24 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Yeni Şehirli Abdullah Efendi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Osmanlılar zamanında yetişen,  

İstanbul'da ilk olarak matbaanın kurulmasına fetva veren Hanefi mezhebi fıkıh alimlerinden. 

Elliyedinci Osmanlı şeyhül-İslamıdır. 

İsmi Abdullah olup, Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi'nin soyundandır. 

Doğum tarihi bilinmemektedir. 

Yenişehirde doğdu.

1744 senesinde İstanbul'da vefat etti. 

Kanlıca da İskenderpaşa Camii bahçesinde medfundur.

İlk tahsilini memleketi olan Yenişehir'de yaptıktan sonra İstanbul'a geldi. Zamanının alimlerinden akli ve nakli ilimleri tahsil etti.

Yapılan imtihanı kazanarak, müderrislik diplomasını aldı. 

Çeşitli medreselerde müderrislik yapıp talebe yetiştirdi. 

En sonunda Süleymaniye Dar-ül-hadis müderrisliğine ulaştı. 

Fıkıh ilminde özel ihtisas sahibi olduğundan,  

kadılık mesleğini seçti. 

Mevleviyyet derecesiyle fetva emini oldu.

1704 senesinde Haleb, 1711 senesinde Bursa kadılıklarında bulundu. 

1714 senesinde Mora seferine, İstanbul payesiyle,  

ordu kadısı olarak katıldı. 

Sefer dönüşünde 1716 senesinde Anadolu kadıaskerliğine ta'yin edildi. 

Bir müddet sonra bu vazifeden alındıysa da tekrar me'muriyete alınarak 

Rumeli kadıaskerliğine getirildi. 

Bundan sonra, Sultan Üçüncü Ahmed Han tarafından,  

1718 senesinde şeyhülislamlık yüksek makamına getirildi. 

Oniki sene on ay kadar bu yüksek vazifeyi doğruluk ve adaletle yürüttü. 

Bu müddet içinde Sultan Üçüncü Ahmed Han ve Damad İbrahim Paşa ile iyi anlaşıp hizmette bulundu. 

Padişahın iltifat ve ihsanlarına kavuştu. 

Zamanındaki bir takım kültür ve yenilik faaliyetlerine ön ayak oldu. 

1730 senesinde vazifeden alınıp Bozcaada'ya gönderildi. 

Oradan hac farizasını ifa etmek için Hicaz'a gitmesine müsaade edildi. 

Hac ibadetini yerine getirip, sevgili Peygamberimizin mübarek kabrini ziyaret ettikten sonra İstanbul'a döndü. 

Hac dönüşünde uzun müddet İstanbul dışındaki çiftliğinde kaldıktan sonra, Kanlıca'daki evinde ikamete me'mur edildi, istirahat edip,  

ibadetle meşgul oluğu sırada vefat etti.

Yenişehirli Abdullah Efendi, akli ve nakli ilimlerde derin alim,  

fıkıh ilminde özel ihtisas sahibi idi. 

Matbaacılığın Türkiye'de kuruluşuyla ilgili verdiği fetva ile İbrahim Müteferrika'nın matbaa kurmasına yardım etmişti. 

Behcet-ül-fetava adlı fetva kitabıyla Mir'at haşiyesi vardır.

Türkiye'de ilk defa matbaa kurulmasıyla ilgili fetvası;

Yenişehirli Abdullah Efendi'ye matbaa açmak, kitap basmak için şöyle soruldu; ''Kitap basma san'atını iyi bildiğini söyleyen bir kimse,  

lügat, mantık, astronomi, fizik ve benzerleri alet ilimleri kitaplarının harflerini ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp,  

buradan kağıtların üzerine basarak,  

bu kitapların benzerlerini elde ederim dese,  

bu kimsenin böyle kitap basmasına dinimiz izin verir mi...'' 

Şeyhülislam Abdullah Efendi cevabında; 

''Kitap basma san'atını iyi bilen bir kimse,  

bir kitabın harflerini ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp,  

buradan kağıtlara basmakla bu kitapdan az zamanda kolayca çok sayıda kitap elde ediyor. 

Böylece çok ucuz kitap yazılmasına sebep oluyor. 

Faideli bir iş olduğundan dinimiz bu kimsenin bu işi yapmasına izin verir. 

Kitapda yazılı ilmi bilen birkaç kişi, önce kitabı tashih etmelidir. 

Tashih ettikten sonra basılırsa, güzel bir iş olur'' buyurmuştur. 

Bu fetva, dinimizin ilme ve fenne verdiği kıymeti bildirmekte ve; 

''İslamiyet bizi geri bıraktı, ilmi ve teknik gelişmelere mani oldu'' diyerek gençliği tarihinden, dininden ve imanından soğutmak isteyen din düşmanlarının çirkin iftiralarına cevap teşkil etmektedir.

Yenişehirli Abdullah Efendi'nin Behcet-ül-fetava adlı fetva kitabındaki ba'zı fetvaları;

''Ramazan-ı şerif, yaz aylarından birine geldiği zaman,  

din adamı şekline giren birisi müslümanlara; 

''Oruca niyet etmeyip, oruç tutmaz iseniz ve kışın kısa günlerde kaza ederseniz, caiz olur. 

Ramazan'da oruca niyet etmeden, yer içersiniz,  

keffaret lazım olmaz'' diyerek, gençlere,  

talebeye, işçiye, oruç tutturmazsa, bu kimse şiddetle ta'zir edilir. 

Cezalandırılır. 

Böyle söylemesi men'' edilir.

''Kur'an-ı kerimi Fatiha'dan başlayıp Fil suresine veya İhlas suresine kadar okuyup, sonra olan birkaç sureyi başkasına emredip okutsa,  

o da kalan sureleri okursa, Kur'an-ı kerimi başından beri okumuş olan ''Hatm'' okumuş olmaz. 

Bunlardan birisini dinleyen kimseler, hatm dinlemiş olmazlar. 

Hiçbiri hatm sevabına kavuşamazlar.''

''Malının üçde birini hayırlı işlerde kullanması için biri vasi ta'yin edilse,  

vasi de bu kadar malı hayırlı işlere verse, ölünün varisleri,  

bu malı nerelere verdin diye vasiye soramazlar.''

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *