­lar.

İbn. Sa'd ile İbni Asakir, Hz. Abdullah bin Abbas'a dayanarak şu ola­yı anlatmışlardır; 

Rasulullah'ın en büyük oğlu Kasım'dı. 

Ondan son­ra Hz. Zeyneb (r.a) doğmuştu. 

Bunların küçüğü Abdullah idi. 

Daha sonra sıra ile üç kız, Hz. Ümm-ü Gülsüm,  

Hz. Fatma (r.a.) ve Hz. Rukayye (r.a.) doğmuşlardı. Daha sonra Hz. Pey­gamber'in ikinci oğlu Abdullah'ın da ölmesi üzerine As bin Vail, "O'nun nesli tükendi, o artık ebter'dir" dedi. 

Bazı diğer hadislerde As'ın şunları ilave ettiği ifade edilmiştir; 

"Muhammed ebter ''köksüz, kimse­sizdir.'' 

Onun yerine geçecek bir oğlu yoktur. 

O, Muhammed öldükten sonra ''ey Kureyş'' 

ondan kurtulacaksınız." 

Abd bin Hamid'in İbn. Abbas'a dayanarak naklettiği hadisten anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber'in oğlu Abdullah'ın vefatından sonra Ebu Cehl de benzeri lakırdılarda bulunmuş­tu. 

İbn. Ebi Hatim'in, Şemir bin Atiyye'ye dayanarak kaydettiği hadise gö­re Hz. Peygamber'in üzüntülü anında aynı küstahlığı Ukbe bin Ebi Muayt da yaptı. Ata'ya göre, Rasulullah'ın ikinci oğlu Abdullah 

(r.a.) da vefat edince amcası Ebu Leheb koşa koşa müşriklere gitti ve on­lara şu "müjde'yi'' verdi; "Muhammed bugün çocuksuz kaldı, yani kökü kazıldı."

İşte bu cesaret kırıcı ve son derece hazin şartlarda Kevser suresi Rasulullah'a nazil oldu. 

Hz. Peygamber ve müslümanların duru­mu o sırada gerçekten içler açışıydı. 

Hz. Peygamber, Allah'a ibadet ve itaat edilmesini istediği ve Arapların müşrik düşüncelerini reddettiği için, peygamberliğinden önceki bütün mevki, makam ve itibarını kaybet­mişti ve kendisi hemen hemen aileden çıkarılmıştı. 

Bir avuç arkadaşları da çaresizdi; 

her taraftan kovuluyor ve her yerde hor görülüyorlardı. 

Üste­lik şimdi Hz. Peygamber'in sevgili oğlu da öbür dünyaya göç etmişti. 

Böyle bir durumda hiç olmazsa en yakın eş,  

dost ve akrabaları kendisine gelip taziyede bulunmalı, onu teselli etmeliydiler. 

Ama bu duygusuz, kaygısız ve insanlıktan nasipleri olmayan vahşi insanlar, Allah'ın Rasulü'nün en üzüntülü anında bayram yapıyorlardı. 

Hangi baba yüreği bu acıya da­yanabilir? 

Ne kadar azimli ve kararlı olursa olsun,  

lider ve dini önder ce­saretini ve metanetini koruyabilir? 

İşte bu sırada Cenab-ı Allah, Kevser suresini indirerek kafir ve müşriklerin ağızlarının payını verdi ve aynı za­manda Hz. Peygamber'i ve müslümanları teselli etti. 

Söz konusu surede Hz. Peygamber'e; 

"ebter, köksüz, nesli tükenmiş, çaresiz" di­yen Kureyşlilerin kendilerinin köksüz ve ebter oldukları haykırıldı. 

Bu, Kur'an-ı Kerim'in istikbale ait bir haberiydi. Kur'an-ı Kerim asıl kaybe­denlerin ve hüsrana uğrayanların kureyşli kabile reisleri olduğunu 

belimi. 

Kur'an-ı Kerim bu haberi verdiği zaman kuvvetin, kudretin, zenginlik ve şöhretin zirvesinde bulunan kabile reislerini, bir gün her şeylerini kaybe­decekleri, müslümanların onlara galip gelecekleri ve onları ibret verici bir hezimete uğratacakları,  

onların birer ikişer bu dünyadan göç edecekleri ya da müslüman olacakları, geriye kalanların isimlerini bile anacak kimsenin bulunmayacağını kim tahmin edebilirdi? 

Ama, bütün bunlar oldu ve bir zamanlar Hazreti Peygamber'in tükendiğini, çaresiz kaldığını ilan eden Kureyşli kabile reislerinin kendileri acı bir akıbete uğradılar. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *