Asım, Bağdatlı...
1803 yılında Bağdat'ta doğan Asım'ın asıl adı, Abdülaziz Asım Efendi'dir.
Bağdat A'zamiyye Medresesi müderrislerinden Seyyid Mehmed Vesim Efendi'nin oğludur.
Babasının görev yaptığı medresede babasından Fenari'ye kadar okudu. Babasının vefatı üzerine müderris tayin olunan Mehmed Kasım Şarzuri'den ders alarak tahsilini tamamladı.
1827 yılında Bağdat Mevlevihane Cami'i imamet ve hitabeti görevine atandı. 1845 yılında bu görevine ilaveten adı geçen cami-i şerif medresesi müderrisliğine tayin edildi.
Haftada üç gün Bağdat Hükümet Da'iresi'nde Arapça, Farsça,
Türkçe, lisanlarında tercümanlık yapardı.
1877 yılında oğlu Ali Haydar Efendi ile birlikte İstanbul'a geldi.
Şehzadebaşı'nda Emin Nureddin Mahallesi'nde ikamet etti.
1882'de mevali sınıfına geçtiğini bir kıt'asında söylemektedir.
Ali Haydar Efendi adlı bir oğlu ve Üsküdar Valide-i Atik Cami-i Şerifi imamlığını yapan Bahaeddin Efendi adlı bir torunu vardır.
Asım, 1887'de İstanbul'da vefat etti ve Fatih Türbesi haziresine defnedildi.
Asım'ın bilinen tek eseri Divan'ıdır.
Divan'da Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler bulunmaktadır.
Abdulkadir Geylani, Ahmed Rifa'i, Hasan Şazeli, Hacı Bektaş-ı Veli gibi büyük mutasavvıflar için yazdığı medhiyelerin yanında Mustafa Reşid Paşa,
Akif Paşa, Sami Paşa, Münif Paşa, Sa'id Paşa gibi devlet büyüklerine yazdığı kasideleri ve tarih manzumeleri de vardır.
Akif Paşa'nın meşhur Adem Kasidesi'ne mukabil Vücud ve Adem Kasidesi'ni yazan Asım, Habibi'nin meşhur "dedim-dedi" redifli müseddesine nazire ve muasırı şairlerden bazılarının gazellerine tahmisler de yazmıştır.
Divan'ın Millet Kütüphanesi Ali Emiri Manzum No: 267'de bulunan nüshası
3200 beyit civarında olup sonunda Mesnevi Mukaddimesi'ndeki on sekiz beyte şairin yaptığı şerh ile ayrıca bir küçük risale yer almaktadır.
Bu risalenin başında "Nat'-ı şatranc ve levha-i nerde benzer bir mel'abe-gah olan dünyanın ahvaline da'ir beş mebhas ve bir hatime üzere tertib olunmuş bir risale-i ibret-nümadır", şeklinde bir kayıt vardır.
Asım'ın Türkçe şiirleri çok başarılı değildir,
Türkçeyi çok geç yaşta öğrendiği için dil hataları çoktur.
Ancak bu şiirler şairin yaşadığı döneme ait birçok vak'aya değinmesi açısından önemlidir.
Bağdat'ın o zamanki hususiyetlerini de onun manzumelerinde görebiliyoruz. Şiirlerinin bir kısmı da nazire mahiyetindedir.
Farsçayı çok iyi bilirdi.
Torunu Bahaeddin Efendi şairin Divan'ından başka bazı eserleri olduğunu, bunların basdırılmak amacıyla Reşid Akif Paşa tarafından alındığını bildirmektedir.
***
Gazel-Na't:
''Ayn-ı i'caz-ı lebindir halk-ı İsa'dan garaz
Nur-ı hurşid-i ruhundur nar-ı Musa'dan garaz
Suziş-i vaslın idi ey Yusuf-ı gül-pirehen
Aşk-ı bi-payan-ı Ya'kub u Züleyha'dan garaz
Zat-ı pakindir senin ey valid-i heşti cihat
Penc hiss ü çar-mader heft-abadan garaz
Gamle izhar-ı cemal ü hüsn ü anındır senin
Hüsn-i Azra naz-ı Selma an-ı Leyla'dan garaz
Haşa icad-ı vücud-ı Ahmedi'dir Asıma
Hılkat-i dünya vü ma-fiha vü eşyadan garaz''..
Gazel:
''Mal-ı dünya ile kim mağrur ola menfur olur
Ger Süleyman-ı zamansa hem-celisi mur olur
Sırr-ı Hakk'ı her kim etmezse nihan mahlukdan
Pay-dar olmaz ser-i dara çıkar Mansur olur
Gadr gelmez ilme halk içinde bi-kadr olsa da
Sanma ebr altında ger kala güneş bi-nur olur
Şems-i ilm ü fazl u hikmetden kim etse kesb-i nur
Refte refte bedr olur manzur olur düstur olur
Edemez şi'r-i Sa'id'i kimse tanzir Asıma
Eyleyen etse nazirin belki na-manzur olur''
İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal
Son Asır Türk Şairleri.
