Zeynüddin el-Hafi...
Ebu Bekr Zeynüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed el-Hafi, Sühreverdiyye tarikatının Zeyniyye kolunun kurucusu.
18 Mart 1356 tarihinde Horasan'ın Haf şehrinde doğdu.
Horasan, Maveraünnehir, Azerbaycan, Irak, Şam, Mısır ve Hicaz bölgelerinde birçok alimin derslerine devam etti.
Celaleddin Fazlullah et-Tebrizi, Ebu Tahir Celaleddin Ahmed el-Hucendi el-Medeni, Ebü'l-Berekat Sadreddin Ahmed b. Nasrullah el-Kazvini, İbnü'l-Cezerı, Zeynüddin el-Iraki gibi alimlerden icazet aldı. Şehabeddin el-Bistami, Şerifüddin el-İskenderi,
Ebu Bekir Zeynüddin et-Tayebadi, Şehabeddin Ahmed el-Fernevi gibi sufilerin sohbet meclislerinde bulundu.
Bir süre Tebriz'de Şeyh Kemal-i Hucendi'ye hizmet ettikten sonra Şeyh İsmail Sisi'nin hizmetine girdi.
Onun tavsiyesi üzerine Mısır'a giderek,
Sühreverdi şeyhi Nureddin Abdurrahman eş-Şibrisi eş-Şirsi el-Mısrı'ye mürid oldu.
Şibrisi'nin yanında seyrüsülukünü tamamlayıp icazet aldı.
İrşad faaliyetinde bulunmak amacıyla memleketine dönerken Bağdat'ta icazetnamesini kaybetti.
Yıllar sonra tekrar Mısır'a gittiğinde artık hayatta olmayan şeyhinin halvethanesinde icazetnamesinin bir başka nüshasını buldu.
Zeynüddin el-Hafi, Haf şehrinin Berabat köyünde yaptırdığı hankah ve ribatta irşad faaliyetine başladı. 1409 hazırlayıp 1427'da tescil ettirdiği anlaşılan vakfiyede bu yapıları kendisinin inşa ettirdiğini,
ayrıca Baharz bölgesinin Serbala mezrasında bir tekkenin daha inşasının devam ettiğini belirtmektedir.
Hafi, Herat'ın Dervişabad köyü ile Haf, Baharz ve Herat'ta bulunan bir kısım mezra, bağ ve su kanallarını bu üç tekke için vakfetti.
Abdürrahim-i Rumi'ye, Ekim 1428'de verdiği icazetnameden Herat'ın Dervişabad köyünde de bir dergahının olduğu anlaşılmaktadır.
Zeynüddin el-Hafi, kısa bir süre içinde halktan büyük ilgi görmesinin yanı sıra yöneticilerin de dikkatini çekti.
1419 yılında hacca gitmek niyetiyle Horasan'dan ayrılan Zeynüddin el-Hafi, Mısır'a vardığında kendisini karşılayanlar arasında Molla Fenari de vardı.
Hafi'nin Fenari ile birlikte Kudüs üzerinden hacca gidip tekrar Kudüs'e döndükleri kaydedilmektedir. Hafi iki yıl sonra tekrar Mısır'a gittiğinde bu defa kendisini İbn Hacer el-Askalani övücü bir beyit okuyarak karşıladı, o da İbn Hacer'e yine şiirle karşılık verdi.
Kahire'de bulunduğu sırada Şafii fakihi Yahya b. Muhammed el-Münavi, Cemaleddin el-Mürşidi
el-Mekki, Cemal b. Celal en-Neyrizi ve Ebü'l-Fütuh Nureddin Ahmed b. Abdullah gibi alimler onun sohbetlerine katıldı.
Kahire'den Kudüs'e geçtiği anlaşılan Hafi,
bir kısım risaleleriyle tarikat prensipleri açısından en önemli eseri olan el-Vesaya'l-Kudsiyye'yi 1422 yılında burada tamamladı.
Zeyniyye tarikatını Anadolu'ya getiren Abdüllatif
el-Kudsi muhtemelen aynı yıl onu evinde misafir ederek, sohbetlerinden faydalandı.
Kudsi, hac için Kudüs'ten Mekke'ye giden Hafi'ye annesinin rahatsızlığı sebebiyle refakat edemedi, ancak dönüşte onunla birlikte Horasan'a gitti. Taşköprizade, Zeynüddin el-Hafi'nin Anadolu'ya gelmediğini söyler.
Evliya Çelebi'nin, Bursa'ya geldiğini ve önemli halifelerinden Abdürrahim-i Rumi'nin ona burada talebe olduğunu kaydetmesi ihtiyatla karşılanmalıdır. Zeynüddin el-Hafi bölgede faaliyet gösteren Nakşibendi şeyhleriyle samimi ilişkiler kurmuş, Nakşibendiyye'nin piri Bahaeddin Nakşibend ikinci hac yolculuğunda Herat'ta onu ziyaret etmiştir. Nakşibend'in önde gelen halifelerinden Muhammed Parsa ile Hafi arasında ileri derecede bir dostluk oluşmuştur.
Hac sonrası uğradığı Medine'de vefat ettiğinde o sırada Mısır'da bulunan Hafi, onun için bir mezar taşı hazırlatmış ve kabri başına götürüp dikmiştir.
Tasavvuf anlayışını şeriat-tarikat-hakikat birlikteliği üzerine kuran Zeynüddin el-Hafi, şeriat kurallarına riayet etmeden tasavvuf yolunda ilerlemenin mümkün olamayacağını vurgulamıştır.
Ona göre bid'atlarla kirlenen kalbin ibadet ve taatle nurlanması mümkün değildir.
Bütün arifler Ehl-i sünnet çizgisini takip etmek suretiyle yüksek derecelere ulaşmıştır.
Dervişler mümkünse dört Sünni mezhebin görüşünü cemederek uygulamalıdır.
Zeynüddin el-Hafi'nin rüya tabirinde hayli mahir olduğu görülmektedir.
el-Vesaya'l-Kudsiyye'sinde kaydettiği rüya yorumları derlenerek Ta'birü'r-rü'ya adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir.
Fatih Sultan Mehmed devri alimlerinden Kutbüddinzade İzniki de rüya yorumlarıyla ilgili
et-Ta'birü'l-münif ve't-te'vilü'ş-şerif adlı eserinde Hafi'den pek çok alıntı yapmıştır.
