Şair Ahmed Paşa...
Ahmed Paşa, 15. yüzyılda Sultan II. Mehmed ve Sultan II. Beyazıd dönemlerinde kazaskerlik, vezirlik,
sancak beyliği ve kadılık gibi yüksek görevleri yüklenmiş bir ulema sınıfı mensubu ve Divan Edebiyatı şairi.
Kendisi, Fatih Sultan Mehmet'in öğretmenidir. Ahmet Paşa, Sultan II. Murat saltanat dönemi kazaskerlerinden Veliyüddin bin. İlyas Efendi'nin oğludur.
Milliyetçilikle ilgili çalışmaları yapan ilk şairdir.Ahmet Paşa'nın nerede ve ne zaman doğduğu bilinmemekte ve değişik yerler ve tarihler ileri sürülmektedir.
Latifi'nin Tezkere'sinde ve Gelibolulu Ali'nin Kühnü'l-ahbar adlı eserinde Bursa'da doğduğu yazılıdır.
Sehi Tezkeresi ve Güldeste yazarı Beliğ ise,
onun Edirne'de doğduğunu söylerler.
Aşıkpaşa Tezkeresi yazarı ise, Ahmed Paşa'nın varisi olan amca oğlu Edirneli Nazır Çelebi'den alınan bilgilere göre, Edirneli olduğunu bildirir.
Fuad Köprülü'ye göre;
"Edirne'de yaptırılan cami ve imaret vakfiyesinin Veliyüddin tarafından tanzim edildiği ve şairimizin memuriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarihten 1426 biraz evvel ya da biraz sonra doğmuştur" (İslam Ansiklopedisi).
Son zamanlara kadar Edirne'de Veliyüddin oğlu ismini taşıyan bir mahallenin ve mescidin bulunması, Ahmed Paşa'nın Edirne'de doğduğuna dair bir sağlam bir ipucu sayılabilir.
Ahmet Paşa eğitimini II. Murat döneminde Edirne'de yapmış ve o dönemde geçerli bilgiler yanında
Arapça ve Farsça da öğrenmiştir.
Eğitimini bitirdikten sonra, önce Bursa'da Muradiye Medresesi'ne müderris olarak tayin edilmiş ve sonra 1451'de Edirne Kadısı görevine atanmıştır.
Fatih Sultan II. Mehmed'in tahta geçmesinden sonra kazasker olmuş ve onun muhasipliği ve öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur.
Sonra vezirlik rütbesine yükselmiştir.
Sehi, Latifi, Şakaik, Hasan Çelebi, Beyanı Tezkirelerine göre Fatih'in hizmetkarlarından birine laf attığı için;
diğer kaynaklara göre padişahın bir gözdesine göz koyduğu için ve Aşık Çelebi'ye göre ise,
birkaç fesatçının iftirasına uğradığı için gazaba gelen padişah tarafından vezaretten azledilmiş ve hapse atılmıştır ve hatta öldürülmesi çok olasılık kazanmıştır.
Bu olayın ortaya çıkması büyük bir ihtimalle bir saray entrikası, rekabeti, iftirası ve tevziratı sonucudur Yine söylentiye göre Ahmed Paşa, "Kerem" redifli
35 beyitten oluşan ünlü kasidesini padişaha sunmuş ve bu nedenle affedilmiştir.
Fakat edebiyat tarihçisi Ali Nihad Tarlan "Kerem" redifli kasidenin yazılışının başka bir nedeni olduğunu ve anlatılan olayın olasılığı gayet az, bir güzel hikaye olmaktan ileri gitmediğini belirtmektedir.
Ahmet Paşa, daha sonra otuz akçe yevmiyeli olarak ile Bursa'ya tayin edilip orada Orhaniye, Muradiye ve Emir Sultan medrese vakıflarının mütevelliliği ile görevlendirilmiştir.
Sonra sırasıyla Sultanönü ''Eskişehir'', Tire ve Ankara'da sancak beyliği görevine atanmıştır.
Fatih'in 1481'de ölümünden sonra II.Bayezid'in zamanında tekrar eski itibarını kazanıp Bursa'ya sancak beyi olarak tayin olunmuştur.
O görevde iken 1496 yılında Bursa'da ölmüş ve Muradiye Camii yanında kendi yaptırdığı medrese yanında gömülmüş ve sonradan bir türbe inşa edilmiştir.
Ahmed Paşa'nin zeki, zarif, nüktedan ve hazırcevap bir kişiliği olduğu belirtilmiştir.
Ahmed Paşa yaşadığı zamanlarda devrinin en büyük şairi olarak kabul edilmiş ve saygı görmüştür.
Ahmed Paşa, hem gazel hem de kaside türlerinde başarılı eserler yaratmış; şarkı ve murabbada da olgun örnekler vermiştir.
Dizeleri divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür.
İşlediği konular genellikle din dışı olup beşeri aşk konusundaki şiirler de Divan'ında önemli yer tutmaktadır.
Dini ve tasavvufî konulara rağbet göstermemiştir. Şiirleri gayet ahenklidir ve aruz veznini çok ustaca kullandığı görülür.
Kendi çağında "şairlerin sultanı" diye anıldığı bilinmektedir.
Yazmış olduğu Kerem kasidesiyle ölümden kurtulmuştur.
Vikipedi..
