24 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Hafız Sami Efendi...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hafız Sami Efendi Türk musikisinde son devrin díni ve din dışı icraları ile tanınan en ünlü hanendelerinden. 

Günümüzde Bulgaristan sınırları icerisinde bulunan Filibe'de doğdu. 

Babası Hacı Ali Rıza Efendi, annesi Zatiye Hanım'dır. 

1877-1878 Osmanlı, Rus Savaşı'nda Filibe'nin Ruslar tarafından işgali üzerine ailesiyle birlikte İstanbul'a göc ederek,  

Fatih'te Hafizpaşa semtine yerleşti. 

Tezgahcılar veya Mehmed Ata Sibyan Mektebi'nde okuduğu sırada on yaşlarında iken sesinin güzelliğiyle dikkati cekti. 

Sultan Selim Camii imamı reisülkurra Hacı Hasan Efendi'nin yanında hıfzını tamamladı. 

Hasan Efendi'den kıraat, Yedi Emirler türbedari Hacı Kadri Efendi'den tashih-i huruf ve ta'lim-i Kur'an dersleri aldı. 

Ayrıca Eginli Rahmi ve Hafiz İdris efendilerle hadis alimi Demirhisarlı Hacı Abdus Efendi'den medrese derslerini okudu ve otuz beş yaş'nda Abdus Efendi'den icazet aldı. 

1893-1906 yılları arasında Halıcıoğlu Topcu Mektebi imamlığı görevinde bulundu. 

Vazifesinden istifa ederek hacca gitti. 

Hac dönüşü 1910 Şeyhülislam Hüseyin Hüsnü Efendi kendisine hünkar imamlığını teklif ettiyse de Sami Efendi kabul etmedi. 

Bir ara Galata Camii'nde imamlık yaptı. 

Fakat bir sinir hastalığına yakalanması üzerine görevinden ayrılmak zorunda kaldı.

Hayatının bundan sonraki döneminde ancak bazı vesilelerle okumuştur. 

1936 yılında Gülhane Hastahanesi'ne yatırılıp tedavi edilmeye çalışıldı. 

Bir müddet iyileşir gibi olduysa da daha sonra hastalığı yüksetti. 

Ayrıca kulakları iyi işitmemeye başlayınca sıkıntıları daha da arttı. 

26 Nisan 1943 tarihinde ablasi ile doktora giderken yolda vefat etti ve Edirnekapı'da şair Baki'nin mezarının yanına defnedildi. 

Soyadı kanunundan sonra Ünokur soyadını almışsa da daima Hafiz Sami olarak anıldı.

Osmanlılar'ın son döneminde yetişen ve başta Kur'an tilaveti olmak üzere mevlid, ezan, kaside, gazel gibi irticali okuyuşlarda devrinin erişilmesi güc birkac simasından biri olan Hafız Sami, ilk musiki bilgilerini Müştakzade Hacı Edhem Efendi'den aldi. 

Daha sonra Bolahenk Nuri Bey, Enderunlu Hafiz Hüsnü Efendi,  

Hacı Kiramí Efendi, Bestenigar Ziya Bey ve Sultanselimli Hafiz Cemal Efendi'den faydalanarak diní ve din dışı birçok eser meşketti. 

Meşhur bestekar Zekai Dede, torunu Münir Bey'in meşk için kendisine getirdiği Hafiz Sami'yi dinledikten sonra, "Oğlum, sana Hüda mesketmiş,  

benim meşkedecek bir şeyim yok!" diyerek bu gencin musikideki kabiliyetini ve istikbalini adeta keşfetmiştir. 

Hafiz Sami'nin ilk olarak on dört yaşında ramazanda Fatih Camii'nde okumaya başladığı mukabeleleri, daha sonra uzun yıllar Beyazıt ve Yerebatan camiilerinde büyük kalabalıklar önünde devam etmiştir. 

Bilhassa 1900-1910 yılları arasında Fatih Camii'nde hünkar mahfilinin altında öğle ile ikindi arasında okuduğu mukabeleler meşhurdur. 

Hafiz Sami Kur'an tilavetinde tecvide son derece dikkat eder ve lüzumsuz nagmelerden kaçınırdı. 

Mevlid okuyuşunda da aynı hassasiyeti gösteren Hafız Sami manaya ve diksiyona özellikle dikkat ederdi. 

Esad Efendi Tekkesi'ndeki kıraatı sırasında dervişlerin cezbeye kapılarak kendilerini yerlere atmaya ve bağırmaya başlamaları üzerine şeyh efendi yüksek sesle "el Fatiha!" demek suretiyle Hafiz Sami'nin okuyuşunu kesmek zorunda kalmıştır. 

Hafiz Sami üstat gazelhanlar arasında yer alır ve bu konuda ismi Hafız Şasi Osman ile beraber anılır. 

Üç oktav üzerinde istediği rahatlıkla okuyabilen Sami Efendi,  

güftenin fesahatını bozmadan tız ve pestlerde, hecelerin hakkını verip vurgulara dikkat ederek okurdu. 

Ayrıca meyan içinde meyan göstererek seyreden icraları da onun sahip olduğu ses genişliğinin göstergeleriydi. 

Çoğunlukla Mansur akordunun tiz nevasi üzerinde okuyan Hafiz Sami'nin gazellerinde aşıkane bir eda hakimdi. 

Dini ve din dışı pek çok eseri plağa okumuş ve bu plaklar büyük ilgi görmüştür. Ancak gençlik yıllarında ve zamanın gelişmemiş teknikleriyle doldurduğu bu plaklar,  

Hafiz Sami'nin okuyuşundaki özellikleri tam anlamıyla yansıtmaktan uzaktır. Ayrıca plaklardaki zaman sınırlaması da onun tabii okuyuşuna önemli bir engel teşkil etmiştir. 

"Ey kamer-tal'at saray-i asuman durdukca dur" mısrai ile başlayan Muhayyer gazeli, "aşk ehline alemde dilara mı bulunmaz" mısraı ile başlayan Segah gazeli plaklara okuduğu meşhur eserler arasındadır. 

Hicazkar makamında ve sözleri Şeyh Esad Erbili'ye ait,  

"Tecella-yi cemalinden habibim nevbahar ateş" mısrasıyla başlayan eser ise, onun çok okuduğu kaside olarak bilinir.

 

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *