Siyavuş Paşa...
Siyavuş Paşa, Köprülü Mehmed Paşa'nın kölesiydi ve onun kızıyla evlendi.
Fazıl Ahmed Paşa'nın sadrazamlığında onun kapıcılar kethüdası oldu.
Fazıl Ahmed Paşa ile birlikte Uyvar,
Girit ve Kamaniçe Seferlerine katıldı.
Rikabı Hümayun kapıcılar kethüdalığına getirildi. Koca Mustafa Paşa'nın sadrazamlığında küçük imrahor tayin edildi.
Çehrin seferine katıldı.
Silahtar oldu.
İkinci Viyana kuşatmasına cebecibaşı olarak katıldı, sipahiler ağası oldu.
Aynı yıl Diyarbakır Valiliğine, sonra Bosna ve Halep valiliklerine getirildi.
Varadin'de bulunduğu sırada askerleri sadrazam
Sarı Süleyman Paşa aleyhine kışkırttı ve kendisini sadrazam ilan ettirdi.
Sultan Dördüncü Mehmed askerin bu isteğini kabul ederek, sadrazamlık mührünü gönderdi.
Siyavuş paşa kayınbiraderi Fazıl Mustafa Paşa ile anlaşarak, Sultan Dördüncü Mehmed'i tahttan indirdi.
Sultan İkinci Süleyman padişah oldu.
Ordu ile birlikte İstanbul'a döndü.
İstanbul'da isyan eden askerler tarafından öldürüldü.
****
Nedim:
Nedim, Osmanlı'nın en meşhur divan edebiyatı şairlerinden birinin mahlası.
Şöhretini Osmanlı Devleti'nin 1718-1730 yılları arasındaki Lale Devri'nde kazanmıştır.
Yaşamı ve eserleri ile o devrin ruhunun temsilcisi olarak kabul görmektedir.
17. yüzyıl sonu ile 18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır.
Asıl adı, Ahmed olan Nedim; İstanbul'da 1681'de doğdu.
Babası Mehmed Efendi; Sultan İbrahim'in iktidarı esnasında kazaskerlik görevinde bulundu.
Küçük yaşlarda medrese eğitimi alan Nedim;
burada Arapça ve Farsça öğrendi. Daha sonra fıkıh eğitimi aldı.
Bir şair olarak tanınma gayreti içindeki Nedim, Osmanlı Sadrazamı Ali Paşa'ya birkaç kaside yazdı. Ama Topkapı Sarayı'na girişini sağlayan Ali Paşa'nın halefi olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya yazdığı kasideler oldu.
Lale Devri'nin sadrazamı olan Damat İbrahim'in himayesi altında daha sonra kendisini meşhur yapacak olan eserlerini ve yaşam tarzını ortaya koydu.
Şair, gerek yaşamı, gerekse şiiri ile estetik,
sanat ve eğlence eğilimleri ile göze çarpan bu devrin önemli bir temsilcisi olarak kabul görmektedir.
''İzn alub cum'a nemazına deyu maderden,
Bir gün uğrılayalım çerh-i sitem-perverden.
Dolaşub iskeleye doğrı nihan yollardan,
Gidelim serv-i revanım yürü Sad'abade."
Günümüz Türkçesi;
Annenden cuma namazına gideceğiz diye izin alıp Zalim felekten bir gün çalalım.
Issız yollardan iskeleye doğru dolaşıp,
Yürü uzun boylu sevgilim Sadabad'e
eğlence mekanı gidelim.
Nedim'in Patrona Halil İsyanı esnasında öldüğü kabul edilmekte ama bunun içeriği hususunda ihtilaflar bulunmaktadır.
En meşhur rivayet, isyankarlardan kaçarken Beşiktaş'taki evinin çatısından düşerek öldüğü yönündedir.
Diğer bir rivayette aşırı alkolden öldüğü söylenir.
Bir başka rivayet ise, Damad İbrahim Paşa ve şürekasına yapılan işkenceden ötürü dehşete kapılıp korkudan öldüğü şeklindedir.
Nedim'in mezarı, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığında bulunmaktadır.
Günümüzde Osmanlı Divan Edebiyatının en önemli şairlerinden biri olarak görülse de bu algı ancak yakın zamanda oluşmuş ve sağlığında iken Nedîm o kadar büyük takdir görmemiştir.
Örneğin "Reis-i Şairan"
şairler reisi unvanı;
III. Ahmet tarafından ona değil, şimdilerde daha az bilinen Osmanzade Taib'e verilmişti.
Yaşadığı dönemde kendisinden daha meşhur olan başka şairler de vardı.
Bu tanınmamışlık ile eserlerinde kullandığı ve kendi zamanında oldukça alışılmadık olan üslûbu arasında bir bağlantısı olabilir.
Hayatı Boyunca Şiir Eserleri Yazmıştır.
Gerek kaside'lerinde, gerekse tebrik ve kutlama amaçlı yazdığı şiirlerinde çağdaşı Divan şiirlerinde gözüken kalıp, imge ve kelime haznesini tekrarlayan Nedim; şarkı ve gazellerinde ise hem dil hem de içerik bakımından yenilikçi bir yola girmiş görünüyor.
''Bu şehr-i Sıtanbul ki bi-misl-ü behadır
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır
Bu İstanbul şehri ki misli benzeri yoktur
Bir taşına bütün Acem mülkü fedadır''
***
Sürmeli gözlü güzel yüzlü gazalan anda
Zer kemerli beli hancerli cüvanan anda
Ba-husus aradığım serv-i hıraman anda
Nice akmaya gönül su gibi Sa'd-abad'a
***
Sürmeli gözlü güzel yüzlü gazeller onda
Altın kemerli beli hançerli civanlar onda
Hassaten aradığım salınıp giden selvi boylular onda
Niçin akmaya gönül su gibi Sa'd-abad'a ''Kağıthane''
***
Şiirlerinde genellikle zevk ve aşkı işleyen şair,
devlet büyüklerine kasideler sundu. Aşk ve şarap kavramlarının sık sık geçtiği gazeller yazdı.
Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Bazı eserlerinde aruz yerine hece ölçüsü kullanmıştır.
