22 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İslam Öncesi Arabistan'da Peçe...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İslam öncesi Arapları anlatan kaynaklarda Arapların hem İslam öncesi hem de İslam'ın yayılmasında kullandıklarını göstereriyor. 

Arap dilinde peçe; 

''yüz örtüsü'' ile ilgili terimler görülmektedir. 

Tevbe b.el-Humeyyir, bir beytinde şöyle der;

''Leylanın yanına geldiğim zaman peçe takmıştı'' 

''Sabah peçesini açması beni şüpheye düşürdü.''

Nikab; Kadının burun yumuşağına kadar uzayan ve yüzünü örten bir örtü. 

el-Ferra'nın şöyle dediğini belirtmektedir; 

"Kadın örtüsünü gözüne daha da yaklaştırır, kirpikler görünmez bir hale gelirse buna "vasvas'denir.'' 

Bu örtü göz çukurlarına gelecek şekilde örtülürse, buna "nikab" denir. 

Aynı örtü, şayet burun ucuna düşürülecek olursa buna "lifam" denir. 

Örtü dudaklar üzerine indirilirse ve burun tamamen açık bırakılırsa buna da "lisam"denir. 

Arap toplumunun bazı kesimlerinde gerek ağzın örtülmesi, gerekse burun yumuşağından itibaren örtülmesi, gerekse göz çukurlarına varıncaya kadar örtünün uzatılması, hatta bazen bir gözün görünüp diğerinin kapatılması şeklindeki örtünme biçiminin mevcut olduğu görülmektedir.

Peçenin geleneksel olarak, kadınlarla birlikte erkeklerin de bazı durumlarda kullandığını gösteren uygulamalar da vardır. 

İlginç örneği şöyledir; 

''Mekke'deki hac esnasında kurulan panayırlara Araplar içinde asil olanlar hepsi tacir sıfatıyla gelirlerdi. 

Her mahallin asilleri kendi bölgelerinin panayırlarına iştirak ederlerdi. 

Fakat Ukaz panayırına bütün bölgelerden gelinirdi. Buraya gelen asiller tanınmamak için yüzlerine peçe örterlerdi. 

Bu tedbir, bir gün gelip de haydutluğu meslek ittihaz etmiş kimseler tarafından yakalanıp esir edilmek ve ağır fidye-i necat talebi ile karşılaşmak korkusundan doğuyordu. 

Bu anlamda söz konusu örfü ilk terkedip peçesini ilk atan kimse Enbarlı Tureyf'tir.

İslam öncesi dönemde Arap kadını ne tamamen kapalı ne de bütünüyle açıktı. 

Açık kadınlar olduğu gibi, örtülü kadınlar da vardı. İslam öncesi Arabistan'ında toplumun zengin ve güçlü kabilelerine mensup kadınlar bir korunma belirtisi veya sosyal statü gereği yabancı erkekler karşısında yüzlerini peçe ile örterlerdı. 

Araştırmacı Yahya el-Cubburi; ''cahiliye kadınlarının yüzlerini örtmediklerini, gelen misafirleri yüzleri açık olarak karşıladıklarını, onlarla bu şekilde sohbet ettiklerini ve dışarıda da yüzleri açık gezdiklerini ifade etmektedir.

Ancak bazı şiirlerden de kimi kadınların o dönemde yüzlerini peçe ile örttükleri anlaşılmaktadır. 

Şair Şenfera hanımının peçesini şöyle tasvir etmektedir:

''Hoşuma gidiyor yürüdüğünde peçesinin kınauha düşmemesi;

Utangaçlığından dolayı da sağa sola dönmemesi.''

Ayrıca Ebu Mansur es-Sealebi, kadının o dönemde başını ve yüzünü kapattığı sekiz çeşit baş ve yüz örtüsünün ismini vermektedir.

Bazı şiirlerden baş ve yüz örtüsünün hürleri cariyelerden ayırt eden bir özellik olduğu,  

acı, hüzün ve ağıt yakma gibi durumlarda yüzlerin ve başların açıldığı ifade edilmektedir.

Zira o günkü toplumda kadınların hür ve cariye olmak üzere iki sınıfa ayrıldığı ve bu iki sınıf arasında statü açısından önemli farkların bulunduğu bilinen bir gerçektir. Cariye için doğal görülen hatta teşvik edilen bir davranış, hür kadın için bir utanç vesilesi veya cezalandırılmasını gerektiren bir neden sayılabilirdi.

Bu bağlamda baş ve yüz örtüsünün hür kadınları cariyelerden ayırmak maksadıyla kullanıldığını gösteren ve İslami dönemde yaşanmış çarpıcı bir örnek de şudur; 

''Reyhane Medineli bir Yahudi kabilesi olan Kurayza'ya mensup bir Yahudi hanımıdır. 

Hicri 5. yılda bu kabile ile yapılan savaşın sonunda o, Hz. Peygamberin hissesine ganimet olarak düşmüştü. Bir müddet tereddüt geçirdikten sonra İslam'a girmiştir. 

Bunun üzerine Hz.Peygamber ona nikahlanma teklifinde bulunmuş ve böylece hürriyetine kavuşacağını ifade etmişti. 

Ancak o şu cevabı vermişti; 

"Beni nikahlamaktansa cariyen olarak muhafaza et! Ben bir cariye kadın olarak kalmak isterim. 

Zira hür Müslüman kadınlar gibi başıma örtü ve yüzüme peçe takınmak istemiyorum." 

Belazuri de geçen bu olay nakledilirken bir diğer anlatıma da yer verilmiştir: Buna göre Rasulullah onu kölelikten azad etmiş ve arkasından nikahlamıştır. Bu anlatıma göre o, hiçbir zaman cariyelik hayatı sürmemiştir.

İbn Hişam'ın rivayetine göre de Hz.Peygamber ona evlenme teklifinde bulunmuş ve onun örtünmesini istemiştir. 

Reyhane Ona; 

"Ey Allah'ın Rasulü! Beni kendi mülkiyetinde bırak. bu benim için de senin için de daha iyi olur, " demiş, Hz.Peygamber de öyle yapmıştır.

Burada dikkat çekilmesi gereken husus, Reyhane Müslüman bir cariye olarak kalmak istemiş ve hür kadınlar statüsüne geçerek başını ve yüzünü örtmeyi arzu etmemiştir.

Abdullah b. Alkame, karısı Hubeyş'e rüzgarda yeşil tülbentinin savrulmasıyla açığa çıkan yüzünü ve ellerini gördükten sonra aşık olmuştur.

Ümmü Amr b. Vıkdan, Kavmini öç almaya teşvik ederken şöyle diyor; 

"Eğer intikam almayacaksanız, silahı bırakmanız ve kadınlar gibi sürme sürüp yüzünüzü örtmeniz gerekir."

Nur suresinin 31. ayetinde; 

"İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; 

iffetlerini korusunlar; 

örfen görünmesinde sakınca olmayan yerleri dışında cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; 

ve bunun için, başörtüleriyle yaka dekoltesini kapatsınlar." 

Bu ayette yüzün kapatılması gerektiğine dair bir ifade mevcut değildir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *