Suriye Türkmenleri...
Suriye'de yaşayan Türk azınlıktır.
Günümüzde ağırlıklı olarak Şam,
Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadırlar.
Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culap Türkmeni,
Lazkiye Türkmenlerine Bayır Bucak Türkmeni denmektedir.
Suriye yönetimi tarafından azınlık olarak kabul edilmezler ve gündelik hayatta Türkmen olarak anılsalar da kayıtlarda ''Müslüman'' olarak, geçmektedirler.
Nüfus sayımlarında milliyetleri ile sayılmadıklarından sayıları hakkında kesin bilgi yoktur.
10. ve 11. yüzyıllarda bu bölgeye yoğun Türk göçlerin gerçekleştiği Suriye'nin yönetimi, 1516'dan sonra Osmanlı Devleti'ne geçmiş ve bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır.
Bu dönemde Suriye'de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur.
Konuştukları diller Arapça ve Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe'dir.
Anadolu'daki uzantıları olan Türk boyları arasında inanç, gelenek ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlikler bulunmaktadır.
Günümüz Suriyesi'nde Arap sosyalizmi asimilasyon programları çerçevesinde, dil öğrenimlerini engellemiş, köylerinin isimlerini değiştirmiştir.
Dillerini unutmuş olan Türkmenler kimliklerinin bilincinde olmakla birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir.
Küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmış; ancak büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini korumuşlardır.
Türkmen kimliğinin ve haklarının korunmasını talep eden Türkmenler, Suriye İç Savaşı'nda muhalif hareketlerin içinde yer almaktadır.
Suriye Türkmenleri'nin Halep İli'nin kuzeyinde çoğunlukta oldukları bölgeler.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgedeki ulusal ve güvenlik çıkarlarını gözeterek 24 Ağustos 2016'da, kuzey Halep'teki Türkmenler'in kaderini etkileyebilecek şekilde Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlatmıştır.
Türk insanı üzerindeki yazı dizisinin bir parçası
Oğuz boyları akıncıları Suriye'de 7. yüzyıldan itibaren görünmeye başlamış, 10.ve 11. yüzyıllarda bu bölgeye yoğun göçler gerçekleşmiştir.
Tolunoğulları ile başlayan Türklerin yerleşimi
11. yüzyılda Selçukluların bölgeye gelmesi ile devam etti.
Selçuklular'ın 1040 yılında kazandıkları Dandanakan Savaşı'ndan sonra bir çok Türkmen boy ve oymağı 1063 yılından itibaren Suriye'ye girerek kendi hayat şartlarına uyabilecek alanları vatan edinmeye başlamıştır.
1071-1071 yıllarında Nâvekiyye Türkmenleri Suriye'ye geldiler ve Nâvekiyyelerden olan Atsız Kudüs,
Dimaşk ve çevresinin hakimi oldu.
1077'de Selçuklu hükümdarı Melik Şah, kardeşi Tutuş'u Suriye melikliğine tayin ettiğinde beraberinde bir çok Türkmen beyi mahiyetlerindeki kalabalık zümrelerle birlikte Suriye'ye geldi.
1078 yılında Suriye Selçuklu Devleti kuruldu. Suriye'deki Türk boyları,
1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savundular.
1243 yılında Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilen Türk boyları da Halep bölgesine yerleştiler. 1260'tan itibaren Suriye'ye idari ve askeri gücü Türkler'den oluşan Memluk Devleti hakim oldu.
Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık'ta Memluklular'ı yenmesi ile Suriye topraklarında Osmanlı yönetimi başladı.
Bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kaldı. Suriyeli Türkmenler Osmanlı kayıtlarında "Halep Türkmenleri" olarak yer aldı.
Halep Türkmenleri has ''padişah hassı'' reayası idi ve bu statü onlara görece bir serbestlik sağlıyordu. Çoğu konar göçer gruplar halinde yaşıyorlardı;
kışları Halep civarında, yazlarını ise Sivas'a kadar uzanan Anadolu yaylalarında geçirirlerdi.
Devlet için önemli bir vergi kalemi meydana getiren Suriye Türkmenleri, yaşadıkları bölgede istikrarın korunmasında belli bir role sahiptiler.
Halep Türkmenleri, 17. yüzyıl başlarında siyasal ve ekonomik nedenlerle bulundukları yerden göç etmek ya da yerleşik hayata geçmek zorunda kaldılar.
Osmanlı Devleti 17. yüzyıl ortalarında onları belirli yörelerde iskana zorladı.
18. yüzyılın sonlarında Türkmen boylarının yarısı Antep, Hama, Humus, Rakka gibi bölgelerde yerleşik hayata geçirilmiş durumdaydı.
Rakka, gerek iklim gerekse toprak yapısı bakımından Türkmen aşiretlerin yaşamına uygun değildi.
İskana tabi tutulan oymaklar, eski yurtlarına dönmek istedilerse de yeniden aynı yerlere sürüldüler.
Bir kısmı 18. ve 19. yüzyıllarda Anadolu içlerine dağıldılar, köyler ve kasabalar kurdular.
19. yüzyıl başında gerek 1822 depremi ve bunu izleyen salgın hastalıklar;
gerekse Kavalalı İbrahim Paşa'nın bölgeyi işgali ve kadim aşiret çatışmalarından Türkmenler çok olumsuz etkilendi.
Fırsatını bulanlar Anadolu'ya göç ettiler. Bulamayanların bir bölümü Sünni Arap aşiretleri içinde asimile oldu.
Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması'nın 7. maddesi ile Suriye Türkmenleri konusunda Türkiye'ye garantörlük verildi.
20 Kasım 1922 tarihinde başlayan Lozan Konferansı'nda Suriye sınırı neredeyse hiç konu edilmeden kabul edildi.
31 Ocak 1923 tarihinde Suriye ile sınırlar belirlenirken, Ekim 1921 tarihindeki Türk Fransız anlaşması temel esas olarak alınmıştı.
Türkmenler, Fransız mandası altındaki çalkantılı ilk on yıllık dönemden sonra daha sakin bir dönem yaşadılar; varlıklarını ve kimliklerini sürdürebildiler.
Vikipedi..
