05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Yalan Ekonomisi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

BAŞBAKAN'ın, ''İyiye gidiyoruz, ülkemizde kriz yok'' naralarına, bütün cakasına rağmen IMF ile tıpış tıpış bir anlaştı. Kendi ümüğü sıkılmayacak ama Türk halkını kötü günler bekliyor. Bütün kötü zamanlarda olduğu gibi bunda da krizden nemalanmak isteyenler oldu, olacak. Son yaşanan gelişmeler halkımızın boğazını sıkıp geleceğini karartırken Başbakan ''Hamdolsun iyiyiz'' demeyi sürdürüyor. Sıcak para hastalığına yakalanmış bir ülkenin bağımsız bir para , faiz ve döviz kuru politikası izleme olanağı yoktur. Para tacirleri daha büyük servet edinme hırslarıyla zayıf ve güçsüz hükümetlere karşı acımasız davranırlar. Onların mücadele alanı uluslararası sermaye piyasasıdır. Silahları paradır.

Nitekim Türk bankalarını yabancılara teslim eden Başbakan şimdi onları şikayete başladı. Geçmiş ola...

SICAK PARA TEHLİKESİ

ÜLKEMİZDEN sıcak para çekildiğinde , hükümetleri bile iktidardan düşürecek krizleri nasıl yaşadığımızı unutmayalım.

Sıcak para ''Demokles'in kılıcı'' gibidir. Her an kellemizi almaya hazırdır.

Hükümet, Türkiye'ye getirilecek paraların menşeinin sorulmayacağı taahhütlerini yapıp kara paraya bile göz yumacağının işaretlerini verirken, küresel mali krizin kasırgaya dönüştüğü son haftalarda rekor hızla eriyen sıcak para hacmi, ekim ayı itibariyle 59.5 milyar dolara kadar indi. "Sıcak para" olarak adlandırılan kısa vadeli yabancı finansal sermayenin Türkiye'deki portföyünün büyüklüğü, 2007 sonunda 107 milyar doları aşmıştı. Sıcak parada yılbaşına göre erime 47.6 milyar dolara ulaştı.

Sıcak para hacmindeki küçülme hem yabancıların portföylerini çözerek paralarını götürmeleri, hem de Borsa'daki düşüş, faiz ve kurdaki yükselme sonucu kalan portföyün dolar cinsinden değerinin düşmesinden kaynaklandı.

Önceki beş yılda küresel mali sistemdeki likidite bolluğu ve Türkiye'nin sunduğu cazip getiriye bağlı olarak yabancı yatırımcıların Türkiye'deki portföyü kartopu gibi büyümüştü. Türkiye, 2003-2007 dönemindeki büyümesini, bu sıcak para girişlerine dayandırdı.

2002 sonunda Türkiye'de 3.5 milyar doları hisse senedi, 3.6 milyar doları DİBS ve 1.8 milyar doları da mevduatta olmak üzere toplam 8.9 milyar dolarlık sıcak para hacmi bulunuyordu. 2001 krizinin ardından uygulamaya konulan IMF patentli ekonomik programı sürdürme ve küresel piyasalarla entegrasyonu artırma tercihi, Türkiye'ye portföy yatırımları niteliğinde hızlı bir kısa vadeli sermaye girişine yol açtı. Türkiye'deki sıcak para hacmi yıllar itibariyle katlanarak arttı. 2003 sonunda 16.9 milyar, 2004 sonunda 32.8 milyar dolara çıkan sıcak para hacmi, 2005'de 58.2 milyar, 2006'da 65.4 milyar ve 2007 sonu itibariyle 107.1 milyar dolara ulaştı.

NE OLURSA OLSUN GETİR...

ÖNCEKİ beş yıllık dönemde büyümesini tamamen dış kaynağa bağımlı hale getiren Türkiye, küresel mali sistemde yaşanan ve alınan önlemlere karşın bir türlü aşılamayan kriz nedeniyle yüksek risk altına girmiş bulunuyor. Bu riskler altında kıvranan hükümet, yurt dışında yaşayan Türkler'in bulundukları ülke bankalarında duran birikimlerini Türkiye'ye çekmek için yasal düzenlemeye gitti. Bu kapsamda Türkiye'ye getirilecek paraların menşeinin sorgulanmayacağı, vergi incelemesine tabi tutulmayacağı yönünde taahhütte bulunuldu. Ancak önceki beş yılda ucuz döviz-yüksek faize dayalı büyüme sürecinin, izleyen dönemde yerini tersine bırakacağı, yükselen kura bağlı olarak ithalat ve cari açığında küçüleceği tahmin ediliyor.

BAŞBAKAN'IN BÜTÜN ADAMLARI...

KISACA durum bu iken, Başbakan ''Hamdolsun'' demeyi sürdürüyor.

Neye hamdolsun peki?

Harama mı, yetim hakkına mı?

''Ümüğümüzü sıktırmayız'' deyip tıpış tıpış kapısını çaldığınız IMF'ye mi?

Bir bir kapanan, şirketlere, biten tarıma mı?

Hergün gelen zamlara mı?

Borçlu ülkeler iflasın eşiğine gelip ''Biz battık'' açıklamaları yapıyorsa, sizin ''Hamdolsun'' lafınıza istinaden iki şey aklıma geliyor: Ya biz borçlu bir ülke değiliz, ya da Merkez Bankası'nın kasası ağzına kadar dolu..

Her ikisine de ''Evet'' diyecek bir babayiğit olmadığına göre peki ''neye hamdediyoruz?''

Sayın Başbakan, çevresine soruyor: ''Şabancığım bir sorun var mı?

''Hayır efendim hamdolsun. İstifa ettirmenize rağmen herşey yolunda...''

''Ya sizin cenahta işler nasıl Unakıtan?''

''Vallahi başbakanım bizim tavuklar çifter sarılı yumurtluyor. Ampul fabrikamız hem bizi hem devleti aydınlatıyor.''

''Bilalcığım nasıl gidiyor gemicik; var mı bir problem?''

''Yok babacığım harika altın yumutluyor... Değil Somalili korsanlar Türkiye kılımıza dokunamıyor.''

Eee artık oğluna da mı inanmasın Başbakan?

O zaman göz boyamaya ve de atmaya devam.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *