25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Akabe Biatları...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

''Bi'setin 12. senesi-Miladi 621''

Medineli 12 kişilik bir kafile Mek­ke'ye çıkıp geldi. Akabe denen küçük ve dar vadide bir gece vakti, gizlice Resul-i Ekrem'le buluşarak, görüştüler. 

Bu gö­rüşme sonunda da;

''Allah'a hiçbir şeyi eş ve ortak koşmamak,

Hırsızlık yapmamak,

Zinada bulunmamak,

Çocuklarını öldürmemek,

Kimseye iftira etmemek,

Hiçbir hayırlı işe karşı çıkmamak,

üzere Peygamber Efendimize biat ettiler.''

Bu biattan sonra Peygamber Efendimiz,  

kendilerine hitaben şöyle konuştu;

''Sizden, verdiği sözde duranın ücret ve mükafatını Allah, tekeffül etmiş, onlara cennet hazırlamıştır! 

Kim, insanlık icabı bunlardan birini işler de ondan dolayı dünyada cezaya uğratılırsa,  

bu ona keffaret olur! 

Kim de, yine bunlar­dan, insanlık haliyle birini irtikab eder de işlediği o şeyi Allah gizler,  

açığa vur­mazsa, onun işi de Allah'a kalır. 

Dilerse onu bağışlar, dilerse azaba uğra­tır!''

Ayrıca bu Müslümanlar, Resul-i Ekrem'le aralarında şu şekilde bir anlaşma da akdettiler;

''Gerek sıkıntı ve darlıkta ve gerekse refah ve sevinç halinde ''söz'' dinlemek ve itaat etmek başta gelir. 

Ve sen bizzat, bizim üstümüzde bir tercihe sahip olacaksın ve senin hiçbir iyi hareketinde sana karşı itaatsizlik etmeyeceğiz.''

İlk Akabe Biatında bulunanların yapmayacaklarına dair söz verdikleri yu­karıdaki hususlar,  

huzurlu bir cemiyet hayatının temelini teşkil eden 

un­surlardır. 

Bu çirkin hareketlerin hakim olduğu cemiyetlerde elbette emniyet ve asayiş olamazdı.

 

Akabe Mescidi:

İnsanlığı huzur ve saadete kavuşturmak ve cemiyet hayatını asa­yiş temeli üzerine oturtmak için gelen İslam, elbette bu hususları vazgeçilmez birer esas olarak kabul edecek ve bu hususta müntesiplerinden kesin söz alacaktı.

 

Biatta Bulunanlar:

Bu ilk Akabe Biatında bulanan Medineli 

12 Müslüman şunlardır;

''Es'ad b. Zürare,  

Avf b. Haris,  

Muaz b. Haris,  

Rafi'b. Malik,  

Zekvan b. Kays,  

Ubade b. Samit,  

Yezid b. Sa'lebe,  

Abbas b.Ubade,  

Kutbe b. Amir,  

Ukbe b. Amir,  

Uveyn b. Saide,  

Ebu'l-Heysem Malik b.Teyyihan.''

Medineli bu Müslümanlar, görüşmelerden sonra yurtlarına geri döndüler. 

Bir müddet sonra, Medineli Müslümanlar,  

Re­su­lul­lah'­tan kendilerine İslam adab ve erkanını öğretecek bir Kur'an muallimi göndermesini istediler. Resul-i Ekrem, onların bu tekliflerini, fıtraten ol­dukça nazik ve medeni, aynı zamanda güzel bir simaya sahip, Ku­reyş'in eşrafından genç sahabe olan 

Mus'ab b.Umeyr Hazretlerini göndererek derhal yerine getirdi.

Esad b. Zürare Hazretleri, Medineli Müslümanların bir nevi önderliğini ya­pıyordu. 

Bu sebeple genç sahabe, Kur'an muallimi Mus'ab b. Umeyr (r.a.), Me­di­ne'ye gelince, onun evinde kalmaya başladı. 

Artık bu ev, Müslümanların bu­luş­maları için merkezi bir yer teşkil ediyordu.

Bizzat Resul-i Kibriya'dan dersini almış bulunan 

Hz. Mus'­ab, zamanı ve şartları çok iyi değerlendirebilen, fırsatları çok güzel kullanabilen bir sahabe idi. 

Bütün gayret ve himmetini, Medine'de İslam'ın yayılmasına hasretmişti. 

Kabilelerin hatırı sayılır kimseleriyle görüşüyor, konuşuyor, onlara; ''Kavl-i Ley­yin'le'' İslam'ı anlatıyordu.

Medineli Müslümanların Kur'an muallimi Hz.Mus'ab 

b. Umeyr, onların reisleri olan Es'ad b. Zürare (r.a.) evinde kalıyor ve İslam'ı tebliğ ve yayma hizmetini buradan yürütüyordu.

Medine'de birçok kimse Müslüman olmuştu,  

ama İslam'ın daha da hızlı in­tişarı için bazı maniler vardı. 

Evs kabilesinin Reisi Sa'd b. Muaz ile yine reis­lerden bulunan Üseyd b. Hudayr, henüz Müslüman olmamışlardı. 

Onların bu durumu haliyle halka da tesir ediyordu.

Sa'd b. Muaz, Esa'd b. Zürare Hazretlerinin halasının oğlu idi.

Bir gün Mus'ab ile Es'ad Hazretleri, Beni Zafer'e ait bir evin bostanındaki Merak kuyusunun başında oturmuş, sohbet ediyorlardı. 

Etraflarında Müslü­manlardan da birçok kimse vardı.

Bu sırada elinde mızrağı olduğu halde,  

Üseyd b. Hu­dayr yanlarına çıka­geldi. 

Hiddet ve şiddetle; 

''Siz, bize neye geldiniz? 

Birtakım aklı ermez ve zayıf kimseleri aldatıp azdırıyorsunuz! 

Hayatınızdan olmak istemiyorsanız,  

derhal buradan ayrılın!'' dedi.

Hz. Mus'ab, ''Hele biraz dur, otur! 

Sözümüzü dinle, maksadımızı anla! 

Be­ğenirsen kabul edersin, beğenmezsen o zaman engel olursun'' diye gayet na­zikçe mukabelede bulundu.

Üseyyid, ''Doğru söyledin!'' dedi ve mızrağını yere saplayarak, yanlarına oturdu.

Hz. Mus'ab, ona İslamiyet hakkında bir konuşma yaptı ve Kur'an-ı Kerim okudu.

Üseyyid, kendisini tutamayarak,  

''Bu ne kadar güzel, ne kadar iyi bir söz!'' diye konuştu ve ''Bu dine girmek için ne yapmalı?'' diye sordu.

Mus'ab (r.a.), ona İslam'ı anlattı. 

O da şehadet kelimesini getirerek İsla­mi­yetle müşerref oldu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *