25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Recaizade Mahmut Ekrem...!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Recaizade Mahmut Ekrem,  

1847 yılında İstanbul'da doğdu. 

İlk eğitimini babasından alarak Arapça ve Farsçayı öğrendi. 

Harbiye İdadisini çeşitli sağlık nedenlerinden dolayı bıraktı. 

Namık Kemal'le tanıştıktan sonra Encümen-i Şuara'ya katıldı. 

Namık Kemal'in çıkardığı Tasvir-i Efkar'da yazdı. Namık Kemal, Avrupa'ya kaçınca Tasvir-i Efkar gazetesinin yönetimi kendisine kaldı.

Mekteb-i Sultani, ''Galatasaray Lisesi'' ve Mekteb-i Mülkiyede ''Siyasal Bilgiler Fakültesi'' edebiyat öğretmenliği yaptı. 

Meşrutiyet'ten sonra kurulan hükümette Evkaf Nazırı, aynı yıl Maarif Nazırı oldu.

Aile hayatının bazı acıları Recaizade Ekrem'i duygusallığa itti. 

Oğulları Emced ve Nijad'ın ölmesi sanatçıyı derin bir üzüntüye sürükledi.

Recaizade Mahmut Ekrem, 1914 yılında vefat etti ve oğlu Nijad'ın kabrinin yanına defnedildi.

Eski edebiyatçılara karşı yeniliği savunan sanatçı devrinde ''Üstat'' olarak tanınmıştır. 

Bu yönüyle de Tevfik Fikret gibi gençleri etrafında toplayarak Servet-i Fünun edebiyatının oluşmasına katkılarda bulunmuştur.

Kafiyeye ve ölçüye önem vermiştir. 

Muallim Naci'yle ''Kafiye göz için mi, kulak için mi?'' polemiğine girmiştir. 

Zemzeme adlı şiir kitabının üçüncü cildinin ön sözünde yer alan Takdir-i Elhan eleştirisiyle kafiyenin kulak için olduğunu dile getirmiştir.

''Sanat için sanat'' düşüncesine sahiptir.

 ''Güzel olan her şey şiirin konusudur. 

Güzellik ise doğada ve insandadır, '' 

görüşüyle şiirin konusunu genişletmiştir. 

Güzellik anlayışını da fikri, hissi ve hayali olmak üzere üçe ayıran sanatçı,  

aşk ve doğa konulu şiirler yazmıştır.

Şiirin, ilham perileri geldiğinde yazılabileceği düşüncesindedir.

Heceyle birkaç şiir denemesi haricinde aruzu kullanmıştır.

Divan edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır.

Oğullarının, özellikle de oğlu Nijad'ın ölümü sanatçıyı derinden etkilemiştir. 

Bu nedenle şiirlerinde karamsar ve duygusal bir hava hakimdir.

Şiirlerinde teknik kusurlar vardır.

Roman, hikaye, tiyatro, eleştiri ve çeviri gibi düzyazı türlerinde de eserler vermiştir. 

Düzyazılarında kullandığı dil şiirlerine göre daha sade ve başarılıdır.

Şiirlerinde romantizm, roman ve hikayelerinde realizm, tiyatrolarında klasisizm akımlarından etkilenmiştir. 

Hatta edebiyatımızda ilk realist roman kabul edilen Araba Sevdası'nı yazmıştır.

***

Ah Nijad!:

Hasret beni cayır cayır yakarken

Bedenimde buzdan bir el yürüyor.

Hayaline çılgın çılgın bakarken

Kapanası gözümü kan bürüyor.

***

Dağda kırda rasgetirsem bir dere

Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.

Yollardaki ufak ufak izlere

Senin sanıp bakar bakar ağlarım.

***

Güneş güler, kuşlar uçar havada,

Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler..

Yalnız mısın o karanlık yuvada

Yok mu seni bir kayırır, bir bekler

***

Can isterken hasret odiyle yansın,

Varlık beni alil alil sürüyor.

Bu kaygıya yürek nasıl dayansın

Bedenciğin topraklarda çürüyor!

***

Bu ayrılık bana yaman geldi pek,

Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.

Ya gel bana, ya oraya beni çek,

Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım!

***

Şevki Yok:

Gül hazin... sünbül perişan..Bağzarın şevki yok..

Derdnak olmuş hezar-ı nağmekarın şevki yok..

Başka bir haletle çağlar cuybarın şevki yok..

Ah eder, inler nesim-i bi-kararın şevki yok..

Geldi amma n'eyleyim sensiz baharın şevki yok!

***

Farkı yoktur giryeden ruy-ı çemende jalenin.

Hun-ı hasretle dolar cam-ı safası lalenin.

Meh bile gayretle ağuşunda ağlar halenin!

Gönlüme te'siri olmaz ateş-i seyyalenin.

Geldi amma n'eyleyim sensiz baharın şevki yok!

***

Ruha verdikçe peyam-ı hasretin her bir sehab..

Cana geldikçe temaşa-yı ufuktan piç ü tab..

İhtizaz eyler çemen..izhar eder bin ızdırab..

Hem tabiat münfail hicrinle..hem gönlüm harab…

Geldi amma n'eyleyim, sensiz baharın şevki yok!

Recaizade Mahmud Ekrem...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *