25 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Kınalı Hasan...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yozgatlı Hasan'ın lakabı da; 

''Kınalı Hasan'' olmuş Çanakkale'de savaşır iken. 

Hasan, Yozgat ilinin Sarıkaya kazasına bağlı Kara Yakup köyünden Günümüzde Beldedir, gelerek Çanakkale'de savaşa katılmıştır. Çanakkale Savaşı, adeta bir değirmen misali insanımızı öğütür iken, yaşanan yüksek kayıplar nedeniyle gönüllüler ve askerlik çağında olmamasına rağmen yaşı yakınlamış olanlarda askere alınmak zorunda kalınmıştır.

Daha bıyıkları terlememiş bu delikanlı, kendisi gibi gencecik arkadaşları ile beraber yayan yapıldak günlerce yürüyerek Yozgat'tan çıkıp Çanakkale'ye ulaşmış. 

Burada sayısı azalan birliklere yapılan takviyeler esnasında 64.Piyade Alayı, 1.Tabur, 2.Bölüğe intisap edip,  

çakı gibi Mehmetçik olmuş arkadaşları ile birlikte.

Hasan'ın bulunduğu 2.bölüğün komutanı Yüzbaşı Sırrı Bey olarak kayıtlarda yer almaktadır. 

Yüzbaşı Sırrı Bey askerlerini savaşa bizzat hazırlar, talimlerini kendi yaptırır, sürekli birlik içerisinde dolaşarak askeri ile tek tek sohbet eder dertleşirdi. 

Genç yaşına rağmen bir baba edasıyla askerine kol kanat gerer, cephede her biri ile tek tek ilgilenirdi. 

Yüzbaşı Sırrı Bey talimlerine başlamadan önce, birliğine yeni katılan askerleri ile tanışmak ve sohbet etmek ister ve dolaşmaya başlar. 

Asker arasında dolaşırken Hasan'ın başındaki kına Sırrı Bey'in dikkatini çeker. 

Cepheye gelen askerlerin sağ ellerinde, sağ elinin üç parmağında ya da sağ ayağının parmaklarında kına görmeye alışıktı Sırrı Bey ama baştaki kınayı ilk defa görüyordu. 

Hasan'a bunun manasının ne olduğunu sorduğunda Hasan utandı, üzüldü ve dedi ki;

Komutanım, buraya geleceğim vakit anam yaktı bu kınayı. 

Ben de niye diye sormadım.

Sırrı Bey;

Öyleyse bir mektup yaz da sor bakalım, biz de öğrenmiş olalım.

Hasan;

Ben yazı yazmasını bilmem ki komutanım.

Sırrı Bey;

Öyleyse sen söyle bölük yazıcısı yazsın köyüne, bakalım ne cevap gelecek.

Hasan;

Baş üstüne komutanım.

Bir istirahat anında bölük yazıcısı Hasan'ın yanına gelir. 

Hasan söyler, o yazar. 

''Selam kelamdan sonra Hasan, bulunduğu yerin güzelliğinden, çiçeklerin kokusundan, arkadaşlarının dostluğundan, komutanının tatlı dilinden bahsettikten sonra, konuyu kınaya getirir.

Anacığım, kumandanım saçımdaki kınayı sordu, ben bilemedim. Arkadaşlarımın arasında mahcup oldum. 

Kınanın bir manası varsa bildir de kumandanıma söyleyeyim.

Mektup Yozgat yollarına çıkar ancak ne vakit varır bilinmez. 

Cevap gelir mi gelmez mi, anasına ulaşsa okur mu, okutur mu belli değildir. 

Lakin Çanakkale'de sürekli sırtlan gibi saldıran düşmana karşı koymak lazım geldiği için ihtiyat kuvvetlerinin fazla bekleyecek zamanı yoktur. 

2.Bölük de savaş içerisinde üzerine düşen vazifeyi yapar. 

Bu öyle bir harptir ki, dünyada eşi benzeri olmayan bir vahşet yaşanmaktadır.

Anadolu'nun kınalı koç yiğitleri, ellerindeki kıt imkanlarla, adeta etten bir duvar örüp, düşmana geçit vermeden namusları için, vatan için vuruşmaya başlamışlardır. 

Bu ateş cehenneminde nice kınalı koç yiğitlerimiz, körpecik delikanlılarımız şehit olmakta, Avrupalının kan içen canavar makineleri, gemileri, topları Gelibolu'yu bir kan gölüne çevirmektedir.

Aradan iki aya yakın belki fazla zaman geçmiştir. 

Bir gün Yüzbaşı Sırrı Bey'in bölük karargahına birkaç mektup ulaşmıştır. Yozgat'ın Sarıkaya İlçesi Kara Yakuplar köyünün köy katibi mektubu Hasan'ın anasına ulaştırmış ve anasının söylediklerini de yazıp cepheye yollamıştır. 

Yüzbaşı Sırrı Bey mektubu alarak okumaya başlar. 

Mektup da Hasan'ın anası şunları yazmıştır;

''Yavrum, Hasanım, Kınalı Kuzum,

Mektubun geldi, sanki dünyalar benim oldu. 

Köy katibi okudu, ben ağladım. Kumandanını pek sevmişsin,  

ne güzel! 

O senin babının yarısıdır. 

Sakın ola yavrum kumandanının emrinden çıkma, önünden aykırı geçme. 

Ateşe bas dese basasın yavrum. Kars'tan, Siirt'ten, Adana'dan, Uşak'tan arkadaşların olmuş. Birbirinizi çok sevip iyi geçinirmişsiniz. Elbette öylesi yakışır yavrum. Onlar senin dünya ahret hakiki kardeşlerindir. 

Sakın onları incitme yavrum. 

Sütümü sana helal etmem. Kumandanın saçındaki kınayı sormuş. 

Bunda bilmeyecek ne varmış ki yavrum. 

Bizim burada Allah için kurban seçilen koçların başını kına ile süslerler. 

Ben de dört kardeşin içerisinde en çok seni sevdiğim için seni vatan, millet ve Allah yolunda kurban olarak seçtim. 

O yüzden başını kınaladım.''

Anan Hatçe.

Sırrı Bey, iki gözü iki çeşme mektubu okur.  

Sonra posta erini çağırır.

Şu Yozgatlı Kınalı Hasan'ı bulun bakalım. 

Mektubunu ona ben okuyacağım, onun okuması yoktu.

Çok geçmez posta eri geri döner.

Kumandanım Hasan bir hafta önce Arıburnu'ndaki şiddetli muharebede Hakk'a yürümüş.

Sırrı Bey, orada gözyaşlarına hakim olamaz. 

Düşmanın onca güce rağmen Çanakkale'yi neden geçemediğini bir kez daha anlar…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *