25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Hafif yağmur
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Şanlı Yiğit, Osman Batur...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Osman Batur, asıl adı Silamulı Ospan'dır. 

1899'da Sincan Uygur Muhtar Cumhuriyeti'nin

Altay ili Köktogay ilçesi Kürti köyünün Aral yaylasında dünyaya gelmiştir. 

Babası İslam Bey, annesi Gayşa ''Ayşe'dir.'' Kazakların Orta Yüz boyuna mensuptur. 

Ailesi çiftçi olan Osman, Ailesiyle birlikte 

10 yaşına kadar çiftçilikle uğraşır. 

12 yaşına geldiğinde iyi bir binici ve savaşçı denecek vasıflara sahip olmuştur,  

fiziksel manadaysa tam anlamıyla yiğit, gürbüz kelimelerinin karşılığı gibidir.

Bir Rivayete göre, atlarını çalmaya gelen 5 hırsızı tek başına kovalayıp ele geçirmiş ve geri getirmiştir. 

Babası; o adamların dönemin beylerinden Zuka'nın adamları olduğunu öğrenince,  

serbest bırakmasını öğüt eder. 

Zuka olayı duyunca Osman'ı merak eder ve yanına gelir. 

Osman'ı gördükten sonra; 

''her millete bir yaramaz gerek onsuz millette itibarda olmaz'' der. 

Bunun gibi bir kaç rivayet, dahası Osman artık dönemin en büyük direnişçisi,  

Kazak Kahramanı Böke Batur'un dikkatini çeker ve Osman Böke Baturun mücadelesine katılır. Böke Batur sayesinde çete savaşlarının en ince ayrıntılarını öğrendi ve kendini geliştirme fırsatı buldu. 

Ta ki, Böke Batur öldürülene kadar. 

Daha sonra tekrar evine dönen Osman,  

tarla ekmeye devam etti.

Ailesiyle birlikte yaşarken, II. dünya savaşının etkileriyle Çin'in baskı ve zulmü giderek artmaya başlamış ve Türkler isyancı olduğu yönünde suçlamalarla içeri alınıp işkenceye maruz kalmışlardı. 

Çinliler işi iyice ilerletip, çıkarılan yasayla Türklerin elindeki silahların teslimini istediler. Osman Bey, bunu sakıncalı görerek,  

''Bugün silahımızı alan yarın canımızı alır. 

Ben silahımı vermem gücü yeten gelip kendi alsın, '' diyerek, tek başına dağa çıktı. 

Zaten yaşadığı coğrafyada belli bir üne sahip olan Osman bey'in bu hareketi kısa sürede sonuç getirir ve 1940'lı yıllarda başlayan direniş çok geçmeden 

50 bin kişiye kadar ulaşır. 

Bu kişiler sadece sıradan insanlar değillerdir. 

Aynı zamanda içlerinde o dönemde farklı yerlerde mücadelesini sürdüren beylerde vardır; 

''Kaseyin Batır, Süleyman Batır, Musa Mergen Aktepe, Sulibay, Ökürbay, Nogaybay, Ahid Hacı, Zelebay Telci, Halil Teyci, Karakul Zalin, Nurgocay Batur bunların birkaçlarıdır.'' 

Artık Osman bey sadece Osman bey değil,  

Artık kahraman anlamına gelen Batur adınıda alarak Osman Batur olmuştur.

1941-1943 yılları içinde çete savaşı şeklinde devam eden mücadeleler sonucunda Altaylar neredeyse tamamen Çinlilerden temizlenmişti. Altaylar Türkleri, artık bağımsızlıklarını kazanmışlardı ve mücadeleye devam kararı alındı. 

1944-1945 yılları arasında yapılan mücadele sonucunda ise: Tanrı Dağları?nın kuzeyindeki Doğu Türkistan Kazak Türkleri'nin yaşadığı bölgeleri de Çin İstilâsından kurtarıldı. 

Daha sonra Osman Batur 1945 yılının Ekim ayından 1947 yılının Şubatına kadar üç vilyetten oluşan Doğu Türkistan Hükümeti'nin askeri ve mülki amiri olarak Vâli sıfatıyla görev yaptı. 

Şubat 1947'den Eylül 1949'a kadar Doğu Türkistan Cumhuriyeti koalisyon hükümetinin asli üyesi ünvanı ile mücadelesini devam ettirdi. 

1950 yılına gelindiğinde Çin devleti durumun rehavetini anlamış ve sahip olduğu ordunun tamamına yakınını mücadeleye göndermişti. 

Sayısal ve teknolojik üstünlüğü elinde bulunduran Çinliler artık yavaş yavaş kaybettiği yerleri geri almaya başlamış ve Osman Batur'a ağır darbeler vurmaya başlamışlardı bir zamanlar 50 binleri bulan Osman Batur Han'ın ordusu, artık 4 bin kadar kalmıştı. Osman Batur son sığınma yeri artık Gez Kurt bölgesiydi ve karakış hayvanların ve askerlerin dayanacağından daha elim bir durumdaydı. 

Bu sebeple dağın etyeklerine inmek zorunda kaldılar. Bunu fırsat bilen Çin ordusu baskın hücumu yaparak 1951 büyük kayıplara sebep oldu. 

Bu baskında Osman Batur Han'ın kızı da esir düşmüştü. 

Ordusu dağılmış ve durum oldukça vahimdi. 

Osman Batur dağılan ordusundan kalan birkaç kişiyle yaklaşık 250 kişi olduğu düşünülen esirleri götüren konvoya baskın yaptı. 

Mücadele sonucunda 18 şubat 1951 gecesi sabaha karşı esir düştü.

Tung Huang götürüldükten sonra sokaklarda teşhir edilip, Sözde mahkeme kararları sonucu 

29 nisan 1951 tarihinde; 

önce el ve kulakları kesilerek sonrada kurşuna dizilerek idam edildi. 

Ölmeden önce ise; 

''Ben ölebilirim ama milletim mücadeleye devam edecektir'' dedi.

Kahraman Osman Batur'un ruhu şad olsun!

''Yemin olsun Yaradana,  

Kara yere yemin olsun

Vey ırmağı kıyısında Ölen ere 

yemin olsun!

İster batı,  

ister doğu Öç bırakmam sende yağı,  

Görklü Tanrı'nın buyruğu,  

Hayra şerre yemin olsun!

Yasamız budur acunda,  

Hesaplar pusat ucunda,  

Kırk kafirlerin yamacında Duran bire yemin olsun!''

Diyerek, başlanan filmlere, destanlara konu olacak bir yaşanmışlık; aslında bir nebze de kendimizi unutmuşluğumuzdur Osman BATUR.

Kaynak: Osman Batur Osman İslamoğlu Kimdir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *