Hz.Yusuf As. İle Züleyha'nın Aşkı..
Züleyha, Yusuf'a olan aşkından dolayı gözleri kurumuş ve bedeni çökmüştü. İhtiyar bir kadından farksızdı.
Elindeki her şeyini dağıtmış ve hiçbir şeyi kalmamıştı.
Nihayet Yusuf'un yolu üzerinde bir harabeye çekildi.
Başından geçen hadiseleri düşünerek hakikati anladı ve tapmakta olduğu putun karşısına geçip;
''Yazıklar olsun sana ve sana kulluk edene!
Şu ihtiyarlığıma, amalığıma ve fakirliğime merhamet etmedin! Bugünden itibaren seni inkar ediyor ve Yusuf'un Rabbine iman ediyorum'' dedi.
Böylece hidayete ererek, sabah-akşam Allah'ı zikre koyuldu.
Züleyha'nın Hz. Yusuf'tan İstediği Üç Dua:
Birgün Yusuf aleyhisselam, atına binmiş, maiyyetiyle birlikte Züleyha'nın hanesinin önünden geçmekteydi. Züleyha hemen evinden çıktı ve Yusuf'un yolu üzerinde yüksek sesle şöyle dedi;
''Tesbih ederim o kudreti ki,
sultanları günahları sebebiyle köle eder; köleleri de Hakk'a kullukları sayesinde sultan eyler!..''
Allah'ın emri ile rüzgar bu sesi Yusuf'un kulağına eriştirdi.
Yusuf da tanıyamadığı Züleyha'nın halini sordurdu.
Züleyha, ancak Yusuf'un kendisine derman olacağını söyleyerek,
O'nun huzuruna çıktı.
Yusuf aleyhisselam'dan eski güzelliğinin ve gözlerinin kendisine verilmesi için dua etmesini, ardından da kendisiyle evlenmesini taleb etti.
Yusuf aleyhisselam, onun ilk iki arzusunu yerine getirdi ve Allah'ın izni ile Züleyha'ya gözleri ve önceki güzelliği tekrar verildi.
Ancak üçüncü talep hususunda Yusuf aleyhisselam başını önüne eğdi ve murakabeye daldı.
O sırada Cebrail geldi ve Yusuf
aleyhisselam'a;
''Ey Yusuf! Rabbin sana selam ediyor ve kadıncağızın talebini reddetmemeni emrediyor!
Onunla izdivac eyle; zira o, dünyada ve ahirette senin zevcendir!''
Bu emir üzerine Yusuf aleyhisselam Züleyha'yı kendisine nikahladı.
Daha sonra Yusuf aleyhisselam ellerini semaya kaldırarak, şöyle dua etti;
''Ey bana bunca nimeti ihsan eden merhametlilerin en merhametlisi olan Allah'ım! Sana nihayetsiz hamd ü senalar olsun!
İlahi! Üzerimdeki nimetini tamamlamanı, bana babam Ya'kub'un yüzünü göstermeni, beni de ona göstermekle onun da gözlerini nurlandırmanı ve kardeşlerimin de benimle görüşme yollarını açmanı Sen'den dilerim Rabbim!
Sen duayı kabul edensin, Sen her şeye kadirsin!''
***
Züleyha'nın Yusuf'a Mektubu:
Ey güzellik ülkesinin veya Mısır'ın sultanı!..
Yusuf'uma.Papirüsten ezilmiş kağıdı, sivri kalemi aldı eline.
Yusuf diye yazdı, namenin en başına, sayfanın tam ortasına.
İçinden binlerce Yusuf ses verdi.
Ey içimdeki yıldızlar mütercimi, ölü olmayan kuşlarım benim
Mısır'ın ruhuna mürekkebinin kokusunu uçuran Yusuf'um.
Nil sularına dökülmüş kandillerin aydınlığı
Gizli bahçelerden geçen yeşillerin ıslak çoğulluğu.
Konuşan ağacım bana, konuşan ırmağım benim.
Işıklı yağmurum.
Gözlerimle gören ey, gözleriyle gördüğüm.
Yusuf dedi Züleyha, namenin tam ortasına, sayfanın başına.
İçinden bin Yusuf daha ses verdi.
En derin kuyusunda kaybolduğum ey, Nil'in sesi geliyor, gelsin, sesim Nil'e gitmiyor gitmesin.
Sesi bana gelmeyen, sesim ona gitmeyen ey.
Züleyha sayfanın ortasından devam etti, Yusuf, dedi.
''Ey kalbimle seven
Ey kalbiyle sevdiğim.
Muhabbeti kolay giyilir libas olmayan,
Vahayı terk edip çölün rahmetine düşen defterim,
Yitik tahtına gönlünce kurulan çöl misillemesi sevdiceğim,
Dağ lalesi
Çöl çiçeği
Ah benim yitik ezel gülü vasfınca sahiplendiğim, ah beni ezel gülü vasfınca sahiplenip de sahiplendiğini henüz bilmeyen sevgilim,
Ah benim! Ah benim!
Ey adı gelecek zamanların ve mekanların insanlarına adımla bile kalacak olan,
Ey adım adıyla bile yazılacak olan
Sularıma dökülen karanlık, yoklarımı örten aydınlık
Tezatlarım benim, benim tekrirlerim
Ama muhabbetinden asla rücu etmediğim
Gün geçtikçe çoğalan benzetmelerim,
Sözcüklerim, lügatim, lisan hacmimce vasıflandırdığım vasfım.
