16 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Fudayl Bin İyazdan Öğütler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Abbasi halifesi Harun Reşid, bir gün yakın dostuna;

''Gönlüm, şu saltanatın verdiği debdebeden sıkıldı. 

Beni öyle bir zata götür ki; yanında huzur bulayım, '' dedi.

O da halifeyi Süfyan bin Uyeyne'nin tavsiyesiyle Fudayl bin.İyaz'a götürdü. Fudayl'ın evine varıp kapıyı çaldılar. Fudayl, içeriden;

''Kim o!'' diye seslendi. 

Onlar da;

''Emiru'l-Mü'minin!'' dediler.

Fudayl;

''Ümmet-i Muhammed'in görülecek bunca işi varken Emiru'l-Mü'minin'in benim yanımda ne işi var'', diye sordu.

Harun Reşid'in yakın dostu;

''Ülü'l-emr'e itaat vaciptir. 

Şimdi söyle; içeriye senin vereceğin desturla mı, yoksa halifenin emriyle mi girelim!..'', dedi.

Fudayl;

''Destur yoktur, eğer emirle girerseniz, onu da siz bilirsiniz!..'', dedi.

Halife Harun Reşid, içeri girdi ve Fudayl bin İyaz'dan öğüt istedi. Fudayl dedi ki;

''Rasulullah (sav)'in amcası olan deden, ''Beni bir kavme emir yap!'' diye O'ndan rica etmişti. 

Allah Rasulü'de;

''Amcacığım! Bir an, seni sana emir yaptım'', dedi. 

Yani, ''Bir nefes Allah'ın taatinde bulunman, binlerce yıl halkına bigane ve gafil bir hükümdar olmandan hayırlıdır…'' demek istedi.

Harun Reşid;

''Biraz daha öğüt vermez misin'', deyince de şunu anlattı;

''Ömer bin Abdülaziz, hilafet makamına geçirildiği zaman,  

Salim bin Abdullah, Reca bin Hayve ve Muhammed bin Kab'ı davet ederek;

''Bana çok ağır bir vazife verildi, benim ahiret selametim için bana tavsiyeniz nedir'', diye sormuştu da onlardan biri;

''Eğer yarın, kıyamet günü azaptan kurtulmak istersen; 

müslüman­ların yaşlılarını baban, gençlerini kardeşin, çocuklarını evladın, kadınlarını da annen ve bacın bil!..'', demişti.

Harun Reşid;

''Biraz daha öğüt ver'', deyince, Fudayl bin İyaz sözlerine şöyle devam etti;

''İslam diyarı senin evin, bu diyardaki halk da aile efradın mesabesindedir. Babana, kardeşlerine ve yavrularına nasıl muamele ediyorsan, tebaana da o şekilde davran. 

Baban yerinde olan yaşlıları ziyaret et, kardeşlerin yerinde olan gençlere iyilik yap, evlatların yerinde olan çocuklara da ikramda bulun.'' 

Sonra ilave etti;

''Ey Halife! Şu güzel yüzünün, Cehennem ateşinde yanıp çirkinleşmesinden korkarım! 

Nice pırıl pırıl çehreler vardır ki, Cehennem'de feryad ü figan etmekteler! 

Burada emir olan niceleri, orada esirdir!''

Harun Reşid, biraz daha öğüt vermesini rica edince,  

Fudayl sözlerine şöyle devam etti;

''Allah Te'ala'dan kork!.. 

Çünkü O, kıyamet günü müslü­manları senden tek tek soracak ve her birinin hakkını ödemeni sana emredecek. 

Eğer bir gece, bir ihtiyar kadın, evinde aç olarak uyumuşsa, hidayet bekleyen bir insana ikaz ve tebliğde bulunmaktan bigane kalmışsan,  

yarın kıyamet günü onlar da yakana yapışacak ve orada senden dâvâcı olacak!''

Gözü yaşlı bir halde daha nice nasihatler dinleyen Harun Reşid, oradan ayrılmadan önce Fudayl bin İyaz'a;

''Borcun var mı'' diye sordu. 

Fudayl;

''Evet var! Rabbimin bu kadar ikram ve ihsanına mukabil, hamd, şükür ve zikir borcum var. 

O, lutfedip bana hidayeti ihsan etti. Benim vazifem de, bunun şükür borcunu Rabbime ödememdir. 

Eğer O, bu borcumu ifadaki noksanlığım sebebiyle beni yakalarsa, vay halime!'' dedi.

Harun Reşid;

''Ben Hakk'a değil, halka borcunu soruyorum'', dedi.

Fudayl bin İyaz:

''Elhamdülillah! Hakk'ın nimetleri içinde yüzüyorum. 

Halktan hiçbir talebim yok'' dedi.

Bu sözüyle Fudayl adeta;

''Hakk'ın takdirinden memnun ve mesru­rum. 

O'ndan gelen her şey benim için en hayırlısıdır. 

Allah'ın bana takdir ettiğini,  

O'nun kullarına şikayet etmekten haya ederim'' demek istemişti.

Sonra Harun Reşid, içinde bin altın bulunan keseyi onun önüne koydu ve;

''Bu, annemden miras kalmış olan helal bir paradır'' dedi.

Bunu gören Fudayl dedi ki;

''Bak Harun! Ben, sana ne anlatıyorum, sen ise ne yapıyorsun! Ben senin kurtuluşunu istiyorum,  

sen ise, bana böylesine ağır bir yük yüklüyorsun! 

Ben sana; malik olduğun her şeyi hak sahiplerine iade et! 

Tebaandaki yaşlılar baban, gençler kardeşlerin, kadınlar annen ve bacın, çocuklar da evlâtlarındır; 

senin üzerinde benden evvel onlar içindeki yoksul, aç, kimsesiz ve gariplerin hakkı var. 

Sen benden evvel onları düşün, onları gözet ve bu hakkı onlara tevzi et! diyorum; 

sen ise, tebaandaki muhtaçların hakkını bana vermeye kalkışıyorsun!..''

Fudayl bin İyaz bunları söyledikten sonra Harun Reşid'in yanından kalkıp dışarı çıktı. 

Onun ardından nemli gözlerle bakan Harun şöyle dedi;

''Fudayl, gerçek bir ahiret sultanıdır!''

Kaynak;Hak Dostlarından Hikmetler... 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *