Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihati...
Oğul:
İnsan vardır şafak vaktinde doğar, gün batarken ölür!
Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir.
İki parlak güneşe aldanıp, sonra da karda, ayazdan kavrulup gitme!
Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin.
Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgarında savrulur gidersin!
Öfken ve benliğin bir olup aklını yener!
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.
Azminden dönme.
Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil. Her işin gereğini vaktinde yap!
Açık sözlü ol, her sözü üstüne alma. Gördüğünü söyleme, bildiğini bilme. Sözünü unutma, sözü söz olsun diye söyleme!
Ananı say, bereket büyüklerle beraberdir!
Sevildiğin yere sık gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz!
Üç kişiye acı;
cahiller arasında alime, zenginlikten fakir düşene, hatırlı iken itibar kaybedene!
Unutma ki;
yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir!
Ulularla, düşmanı hor görme!
Düşmanını çoğaltma, düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle!
Haklı olduğun kavgadan korkma!
Bilesin ki;
atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.
***
Abdulkadir Geylani'den Nasihatler:
Ey oğul!
Önce kendi nefsine öğüt ver,
kendi nefsini düzelt!
Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış!
Sana önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım.
Kendinde ıslaha muhtaç bir hal var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye kalkışma! Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hal bulunduğu halde bunu bırakır da başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana!
Başkalarını nasıl ve hangi hallerde kurtarabileceğini bilirsin.
Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin.
Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de başkalarını irşat edip Allah'a götürmesi mümkün değildir.
Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir.
Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü olan birisi kurtarabilir.
Aynen bunun gibi, Allah'a insanları ancak O'nu tanıyan birisi götürebilir. Allah'ı tanımayan kişiye gelince,
O'na giden yolda bu kişi insanlara nasıl rehberlik edebilir ki..
Ey oğul!
Sana takva gerek, takvaya sarıl, muttaki ol!
Sana şeriat gerek, şeriatın esaslarına sarıl!
Nefse, şehevi arzulara, şeytana ve kötü kişilere muhalefet etmeli ve onlara uymamalısın!
Mümin kişi bu hususlarda devamlı cihat halindedir.
Öyle ki, başından miğferi hiç eksik olmaz, kılıcı asla kınına girmez, atının sırtı hiç eğersiz kalmaz.
Uykuyu bile hak erenlerinin uyuduğu niyetle uyur.
Hak erenleri düşmana galip gelebilmek için zindelik kazanmak maksadıyla uyurlar.
İhtiyaç dolayısıyla yemek yerler. Ancak zaruret halinde konuşurlar. Mecbur kalmadıkça adetleri dilsizlik ve sükuttur.
Onları ancak Allah'ın takdiri konuşturur.
Bu dünyada onların dilini Allah hareket ettirir, konuşturur.
Tıpkı yarın kıyamet gününde organlarını konuşturacağı gibi.
Allah'ı daima görür gibi ol!
Ey oğul!
Yalnızlık anlarında öyle bir takvaya ihtiyacın var ki ve öyle bir takvaya sahip olmalısın ki seni günahlardan ve günaha sürükleyecek kaymalardan alıkoysun.
Gönülleri hakka davet et!
Ey oğul!
Büyük insanları yıkıp mahveden küçük hatalar, sürçmeler ve kaymalardır.
Zahitleri mahveden nefsani ihtiraslardır.
Nefsini itaat altına al!
Ey oğul!
Bu zaman ahir zamandır.
Nifak çarşısı açılmıştır.
Yalan çarşısı açılmıştır.
Münafık, yalancı, deccal kişilerle oturmayınız.
Yazık sana ki nefsin münafıktır, yalancıdır, kafirdir, facirdir, müşriktir. Böyle olduğu halde sen onunla nasıl oturuyorsun.
Ona muhalefet et, asla muvafakat etme! Onu bağla, asla salıverme! Onu hapset, zindana at!
Ey oğul!
Dünya ile ahireti bir araya getir!
Her ikisini de aynı yere koy!
Kalbin dünya ve ahiret düşüncesinden arınmış olarak ve çırıl çıplak bir şekilde Mevlan ile tek başına ol!
Halka bağlanıp kalarak Hakt'an ayrı kalma!
Ey oğul!
Dünyadaki himmet ve gayretin yemek, içmek, giymek, evlenmek, güzel ve rahat evlerde oturmak, servet toplamaktan ibaret olmasın! Bütün bunlar nefsin işidir, nefsin rağbet ettiği şeylerdir.
Ahiret için hazırlan!
Ey oğul!
Tefekkür kalbin yapacağı işlerdendir. Eğer kendin için bir iyilik görürsen, bir iyiliğe nail olursan, Allah'a şükret!
Bir kötülük görürsen de ondan dolayı tövbe et!
Ey oğul!
Meşru yoldan ve helalinden alın teriyle kazandığını ye!
Dinini satarak dünyalık elde etmeye ve bu yoldan kazanılmış şeylerle geçinmeye kalkışma!
Helalinden ve meşru yoldan kazan! Bu kazancınla başkalarına ikram et! Onlara da yedir, içir!
Allah'ı kullarına şikayet etme!
