23 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

ÜMAME BİNT HAMZA...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hicretin yedinci senesiydi. 

Rasulüllah ve ashabı umre için Medine'den Mekke'ye gelmişlerdi. 

İslam tarihine ''umretü'l-kaza'' adıyla geçen bu umre, pek çok muhacirin Mekke özlemine merhem olmuş, onlar hicretten sonra ilk kez umre yapma imkanı elde etmişlerdi. 

Mekke'de kalış sürelerini tamamlayıp tam Medine'ye doğru yola koyulmuşlardı ki arkalarından koşan bir kız çocuğunun sesiyle durakladılar; 

''Amcacığım, amcacığım!…'' diye telaş ve heyecanla, Rasulüllah'a seslenmekteydi. 

Rasulüllah geriye dönünce sevgili amcası,  

Uhut şehidi ve şehitler efendisi Hz.Hamza'nın kızı Ümame ile göz göze geldi. 

Ümame, Rasulüllah'ın amca kızı olduğu gibi süt akrabalığı sebebiyle aynı zamanda yeğeni sayılırdı. 

Zira Rasulüllah amcası Hamza ile sütkardeşti. Ümame'nin Peygamber Efendimize ''Amcacığım'' diye hitap etmesi de bu süt akrabalığı sebebiyleydi.

Hz. Hamza'nın kızı Ümame'nin tek bir arzusu vardı; ''Allah Rasulü ile beraber Medine'ye gitmek. 

Duruma şahit olan Hz.Ali hemen ileri atıldı ve; ''Amcamızın kızını müşriklerin elinde bırakamayız.'' dedi. 

Ümame'yi sırtlanıp Hz.Fatıma'ya uzattı. 

Hz. Fatıma da Ümame'yi devesinin mahfesine sakladı. 

Böylece Hz.Hamza'nın emaneti olan bu minik kız çocuğu için hicret yolculuğu başlamış oldu. 

(Buhari)

Ümame, Mekke'den uzaklaşıp Medine'ye yaklaştıkça adeta sevgili babasının kokusunu hissetmeye başlamıştı. 

Yüreği acıyla dolu bu yavru ısrarla babasının kabrinin yerini sorup durdu. 

Ümame'nin bu içli arayışı ve baba özlemi peygamber şairi Hassan b. Sabit'i de derinden etkilemiş,  

ona şu dizeleri söyletmişti;

''O kız değerli ve şecaat sahibi bir efendiyi sorup duruyor

Kötülükler karşısında erkenden ve hızla yola çıkan cesur adamı

Ona dedim ki; 

Ey Ümame şehitlik rahat ve huzurdur

Gafur olan Rabbin rızasına ermektir

Mahlukatın Rabbinin, arşın sahibinin davetidir

Rıza ve mutlulukla dolu cennete''.

(İbn Hacer, el-İsabe)

Hz. Fatıma'nın terkisinde, nihayet peygamber şehri Medine'ye varan Ümame, babası Hamza'nın yakınları tarafından büyük iltifatla karşılandı. 

Amcaoğulları Hz. Ali ve Cafer b. Ebu Talip'in yanı sıra Zeyt b. Harise de Ümame'yi himayesine almak istiyordu. 

Her biri şehitler efendisinin kızına sahip çıkmak, bakımını üstlenmek için yarışa girmişti. 

Hz. Ali, Ümame'yi Mekke'den kendisinin getirdiğini, ayrıca onun amcaoğlu olduğunu söylüyor,  

ısrarla himayesine talip oluyordu. 

Cafer b.Ebu Talip ise, Ümame ile amca çocukları olmalarının yanı sıra hanımı Esma bint Umeys'in Ümame'nin teyzesi olduğunu hatırlatıyordu. 

Zeyt b. Harise'ye gelince, Rasulüllah'ın kendisi ile 

Hz.Hamza'yı İslam kardeşi ilan ettiğini,  

bu manevi kardeşlik hatırına Ümame'yi koruma ve kollama önceliği olduğunu ileri sürüyordu. 

Bu iyilik yarışı karşısında Allah Rasulü,  

''teyzenin anne gibi olduğunu'' ifade buyurarak Ümame'nin, teyzesinin yanında kalmasını uygun buldu. 

Böylelikle Ümame'nin hidane hakkı Cafer b. 

Ebu Talip'e verilmiş oldu. (Buhari)

Allah Rasulü Ümame'yi her zaman koruyup kolladı. 

Onu adeta sevgili kızı Fatıma ile bir tuttu. 

Bir gün Rasulüllah'a ipek bir kaftan hediye edilmişti. Allah Rasulü hemen Hz.Ali'yi yanına çağırdı. 

Bu ipek kaftanı ona verdi ve başörtüsü olarak kullanmaları için Fatımalar arasında paylaştırmasını istedi. 

Hz. Ali de bu ipek kaftanı hanımı Hz. Fatıma, annesi Fatıma bint Eset ve Ümame arasında paylaştırdı. (Müslim) 

Bu nedenle olsa gerek bazı biyografi müellifleri Ümame'nin ismini Fatıma olarak da kaydetmişlerdir. (Ma'rifetü's-sahabe)

Ümame, evlenme yaşına gelince Hz.Peygamber onu Ümmü Seleme'nin oğlu Seleme ile evlendirdi. Seleme, Rasulüllah'ın evinde büyümüş yetim bir çocuktu. 

Bu evlilikle Uhut'un iki şehidinin evlatları bir araya gelmiş oluyordu. 

Zira Seleme'nin babası Ebu Seleme de Uhut Savaşı'nda aldığı yaranın tesiri ile şehit olmuştu. Ümmü Seleme ise, kocasının şehadetinin ardından Hz. Peygamber ile evlenmişti. 

Ümame bu evlilik ile peygamberimizin eşlerinden Ümmü Seleme'nin de gelini oldu.

Ümame'yi tarif etmek için çok şey söylenebilir: 

Sevgili peygamberimizin amcakızı, süt akrabalığı ile yeğeni, şehitler efendisi Hz. Hamza'nın kızı,  

Hz. Ali'nin ve Cafer'in amcakızları,  

Ümmü Seleme'nin gelini ve daha pek çok kıymetli bağ… 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *